6.Bölüm

100 10 25
                                    

Kafası tamamen karışmış, nereye yürüdüğünün farkında olamayacak kadar düşünceliydi genç kız.Her attığı adımda mesafe azalacağı yerde aksine daha çok artıyordu sanki.O kadar uzak değildi oysa gideceği yer.Hatta seslerini işitecek kadar yakınında olsalarda duyduklarında boğulmuş ve attığı her adım belki de saatler gibi gelmeye başlamıştı.Bu çocuk çok fazla gizem barındırıyor ve Bianca hangisinden başlayacağını dahi bilmiyordu.

Karşısında bulunan ormana çevirdi birkez daha bakışlarını.Onu çevreleyen ağaçlar ve üzerini kaplayan kardan başka ilgi çekici birşeye sahip değildi oysaki.Ama yaşadığı her an çok daha fazlası olduğunu haykırıyordu ona.Büyük yaşanmışlıkla ev sahipliği yaptığını, geride izler bırakan hikayeleri içinde barındırdığını fısıldıyordu.

Açığa çıkmış olan bedenini peleriniyle biraz daha gizlemeye çalışırken bakışlarını hedeflediği yere yöneltti.İlk önce Harold'ı bulan gözleri sonrasında ise sesini duyduğu adamın üzerinde oyalandı.Kendi yaşlarında bir gençti karşısındaki.Sırtındaki yayı ve çapraz bir şekilde bedenine sabitlediği oklarına bakılırsa bir avcı olmalıydı.Bakışları en çokta kemerine taktığı birkaç uzun bıçakta gezindi.Görünüşü o kadar korkutucu durmasa da yanında taşıdığı şeyler Bianca'yı biraz ürkütmüştü.Daha önce görmediğine emin olduğu bu yabancı onu nereden tanıyor olabilirdi ? Hemde annesi gibi onu cadılıkla itham edecek kadar ileri gitmiş ve başına bela açacak şımarık bir kız olduğunu iddia etmişti.Almak istediği cevapların sabırsızlığıyla bunun üzerinde durmayarak Harold'a yöneldiğinde o sanki geleceğinden haberdar gibi şaşırmanın aksine oldukça sakin görünüyordu.

_ Harold sanırım bana söylemen gereken şeyler var.Benimse almak için sabırsızlandığım birkaç cevap.

Bianca yanındaki adamın verdiği huzursuzlukla Harold'a bakmaya devam ederken , karşısındaki çocuk pekte konuşmaya hevesli görünmüyordu.

_ Bunu sonraya ertelememiz çok daha akıllıca olur Bianca.Bu konuda bana anlayış göstereceğini umuyorum.

Bu çocuk ne saçmalıyordu böyle ? Duyduğu şeylerin aksine az önce olanlar için bir açıklama yapması gerekiyordu en azından.

_ Sen ne dediğinin farkında mısın Harold ? Bunca olan şeyler için bana bir açıklama borçlusun.Yanındaki bu adamda neyin nesi böyle ?

Genç adam kızın söylediklerini umursamazken , duyduğu sesle arkadaşına bağırarak ileriye doğru atıldı.Bu kız şimdiden başlarına bela olmaya başlamıştı bile.Harold'a olan kızgınlığı öfkesini harlarken , Bianca'nın arkasından çıkan kartalın üzerine doğru atlayarak onunla boğuşmaya başladı.Bu düşmanlık şimdiden can sıkıcı bir hale bürünmüş ve ona da sadece koruyuculuktan başka bir görev kalmamıştı.

Bianca daha ne olduğunu anlayamadan karların üstüne yuvarlandığında dengesini sağlamaya çalıştı.Gördüğü şeyler duymak istediği herşeye cevap olurken şaşkınlıkla büyüyen gözleri hedefe kilitlenmişcesine baktığı yerden ayrılamazken, Harold'ın onu kendine çekmesiyle sendeledi.

_ Bianca iyi misin ?

_ Bu .. Bu da ne böyle ? Benim gördüğümü sende görüyor musun Harold ? Yoksa aklımı kaçırmış olmalıyım.

Harold, Bianca'nın sözlerini yok sayarak düşmesiyle ortaya çıkan saçlarında gezdirdi bakışlarını.Ellerini pelerinin şapkasına götürdüğünde onları gizlemeye yetecek kadar çekiştirdi.Tanıştığı ilk gün aklına gelirken , yüzünde aptalca bir gülümseme oluşmuştu.Arkadaşınında dediği gibi tam bir cadıya benziyordu.Oysa onu dışarıdan görenler bir lady olduğa dair bahse girebilirdi.

_ Görüyorum ' dedi Harold. " Aklını kaçırmadığına emin olabilirsin."

Bianca çocuğun yaptığı eylemle şapkasını biraz daha yüzüne indirirken,oldukça utanmış görünüyordu.Önceden saklamaya çalıştığı saçları ve söylemekten kaçındığı her bir sözcük sanki bu ormanda özgürlüğüne kavuşmuş gibi davranıyor ve asla onlara engel olamıyordu.Evet ! Önceden de hırçın bir kızdı.Ama şuan bütün huysuzluğu üzerinde olan bir çocuktan farksız görünüyordu herbir hareketi.Harold'an kurtardığı koluyla ayağa kalktığın da yanındaki hala sürmekte olan boğuşmaya çevirdi bakışlarını.

Gözüne çarpan tanıdıklıkla afallarken emin olmak için tekrar tekrar bakmış ve kendi kendine kurduğu cümleler anlamsızca ağzında kaybolup gitmeye başlamıştı.Tam karşısında duran Alex üzerinde galibiyet kurduğu hayvana hırlarken , kaybettiğinin farkında olan düşmanı gökyüzüne havalanıp , ağaçların arasında hızla kayboldu.Harold Bianca'yı geride bırakarak Alex'e doğru yürürken çoktan dostunu azarlamaya başlamıştı.

_ Delirmiş olmalısın dostum.Bu yaptığının kasıtlı olduğunu anlayamayacak kadar aptal olduğumu mu düşünüyorsun ? Anlaşmamıza uyacağına dair verdiğin sözün üzerinden iki gün bile geçmedi.

Bianca bu sözler karşısında birkez daha avcıya dönüşen Alex'e şahit olduğunda bayılacağını düşündü.Bu deli saçmasından farksız bir efsaneden başka birşey değildi.Daha o bakışlarını üzerinden çekemeden Alex'in ona değen gözleri bir iki adım geriye gitmesine sebep oldu .

_ Onu koruyordum Harold.Böyle uzun bir yolculuk için benim iznimi de almış olsaydın bugün yaşanılanlar en azından gizli kalabilirdi.Tıpkı benim gizli kalmam gerektiği gibi.Bütün orman onu tehdit olarak algılıyor.En başta da dediğim gibi tek seçeneğin bu değildi.Sana akıllıca olanı daha önce söyledim.

_ Bianca'ya baksana Alex.Sence senin bu halini kaldırabilecek gibi mi duruyor ? Şimdiden yüzü yerdeki karlar kadar beyazladı.Seninle daha öncede konuşmuştuk.Kafandaki senaryoyu hayata geçirecek kadar aptal olmadığını varsayıyorum.

_ Asıl aptallığı hala onu koruyarak yapıyorum Harold.Umarım bunun sonunda sen haklı çıkarsın.Yoksa tutacağım hiçbir söz senin yaşamından daha değerli olamaz.

Harold, Alex'in sözlerine cevap vermezken Bianca'ya doğru yöneldi.Attığı her adımda ona yaklaşırken genç kız ise titreyen bacaklarıyla yürümeye çalışıyor ve ikisinden de kaçmayı diliyordu.Başarılı olamamış olmalıydı ki birkaç saniye sonra Harold kolunu kavrarken onu olduğu yerde sabitledi.

_ Bianca gördüğün herşeyi bu ormanda olduğun müddetçe asla unutmamalısın.Ama dışına çıktığında zihninde buraya dair küçük bir iz bile kalmayacak kadar geride bırakmalı.Biz asla ortaya çıkmamalıyız.Hepimiz bu gördüğün yere aitiz.Sen ve diğer insanlar ise ait olmadıkları bu ormanda asla hayat bulamazlar.

Bianca öğrendikleri karşısında ne söyleyeceğini şaşırmış ve aklında dönüp duran bir soruyu cevap bulmak istercesine konuşmasına mâni olamamıştı.

_ Peki ya sen ? Dışarıya aitken , nasıl burada hayat bulabiliyorsun ?

_Bazen '' dedi ve kızın gözlerinin içine bakarak devam etti cümlesine " almak istediğin cevaplar asla kelimelere dökülmemeli, anlamını yitirecek kadar değersizleştirilmemelidir.Ben sadece senin için böyle bir sorudan ibaretim.Cevabını bulmak istiyorsan hissetmemen gereken bir duyguyu içinde barındırmalısın.

Afallamıştı.Harold bilmecelerle dolu bir girdap gibiydi Bianca için.Böyle bir çocuğun nasıl olurda bu ormana ait olduğunu sorgulamıştı binlerce kez.Hangi duygudan bahsediyordu mesela ? Hangi kelime dudağından dökülürse onun için değersizleşebilirdi ? Sustu ve ne cevap vereceğini bilemeyerek yerdeki karlara çevirdi bakışlarını.Nasıl olsa söyleyeceği her kelime bir bilmece daha ekleyecekti zihnine.Vereceği her cevap ise koca bir soru işareti bırakmaktan ileriye götürmeyecekti onu ..

_ Harold bunca şeyin gerçekliği seni korkutmuyor mu ? Küçücük bedenine göre içinde kocaman bir yürek taşıyor olmalısın '' diyerek parmaklarını sol tarafına değdirdiğinde karşısındaki çocuk telaşla bir adım geriledi.Bianca'nın parmakları bir boşlukta asılı kalırken duyduğu cümleler kulaklarına doluyor ve kalbini sızlatacak kadar izler bırakıyordu.

_ Ben yüreğimin varlığını unutacak kadar onsuz kaldım Bianca.Anılarımı orada barındıramayacak kadar duygusuz.Ben senin gördüğün gibi kocaman yüreği olan bir çocuk olmayı dilerdim.Senin gördüğün gibi ebedi kalabilmeyi.Sense benim aksine bir lanetin ne kadar güzel ve eşsiz olabileceğini kanıtlar gibisin.Hep böyle kalmanı diliyorum.Böylesine beyaz ve cesur..

Cevap veremedi.Dillendirilen acı dolu sözleri ve kendisine kurulan bu kadar anlamlı cümleleri hangi satırlarla cevaplandırabilirdi ki.Hangi şiirler buna bir anlam bulabilirdi.Hangi efsaneler dillendirdiklerini anlatabilirdi.Verebileceği en doğru cevabı verdi Bianca.Karşılık olarak sunabileceği tek şeyi.Kollarını karşısındaki çocuğa dolarken, teselliden ziyade şefkat barındıran sesiyle fısıldadı.

_ Ben kalbimi seninle paylaşırım Harold.Anılarını kendinde barındırana kadar , bende ev sahiplği yapabilir yaşadığın her bir duygu.Bir kalbin olduğunu hatırlayana kadar bende dilediğince kalabilirsin.

AĞLAYAN AĞAÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin