Annem ise iyi bir oyuncuydu o zamanlar.

Beni çok seviyor gibi davranırdı kimse bizim aile durumumuzu şikayet etmesin diye ki hoş,ben de yurtta kalmaktan çok korkardım.

Bunu bilen Hayat Teyze ise sürekli annemle konuşur annemin babam yüzünden bu kadar kendine zarar vermemesini söyler bir kızı olduğunu hatırlatmaya çalışırdı lakin bir işe yaramazdı. Yine de elimde yaptığı böreklerle ara ara bize gelir annemi mutfağa çekip konuşurdu. Pes etmemişlerdi,bir iki yıl kadar.

Daha sonra ise ben alışmıştım. Annem sanki çok düzgünmüş gibi konuşmaya sorunum yokmuş gibi gülümsemeye.

Babam paramızı daha kumarda yemediği için durumumuz iyiydi ve annemin de saygın bir işi olduğundan kimse bana kötü davranıldığına inanmazdı.

Gayet sıcak bir yuvada yaşıyor gibi gözüküyormuşum.

Değişik bir aileydik biz. Annem ve babam yıllardır boşanamıyor annem ise babamdan tamamiyle nefret ediyordu. Ablam da kendi dünyasında yaşayan ve sırf buradan kurtulmak için evlenip giden kişi rolünü üstlenmişti.

Arkasında bıraktığı ben arada aklına geliyordum. Harçlık gönderiyor kendi hayatına devam ediyordu.

Evdeki açık camları kapatırken yerdeki bira şişelerini de kenara ittirdim.

Bu görüntüler artık hafifçe sırıtmama neden oluyordu.

Küçük Eda'nın umutları vardı. Lena ile çizdiği resimlere gömülü bir sürü umudu vardı.

Şuanki Eda'nın ise tek isteği Lena'nın iyileşmesiydi.

Değişikti tüm olanlar. İsteklerimiz,umutlarımız...

Çocukluğumu hatırlıyordum ara ara. En çok kafamda dönen anı ise hâlâ yüzümde buruk bir tebessüme sebebiyet veriyordu.
O zamanlar,Hayat Teyze, Açelya'ya hamileyken beni de evlatlık almak istemişti mesela. Lena ile bunu gizlice kapıdan dinleyip çok sevindiğimizi hatırlıyordum. Oldukça duygusal bir anıydı benim için çünkü ilk defa tamamiyle sevildiğimi hissetmiştim. İstendiğimi fazlalık olmadığımı...

Lena bu sözleri duyar duymaz odasında hemen yer açmaya başlamıştı o gün ben ise kalbimdeki minik umut kelebekleri ile Lena'yı izlemiştim.

Annem ve babam ise durum yetkililere gidince birden iyi ebeveyn rolünü üstlendikleri için bu girişimler hep çıkmaza sürükleniyordu.

Bu hayatta adaleti sağlamak da iyi insan bulmak da oldukça zordu.

Ben ise iyi insanları bulmuş lakin adaleti getirememiştim kendi hayatıma.

Son yedi aydır annemin artık işini de bırakmasıyla ödenecek faturalar,verilmesi gereken bir kira ve Lena'nın bana senin yüzünü görmek istemiyorum deyişi beni yıkan en büyük etkendi sanırım.

Onu suçlamıyordum.

Kendimi de suçlamıyordum.

Bu hikayedeki suçluların biz olduğumuzu düşünmüyordum.

Bu hikayade daima sıcak aile ortamı arayan o kız olacaktım mesela. Annesi onun saçlarını okşasın isteyen o kızdım. Babası ona prensesim desin diye gözlerinin içine bakan ama tek bir kelime alamayan o kızdım,fazlası değildim.

ÇARE GÖRÜCÜ USULÜ|textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin