Sonunda gelmişlerdi. Beklemekten ağaç olmuştum.

Saate baktım 04:04 tam 24 dakika geç kalmışlardı. Geç kalınmasından nefret ederdim.

Sadece 1 kamyon geliyordu. Ne bir araba ne de başka bir kamyon daha vardı. Sadece tek bir kamyon geliyordu.

Kaşlarım otomatik olarak çatılırken. Kamyon önümüzde durdu ve içeriden yaşına göre vücudu baya yapılı bir adam çıktı.

Bakışlarımı adamdan ayırmazken önünüzde durdu.

Liderimiz bir adım öne çıktığında "Patronun nerde?" diye bir soru yöneltti adama karşı.

Adam ciddiyetle dururken birden yüzünde şeytani bir gülümseme oluştu ve kamyonun arka kapısı açıldı.

Taner abinin "tuzak" diye bağırmasının ardından kafasından vurulması birkaç saniye bile sürmemişti.

Ani şok dalgası bedenimi sarkarken elim reflex olarak silahıma gitmişti. Birkaç saniyelik şaşkınlıktan çıktığımda Öfke damarlarıma hızıca giriş yaptı. Öyle ki saniyeler içerisinde silahımı çıkarıp Taner abiyi vuran adama doğrulttum ve ard arda iki kurşun sıktım. İlki boşa gitse de ikincisi adamın göğsü ile buluşmuştu.

Hemen biraz gerideki arabalara koşarak arabalardan birinin arkasına saklandım. Ortalık birkaç saniye içerisinde cehennem alanına dönüşmüştü.

Çatışmalara alışkın olduğum için girdiğim şok uzun sürmemişti. Ama Taner abinin vurulması beklediğim bir şey olmadığı için düşüncelerimi toparlamakta biraz zorluk çekiyordum. İlk defa bir ekip arkadaşım ölüyordu.

Öyle ki yanımdaki Vuslat'ı bile fark etmemiştim. "Burdan kaçmalıyız sayıları çok fazla" dediğinde onu fark etmiş ve kendime gelmiştim.

Dehşetle Vuslat'a bakarken "Taner abi öldü" dedim. Daha çok ona değil de kendime söyler gibi.

Kararlı bir sesle "Onu almalıyız" dedim. Vuslat hafifçe ayağa kalktı ve ilerdeki bir adama doğru ateş edip hızla geri çöktü. Adama isabet etmemişti.

"Evet ama şu an olmaz" dedi tekrar kalkarken. Bu sefer adamı vurabilmişti.

Düşün, düşün, planla bu senin işin Lara.

Haklıydı şu an alamazdık ama orda da kalamazdı. Adamların sayısı gerçekten fazlaydı 40'a yakın adam vardı. Biz ise sadece 10 kişiydik. Artık 9 kişiydik. Ve mermimizin fazla olduğunu düşünmüyordum.

Yardım gerekliydi burdaki adamları halletsek bile daha fazlasının geleceğine emindim bu yüzden telefonumu cebimden çıkardım ve rehberdeki Keyan Sarıyel adlı isime dokundum.

Şunan farklı ekipleri teker teker aramam sadece zaman kaybıydı bu yüzden doğrudan baş lideri arıyordum bize en hızlı yardımı gönderebilecek kişi oydu.

Telefon telesekter'e düştüğünde okkalı bir küfür savurdum. Vuslat endişeli gözlerle yüzüme bakarken "kimi aradın?" diye sordu.

Stresten alt dudağımın üstündeki çatlamış etleri dişlerim ile çekiştirirken vuslata cevap vermeden mesaj kutusuna girdim ve lidere 'tuzağa düştük acilen destek ekip lazım, bir kişiyi kaybettik, karşı taraftan yaklaşık 30 kişi kaldı ama daha fazla kişinin geleceğini düşünüyorum, lütfen acele edin' diye mesaj yazıp gönderdim.

Telefonumu cebime geri sıkıştırırken sindiğim yerden Vuslat'ın hemen yanına dizlerimin üstüne çökerek Vuslat'a bakmadan "Baş liderden yardım istedim" dedim ve silahımı iki elimle tekrar kavradım.

Ehvenişer Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin