16

209 35 3
                                    

Telefonunu kenara bırakarak sehpanın üzerine bıraktığı kadehini eline aldı. "Dünyanın sonu gelmedi, surat asmaktan vazgeç."

"Benden çabucak kurtulmak için hemen haberleri onaylamak istedi."

"Saçmalama bence. Olması gerekeni yaptı." arkadaşının gözündeki hayal kırıklığını fark edince kaşlarını çattı. "O olması gerekeni yaptı ama sen neden bu kadar üzgünsün? Son zamanlarda hiçbir şey anlatmıyorsun." yorgun bir nefes alarak kadehini kafasına dikip zaman kazanmaya çalıştı. Niall, Louis ile arkadaştı ve ona duygularını anlatmak zor geliyordu. "Harry?"

"Ona aşık oldum." derken gözlerini boş kadehe çevirdi.

"Haberi var mı?"

"Tabii ki, hayır. Nasıl söyleyebilirdim ki?"

"Sana ilk onunla tanıştığın zaman ne dediğimi hatırlıyor musun?" başını salladı.

"Hayranlık sandığın şey başka bir boyuta ulaşmasın." Kelimesi kelimesine söyledi. O zaman buna ihtimal vermemişti ve geçiştirmişti.

"Söylemeyi düşünüyor musun?"

"Onun benimle görüşmeye devam edeceğini düşünüyor musun?"

"Neden görüşmesin ki?" omuz silkti. "Sana bir daha görüşmeyeceğinizi hissettirecek bir şey mi yaptı ya da söyledi?"

"Hayır. Her zaman hayatında kalıcı bir yerim olduğunu söylüyordu. Herkese olduğu gibi bana da kibar davranıyordu. Bu sözleri de kibarlık olsun diye söylediğini düşünüyorum."

"Louis'yi pek tanımadığın çok belli." diyerek başını iki yana salladı. Kadehlerini yenilerken bu defa Harry'nin kaşları çatıldı.

"O ne demek?"

"Louis kibarlık olsun diye boş vaatler vermez. O neyse odur. O an ne hissediyorsa, ne istiyorsa onu söyler, onu yapar. Sırf sen kırılma diye böyle şeyler söylemez. Pekçok konuda dürüst davranır."

"Benimle görüşmeye devam edeceğini mi düşünüyorsun?"

"Eğer o öyle söylediyse kesinlikle seni tekrar arayacaktır." Harry bir süre sessiz kaldı. Niall ise aklını toplaması için ona izin verdi.

"Louis'ye aşık olduğumu söylediğimde tepki vermedin."

"Çünkü bu tahmin ettiğim bir şeydi. Seni de tanıyorum, onu da. Siz ikiniz hem çok farklısınız hem de çok aynısınız. Tuhaf bir şekilde birbirinize benziyorken aynı zamanda hiç alakanız yok gibi. Aslında önce Louis'den bekliyordum bu itirafı."

"Bana bak, sakın onun kulağına gitmesin bu. Gebertirim seni. Louis'nin böyle bir hissi ya da düşüncesi yok."

"Nereden biliyorsun? O mu söyledi?"

"Hayır ama biliyorum işte." gözlerini devirdi. Harry neden bu kadar aptalı oynuyordu ki?

"Bu adam konserinde sana seni sevdiğini söyledi. Hem de sadece senin bilmeni ister gibi bir hızla. O an kaç kişi duydu sence bunu? Orada bulunan kişilerin yüzde doksanı fark etmedi bile bunu söylediğini. Ancak konser videoları izlenirken fark edildi."

"Fark edileceğini bildiği için söylemiş olamaz mı?"

"Tanrı aşkına Harry, sen neden böylesin? Katıldığınız programın kamera arkasında söylediği şeyler de mikrofonun açık olduğunu bildiği içindi herhalde."

"Çevremizde insanlar vardı."

"Eğer bir bahane daha uydurursan kendimi keseceğim." Harry oflayarak kadehini tekrar kafasına dikti.

"Louis'nin bana karşı arkadaşlık dışında bir duygusu yok."

"O zaman yalnızken öpüşmeniz de odaya birilerinin gireceğini tahmin ettiğiniz içindi." Niall'ın sesi yükselmeye başlamıştı. Daha ne kadar inkar edeceğini merak ediyordu. Harry cevap vermeyip gözlerini yere indirdi. "Neden bir bahane uydurmadın?"

"Çünkü o ikimizin de isteğiyle gerçekleşen bir şeydi. Bir anlık gelişti ve oldu işte. Neyi zorluyorsun? Evet Louis'ye aşığım ve aşkıma karşılık almak isterdim ama ondan böyle bir şey hissetmedim. O sadece sözleşme gereği ne yapması gerekiyorsa onu yapıyordu." gözleri dolmaya başlayınca Niall onun yeterince içtiğini ve bu yüzden duygusala bağladığını anladı. Elindeki kadehi alıp sehpaya bıraktı.

"Sakin ol. Yeterince içtik ve kafamız güzelleşti. Git, uyu ve bunları çok düşünme. Louis sana hayatında kalıcı olduğunu söylediyse sözünde durur."

"Umarım." diye mırıldanıp arkadaşının yönlendirmeleriyle yatak odasına gitti.

~~~

"İçme artık."

"Bana nasıl cevap verdiğini görmüyor musun?"

"Nasıl cevap vermiş?"

"Sanki zorla cevap vermiş gibi. Bana zorla katlanıyormuş gibi."

"Louis sen iyi misin? Ne olmuş öyle cevap verdiyse? Sonuçta sözleşmeniz bitti ve yollarınız ayrıldı. Daha önce kimsenin arkasından bu duruma düşmedin." Louis sessiz kalırken Oli daha fazla dayanamadı.

"Bu gerizekalı Harry'ye aşık olmuş ama itiraf edemiyor. Şimdi de onun soğuk yapması canını yakıyor." Liam şaşkınca bakarken Louis yüzünü kollarına gömdü.

"Neden daha önce söylemedin bize?"

"Nasıl söyleceğimi bilemedim ki. Hepiniz onun arkadaşısınız, ya ağzınızdan kaçırsaydınız."

"O kadar da gevşek ağızlı değiliz." diyerek lafa karıştı Zayn. "Dümdüz ona karşı bir şeyler hissettiğini söyleyecektin ve şu an bu halde olmayacaktın."

"Bana nasıl mesaj-"

"Sikeceğim artık o mesajları ama. Evet sana mesaj atarken pek sıcakkanlı davranmamış ama yanındayken öyle değildi işte. Sana her baktığında gözlerinin içi gülüyordu. Onu öpmek istediğinde karşı çıkmadı bile. Her seferinde izin verdi." Liam Oli'ye sakin olması için bir bakış attı. Louis zaten pek kendinde değildi.

"Ne yapacağım şimdi ben? Ya ben görüşmek istediğimde o istemezse?"

"Denemeden bilemezsin kardeşim. Kafan yerine geldiğinde görüşmek istediğini söyle."

"Genelde sette oluyor bu aralar. Ben sırf onu görmek için Max'in bile haberi olmadan gidiyordum. O da Max ile ayarladığımızı falan sanıyordu."

"Senin sürpriz anlayışına sıçayım. Çocuk tabi ki soğuk yapar. Sadece reklam olsun diye onun yanında olduğunu sanıyordur." Liam ona gözlerini devirdi. Arkadaşları üzgünken ona moral vermek yerine daha çok üstüne gidiyorlardı.

"Sen onlara bakma. Kafanı boşalt ve ne yapmak istediğine karar ver. Eğer Harry'yi hayatında istiyorsan ona bunu hissettirmelisin ve zamanı geldiğinde de duygularını itiraf etmelisin. Ama şimdi yatağına gidiyorsun. Leş gibi içmişsin yine." diyerek oturduğu yerden kaldırdı onu. Louis'nin korktuğu şeyi çok iyi anlıyordu. Harry'nin reddetmesinden korkuyordu. Louis hariç herkes Harry'nin onu asla reddetmeyeceğini biliyordu.

Fake Relationship | LarryWhere stories live. Discover now