Karanlıklar Ülkesinin Prensi

1. Bölüm

Eliz Rayne'den

Bir başlangıç düşünün ve bir son ve unutmayın başlangıç ve son aynıdır. Doğarsınız ve tüm ilgi sizin üzerinizdedir, konuşturma çabaları, elinizden tutup adım attırmaya çalışmaları ve herkesin ilgisinin sizde olması ve ölürsünüz tüm ilgi yine sizdedir sizi seven herkes sizin için sayısız dua eder. Hikayenin başında da gözler sizdedir sonunda da tek fark birinde yaşarken diğerinde ölü olmanızdır.

Düşüncelerimi daha düzenli hâle getirip not aldım, penceremi açtım ve dışarıda koşuşturan halkı gördüm, gülümsedim onlar benim farklı bir bakış açısına sahip olduğumu düşünüp yazdıklarımı okuyorlardı. -Farklı bakış açısına sahip olduğumu bu ülkedeki herkesin birbirine doyarak öldükleri için düşünüyorlardı.- Çünkü burada eğer ki çok sevdiğiniz bir kişi öldüyse isterseniz canınızı başka birine satabiliyordunuz. -Sevdiğinizin yanına gitmek için.-

Beyaz Aylev odamı aydınlattı. Ona gülümsedim onun adı Lydia idi. Her Aylev'in ismini bilemezdiniz çünkü herkesin kendi Aylev'i vardır ama Aylevler saraya hizmet etmek için var edilmiştir. Burada Aylev'ler de kendi isimlerini bilmezler,
eğer iki Aylev birbirinin ismini biliyorsa onlar birbiri için yaratılmış demektir.

"Kraliçemizin durumu kötüleşiyor Majesteleri, Aylev'i ile konuştum ama onu iyileştirecek şeyin bu ülkede olmadığını söyledi."

"Neredeymiş peki?"

"Bilmiyor Efendim. Biz sadece ülkemizde olan şeylerin yerini tespit edebiliriz."

"O halde Henna'ya söyleyeyim kendi ülkesini taraması için Aylev'inden yardım istesin."

"Efendim.." diyen Lydia'ya baktım ve gözlerimi kıstım devam et dercesine başımı salladım. "Biz haber saldık Majesteleri; Henna, Emily,Jen ve Esa'ya ve hiçbirinin ülkesinde yok."

"Tamam Zeus ilgilensin o zaman?"

"Zeus'un başka planları var gibi, yani sizin yerinize geçmek gibi."

"Zeus Tanrı güçlerine sahip oldu tüm ülkeler arasında onaylanarak neden böyle birşey yapsın?"

"Çünkü artık zamanı doldu söylediğiniz gibi o sadece seçildi, o Tanrı değil, işte bu yüzden! Sizin yerinizi alınca halk ona boyun eğecek yerinizi almayı da annenizin ölümüne dayanamayıp siz de gidersiniz diye düşünüyor gibi ve bu ona al taht senin olsun demek olur."

Sinirlerimi zıplatan sözler ile gözlerimi yumdum Lydia kadar zeki bir Aylev'im olması şansımdı galiba.

"Teşekkür ederim Lydia gidebilirsin."

Başını eğdi ve yok oldu.

...

Zeus yeni bir karışım hazırlarken laboratuvara girdim. Alkışladım, anlamaması gerekiyordu.

"Zeus annem için birşeyler mi geliştiriyorsun?" Diyerek üzgün tuttuğum bakışlarımı ona çevirdim.

Eli ayağına dolaştı hah tanrı seçilmiş kıçımın tanrısı! Diyen iç sesime hak vermeden edemedim.

"Hayır Majesteleri."

"Daha önemli işlerin mi var?"

"Hayır tâbi ama burada geliştirilecek bir durum yok elden birşey gelmez."

"Sen ne zaman seçilmiştin Zeus, baya uzun zaman oldu artık bu sistemi kaldırsak mı?"

Korktuğunu gözlerinde görmüştüm.

"Hayır hayır Majesteleri.."

"O halde annemi iyileştirecek olan her ne haltsa sihir mi, iksir mi, panzehir mi her neredeyse onu bul!"