Gözlerimi yumdum ve ölümü bekledim...

Bekledim. Bekledim. Bekledim.

Sonra alnımdaki baskı hızla yok oldu, silah sesi duymamla çığlık atarak yerimde sıçradım. Gözlerimi sıkıca yumdum.

"Bebeğim, aç kurbanın olayım gözünü..." diyen Civan abimin sesini duymamla hızla gözlerimi açtım. Ona baktım yüzümü avuçlarına almıştı. "Abi Baran!" diye bağırdım avazım çıktığı kadar.

Parmağımla yatağı gösterdim. "Ölecek yalvarırım dokunmadım... Dokunmadım korkuyorum korkuyorum abi öldü mü o?" diye sordum hıçkırarak.

"Şşşt sakin ol. Sakin ol güzelim, ambulans gelecek birazdan götürecekler söz veriyorum iyileşecek." dedi abim. Kafamı iki yana salladım hızla, "Üç yerinden vurdular." dedim hıçkırarak. Abimin ellerini yüzümden çekip maskeli adama baktım. Rojhat adamı dövüyordu.

Abimin omuzuna baskı yaparak kalktım ayağa. Adama iki adımda yaklaştım. Adama doğru eğildiğimde, Rojhat'ı sertçe itekledim. Adam'ın yakasına yapıştığımda maskesini çıkardım. Tanımıyordum. Hayatımda hiç görmemiştim.

Rojhat'ın belindeki gri tabancayı elime aldığımda emniyetini açıp adamın alnına yasladım.

"Hevidar!" diye kükredi abim, yapma dercesine.

"Seni burada öldürürüm duydun mu beni?! DUYDUN MU BENİ DİYORUM TEPKİ VER BANA!" diye bağırdım öfkeyle.

Adam gözlerini kırptı. Az önce aslan olan adam şimdi kediye dönmüştü. Bende her ikisini zehrimle öldürecektim.

Biri silahı elimden hızla çekip aldı tek hamlede."Bir komutan olarak seni içeri atmamı istemiyorsan eğer rahat dur avukat." diye bağırdı. Beni kendime getirmeye çalışıyordu anlamıştım. Kendim olmamı, öfkesine yenik düşen kadını görmek istemiyordu.

Belime sıkıca sarıldı ve ayaklarımı yerden kesti. "Bırak beni!" diye bağırıp tepindim, ayağımla bacaklarına, diz kapağına vuruyordum.

Abim beni bırakmadı. Aksine beni odadan çıkartıp yan odaya götürdü. Beni duvara yasladığında, "KENDİNE GEL APTAL KIZ! AVUKATLIĞINI YAKACAKSIN!" diye bağırdı öfkeyle.

"Umrumda mı sanıyorsun? Kocam... Aşık olduğum adam 3 kez kurşun yemiş. Rahat duracağımı mı sanıyorsun? Hepsini teker teker öldüreceğim ve sen beni durduramayacaksın." diye bağırdım aniden.

Abim bir anda beni ters çevirdi, bileklerim ters kelepçe taktığında öfkeyle çığlık attım." Aç şu kelepçeyi! Abi aç şunu! " diye sesimi yükselttim.

"Nezarete gir de akıllan." diye öfkeyle homurdandı abim. Bunu haksız yere yapamazdı.

"AÇ ŞUNU BENİ HAKSIZ YERE TUTUKLAYAMAZSIN!" diye inledim.

Başımı eğdiğinde, "Yürü başımın belası yürü." demişti. Kapının girişine girdiğimizde durmuştu. Ayağıma ayaklarımı giydirdiğinde, tam kaçacakken koluma girmişti. "Nereye kaçıyorsun canımın içi?" diye sordu abim ciddi ciddi bana bakarak. Kafayı yememe az kalmıştı. Kocam orada ölüm ve kalım savaşı veriyordu. Benim burada uğraştığım şeye bak.

Beni askeriye arabasına bindirdiğinde, sıkıntıyla askerlere sataşıyordum. "Yeminim olsun ki hepinizi şikayet edeceğim bittiniz siz." diye cırladım.

"Şunun susma butonu yok mu komutanım?" diye soran askere ayağımla tekme atmaya çalıştım. "Hep böyle hep. Ama evlendi kafam artık rahat." dediğinde öfkeyle bağırdım.

"Beni Baran'ın yanına götürün iyi mi diye bakacağım sonra isterseniz 1 yıl atın gıkım çıkmaz." dedim titrek bir nefes vererek.

"Bantlayın şunun ağzını sabahtan beri car car car bizdeki de kafa." dedi abim.

YÜREĞİM DAVACI | TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now