10 sene önce şiddetli bir şekilde boşanmıştık. Çok yorucu ve kırıcı bir süreçti. Yeonjun henüz 9 yaşındaydı ve bu ayrılıktan en çok etkilenen o olmuştu. Sonrasında da Jungkook 2 sene başka bir ülkeye gitmiş ve böylece Yeonjun bende kalmıştı. O dönünce de Yeonjun düzenini değiştirmek istememişti. Jungkook ile Yeonjun'dan dolayı görüşmek zorunda kalıyorduk ama onda da iyi anlaştığımız söylenemzdi. Ya o bana ya da ben ona eskilerle ilgili laf söyleme peşindeydik ve normal bir sohbetimiz bile kavgayla sonuçlanıyordu.

Gençken de pek bir farklılık yoktu, onu görmek için okuldan kaçtığım zamanları hatırlarım. Hep kavgalarımız olmuştu her zaman iyi geçinemiyorduk, karakterlerimiz çok farklıydı. O benden 2 yaş küçük olmasına rağmen daha olgun davranırdı ben biraz daha nasıl derler ahh çocuk ruhluydum. Herşeye aykırıydım serttim herkese kızgındım bilirsiniz işte gençlik halleri. O ise benim gibi bir belaya aşık olmuş masum bir çocuktu.

Neyse şimdi neden eskilerden konuştuk ki gerek yok o konuları açmaya yetişmem gereken bir toplantım vardı benim.

-

Akşam olmuştu, yoğun toplantılarımdan sonra erken çıkmıştım ve akşam alacağım bir velet yoktu. Bu benim her zaman Yeonjun olmadığında yaptığım şeyleri yapma zamanım gelmiş demekti.

1 kadeh şarap ve arkadaşlar tabiki.

Yorgundum, şuan hiç dışarı çıkıp birileriyle yakınlaşma havasında değildim. Bende her zamanki gibi bizim gruba akşam bana gelmeleriyle ilgili kısa bir mesaj atmış ve eve gelirkende 1 şişe kırmızı şarap almıştım.

Şimdi evimin salonunda altıma giydiğim geniş gri eşofman ve üstüme giyindiğim beyaz bol tişörtümle koltuğa oturmuş önden açmış olduğum şişeden doldurduğum kadehimi yudumlayarak gelmelerini bekliyordum.

Kapının çalmasıyla oturduğum yerden kalkmış ve elimdeki kadehi önümdeki masaya koymuştum. Kapıya ilerlemiş ve kapıyı açmamla karşımdaki bedene gülümsemiştim.

"Çekil şurdan velet, dondum dışarıda, ne kadar soğuk haberin var mı?" gelen abimdi. Beni kenarı ittirmiş ve içeri girmişti. Velet demesine bakmayın benden 3 yaş büyüktü o kadar.

"Tabi içeri geçebilirsin abicim." demiştim gözlerimi devirerek ve kapıyı kapamıştım.

"Biricik yeğenim nerede?" diye sormuştu koltuklardan birine otururken.

"Jungkook'ta, 2 gün onda kalacak." demiştim tekrar kendi yerime oturup onada bir kadeh doldururken.

"Neden çağırdığın anlaşıldı." demişti imalı bir şekilde. Bu imayı hiç sevmemiştim.

"Ne anladın acaba, abim ve arkadaşlarımla içmek isteyemez miyim?" demiştim kaşlarım çatık, doldurduğum kadehi ona uzatırken.

"Kısaca Yeonjun'da gitti kendimi yalnız hissetmemek için bu soğukta sizi evime sürüklüyorum demiyorsun da." demişti. Yalnızlık mı? Hah hiçte bile oğlumda olmayınca içmek isteyemez miydim?

Dediklerine göz devirmiş ve kendi kadehimi tekrar elime almıştım. "Namjoon hyung neden gelmedi?" demiştim konuyu değiştirmek için.

"Bugün işten geç çıkacakmış gelirsem geç gelirim dedi." demişti.

Başka bir sohbet açmaya fırsat kalmadan tekrar kapı çalmıştı. Kalkmış ve tekrar kapıyı açmıştım.

Gelen Yoongi'yi. Onu yorgun bir gülümsemeyle karşılamış ve içeri göstererek "Gel." demiştim.

O da hemen yanıma oturmuş ve boş kadehlerden birini alarak kendine şarap dolduruyordu.

"Evet, Taehyung Bey bizi uzun bir süreden sonra tekrar çağırmanızın sebebi nedir?" demişti Yoongi alayla.

"Yalnız kalmış yine." demişti benden önce davranan Jin, gözlerini devirerek.

"Yeonjun nerede?" demişti Yoongi elindeki kadehle oynarken.

"Jungkook'a gitmiş." yine ben konuşamadan Jin atlamıştı.

"Hoseok nerede?" demiştim Yoongi'ye, genelde eşiyle hep birliktelerdir şirket dışında onları pek ayrı görmezdim.

"Biliyorsun tatilden yeni döndük o da Jungkook'a uğramak istemişti. Sen davet etmeden öncede oradaydı." demişti.

Hoseok aslında Jungkook'un arkadaşıydı sonrasında biz tanışıp arkadaş olmuştuk. Aslında Yoongi ve Hoseok'ın tanışmasıda böyleydi. Jungkook ile liselerimiz yakındı ve Hoseok liseden beri Jungkook'un en yakın arkadaşlarından biriydi öyle tanışmıştık. Yoongi'de benim liseden beri arkadaşımdı, bir gün okuldan Jungkook'u görebilmek için kaçtığımda o da gelmiş ve o gün Hoseok ile tanışmışlardı. Uzun yıllar çıkmışlar ve sonrasında da evlenmişlerdi. Şimdi de Yoongi benim şirketimde çalışıyordu ve Hoseok ile 2 haftalık tatillerinden yeni dönmüşlerdi.

Anladım demiş ve sonrasında öylesine bir konu açmıştım. Demek bu gece 3 kişi kalacaktık biraz daha dağıtabilirim diye düşünmüş ve ikinci şişeyi açmıştım.

Gecenin ilerleyen saatlerinde üçümüzde alkolden etkilenen insanlar olmasakta sürekli gülmüştük. Yoongi tatildeyken yabancı bir ülkede yaşadığı olayları anlatmış, Jin ise 5 yaşındaki kız yeğenimin yaptıklarını anlatarak hepimizi güldürmüştü. Namjoon ile 5 sene önce bir karar almışlardı ve belkide abimin hayatında verdiği en iyi karardı, bir kız evlat edinmişlerdi.

"Taehyung sencede artık yeni birileriyle tanışma zamanın gelmedi mi?" demişti Yoongi buruk bir gülümsemeyle.

Ben ise az önceki gülüşüm gitmiş ve düz bir ifadeyle ona bakıyordum. Ne demek istiyordu?

Jin heralde aklımı okumuş olacak ki "Her yalnız kaldığında bizi çağırmak yerine sevgili yapıp bizi artık rahat mı bıraksan diyor." demişti. Her zamanki abim işte.

"10 yıl oldu ve Jungkook'tan sonra hiç ciddi bir ilişkiye girmedin. Yalnız olmak sorun olmuyor mu artık?" demişti Yoongi.

Gözlerim kadehimde, içerisindeki kırmızı sıvıyla oynarken "Birisiyle ciddi ilişkiye girmek istediğimi sanmıyorum hem Yeonjun var ben yalnız değilim." demiştim.

"Taehyung ondan sonra kendini herşeye herkese kapadın kendini ya Yeonjun'a ya da şirkete veriyorsun, kendine vakit ayırmıyorsun bizim dışımızda görüştüğün kimse yok."

"Bir ilişkiye ihtiyacım yok Yoongi." sesim çok net çıkmıştı. O da anladım demiş ve fazla uzatmak isememiş ki başka bir konu açmıştı.

Yeni bir ilişki istemiyordum. Buna hazır değildim. Geçmişin yaraları daha kapanmamışken o yaralara yeni bir tanesini daha eklemek istemiyordum.

-

Ben Nicole. Yeni birşeyle geldim umarım güzel şeyler çıkartabilirim. Eğer okunursa sonrasında diğer bölümleride paylaşmayı düşünüyorum.

-Nicole

Two Daddy | TaekookUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum