14. YEDİ KARIŞ MESAFE

Start from the beginning
                                    

"Bir sorun mu var?" diye sorduğunda herhangi bir tepki vermedim. "Hadi Bige." dedi Beyzade. Bige abisine baktı. Ardından ayağa kalktığında Mihrişah'a döndü. "Mihri sana resimlerimi göstereyim mi?" diye sordu. Mihrişah bana baktı. Ardından gözlerini benden kaçırarak başını salladığında Bige'nin elinden tuttu ve mutfaktan çıktılar.

Gözlerim açıp kapandı. Ama bu sefer stresten. Ne düşüneceğimi bilememekten, zihnimdeki karmaşadan.

Mihrişah'ın kalktığı sandalyeye oturduğumda masanın üstündeki sigara paketine kaydı gözüm. Uzanıp paketi elime aldığımda, "Asena." dedi. Onu umursamadan bir dal çıkarıp ayağa kalktım ve yanan ocakta yaktım ucunu. Geri yerime oturduğumda sigarayı dudaklarımın arasına götürdüm. O an, elimin titrediğini fark ettim.

"Anlat," dedim dumanı dışarıya üflerken. "Anlat ne halt karıştırıyorsunuz?" dedim sakin olmaya çalışarak.

"Meltem'in bir şeyler karıştırdığını biliyorsun." diye başladı söze. "Sen gelmeden iki ay önce kadar bana geldi ve benden bir ev istedi." dediğinde lafını kestim. "Bu kız hani size güvenmiyordu?" diye sordum asabiyetle. Başını iki yana salladı. "Bana değil, Bora'ya güvenmiyor." dedi.

Kaşlarım alayla havaya kalktığında, sigarayı tekrar dudaklarımın arasına götürürken, dudaklarım iyiymiş dercesine kıvrıldı. "Bende bu fırsatı değerlendirdim ve onlara bir ev buldum. Orayı izliyoruz uzun zamandır ve elle tutulur birkaç şey bulduk." dedi.

Gözlerim masadan ona çıktı. Acı kahve gözlerine baktığımda anlatmasına devam etmesini istercesine baktım. "Biri var. Bir erkek. Eve sürekli girip çıkıyor. Kırklı yaşların sonunda, sarışın biri. Boyu bana yakın. O evde yaşıyor ama neyi öğrenemedik." dediğinde kaşlarım çatılmıştı çoktan. "Bir de kadın var. Ama kadın eve girip çıkarken yüzünü sakındığı için kim olduğunu bilmiyoruz. Meltem'in teyzesi de gittiği için bilgi edinemiyoruz." "Beyzade," dedim dehşet içinde. Az önce söyledikleri tanıdıktı bana. Mektuplar. Mektuplardaki adam oydu, Beyzade'nin bahsettiği sarışın adam Kahraman denen o herifti. Annemin sevgilisi. "Bahsettiğin kişi Kahraman." dedim cümlemi toparlayamayarak.

Sustuğumda harelerinde beliren şaşkınlık ile baktı bana. "Ne?" dedi anlamayarak. "Sen nereden tanıyorsun onu?" dedi aniden kaşlarını çatarak. "O puşt ile ne işin olur senin?" dedi sert sesiyle. Ani çıkışı afallamamı sağlarken, "Ne diyorsun ya?" diyerek kızdım ona. "Asuman'ın yazdığı mektupları buldum. Ya mektupları gönderememiş ya da başka bir şey var. Mektuplarda Kahraman diye bir adamdan bahsediyor. Aynı zamanda bir çocuktan." dediğimde kaşları sanki daha fazla çatılabilirmiş gibi çatıldı tekrar. "Ne çocuğu?" diye sorduğunda omuz silkip başımı iki yana salladım. "Bilmiyorum. Çocuğun adı geçmiyor. Kız çocuğuydu sanırım." diye mırıldandığımda yutkundu. "Bunların bağlantısı ne?" diye konuştu.

"Beyzade annesi yoktu bu kadının." dedim hiddetle. "Emine teyze bakardı buna. Ne annesi?" Sözlerimin bitmesiyle bana baktı. "Bilmiyorum." dedi eliyle saçlarını dağıtarak. "Hiçbir bok bilmiyorum." dedi sonrasında hiddetle. "Bu sarışın, annen, Meltem-"

Dediğinde sözünü kestim. "Bir kadın daha var. Ve o kadın da Emine teyze. Üçünün olduğu bir fotoğraf var evde."

Sıkıntı bir nefes aldı. "Bu dört kişi bildiğin herkesi kukla etmiş." dedi öfkeyle. "Hayat bunların parmak uçlarında." ikimizde susarken sessiz kaldık.

Sigaranınuzayan külü tablaya çırptığımda, "Ben eğer telefonda onun ismini görmesem bana söylemeyecektiniz." diye mırıldandım. Hayal kırıklığı hissediyordum. Ben onlara içten içe güvenmeye çalışırken onlar, o duvarları tek tek kırıyorlardı.

RUH ETAVESİWhere stories live. Discover now