Etrafta yoğun kan kokusu,
ensemde ölümün soğuk nefesi.
sınanıyoruz, elindeki silah terazisi,
hüküm veriliyor kanıt geçmişi.
Kitabın şarkısı;
Fleurie - Love and war.
Mum sönmeden dönde yaptığım basit dille yazım hatasını bunda yapmamaya çalışacağım. O kurguyu daha sağlam kafayla yazsaydım tam istediğim gibi olacaktı ama şuan tatmin etmiyor.
Bu kitabı kendimi geliştirmek açısından sindire sindire yazacağım. Zaten 1k kelimenin altınahiç düşmüyorum, belki ileride tutulursa kitap kelime sayılarını eskisi gibi 5kya çıkarabilirim.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Kavrama yeteneğine en çok ihtiyaç duyduğum anlarda, korkunun ağına takılması beni yalnızbırakmasına neden oluyordu. Korku yüzündenmantıklı düşünemiyordun, sağlıklı kararlar alamıyordun. Ayırt etme yetisi ise seni ilk terkedenlerden oluyordu. Kendimi aptal gibi hissetmeye başlamıştım ve bu kurtuluşiçinadım atmama en büyük engeldi. Zekama en ihtiyaçduyduğum vakitlerde kendi kendime yetersiz ve eksik hissettiriyordum. Ellerim kollarım bağlıdeğildi belki maddi olarak ama zihnimin içinde tamda öyleydi. Tüm bedenimin etrafıkalın halatlarla sıkı sıkıya bağlanmıştı. Zihnimdeki benliğim bir adımöteye gidemiyordu.
Hasan ve Burak'a bir hayvan gibi ot yediriyorlardı. Kafa yapısınıçözmemlazımdıyoksaaklımı kaçıracaktım. Bir insan neden başka bir insana kendi varlığını unutturmak isteyebilirdi? Bunu yapmakiçin iki nedenihtiyaç duyabilirdi; intikam ya da sadece şiddet bağımlısıydı. Yüzünühiç görmediğim, kim olduğunu bile bilmediğim bir adamın kafa yapısınıçözmeye çalışmam ayrı bir ironiydi. Lakin arkadaşlarımı da geçtim, kendimi kurtarmak zorundaydım.
Olayların tam tamına yanı başındaydım. Belki birazdan katil olacaklardı ve ben buna şahit olacaktım. Buna dayanabilmek içinsağlam bir aklımolması gerekiyordu. Bunca zaman birilerini aşağılayarak yeterince beynimi kullanmaktan uzak olduğum için kendimi geliştirmek adınahiçbirşey yapmamıştım. Şimdiye kadar beyin jimnastiği yapmışolsaydım da işime yarar mıydı bilmiyordum ama kendimi suçlamak kolaydı işte.
Burak'ın öğürmesini duyduğumda gözlerimi sıkı sıkı yumup tırnaklarımı dizime geçirdim. Midem bulanıyordu ama ögürmekten bile çekiniyordum. Tarık'ın neredeyse dizimde unuttuğu eli sıkılaştığında bile gözlerimi açmayı reddettim. Çocukluk arkadaşımın yanıbaşımdaçektiği acıya derman olamamak yeterince canımı sıkıyordu. Ve sonrasında sıranın bana gelecek olmasıyla kıvranıyordum. Bencildim, bunu reddedemezdim. Hayatta kalmak için bencil olmak gerekmez miydi zaten?