Bölüm 1 - Hikayeye Giriş..

147 7 8
                                    

Arkadaşlar bu bizim ilk kitabımız. Bu kitabı @Serengilf (Fuat Serengil) ile birlikte yazıyoruz. Umarım beğenirsiniz. Kitabımızı beğenirseniz votelemeyi unutmayınız. Biz kitabı yazarken çok eğlendik umarım sizde okurken beğenirsiniz.


Sabah her zamankinden erken uyanmamın sebebi heyecanlı filan olmam değildi. Aslında hiç uyumadım ki. Yeni okul, yeni arkadaşlar, yeni hayat bunların hiç biri beni heyecanlandırmıyordu. Hiç kimseye hiçbir şeye ilgi duymayan asosyal kulaklığıyla ilişkisi olan normal bir ergenimdir belki de. Üniversite daha çekicidir. Birkaç arkadaş edinirim umuduyla yataktan kalktım. Lavaboya doğru yürürken en sevdiğim tişörtün kirliler sepetinde olduğunu fark ettim. Oysa o tişörtü giyeceğimi düşünmüştüm. Neyse güne iyi başlamak için onu bile umursamadım. Odaya geldim ve hemen giyeceğim kıyafetlerimi bulup hazırlamaya başladım. Bugün üniversitede neler olacağını düşünürken ansızın annemin sesiyle hayata döndüm.

''John! Uyanda kahvaltı edelim tatlım.''

Her zamanki klasik anne kelimelerinden. Onun isteğini geri çevirmek istemiyordum ama okula geç kalmıştım. İlk günden göze batmayı istemiyordum ama o bile umurumda değildi. O kadar umursamazım ki. 

'' Üzgünüm anne, ilk günden okula geç kalmak istemiyorum.'' dedim ve yanağına bir buse koyup evden çıktım. 

Kulaklığımı telefona takıp Brokencyde-Kandyland dinliyordum. Annem sırf üniversiteye yakın olmam için kısa mesafedeki eve taşınmamı istedi. Zaten ilk hafta benle kalıp tekrar eve dönecekti. Babamı hiç tanımadım bile. Babamdan da insanlardan da nefret ederdim zaten. Bu yaşıma kadar sevgilim olmadı. Nelerden hoşlandığımı da bilmiyorum ki. Benim gibi birinin ihtiyacı da yoktu zaten. Sabahın ilk saatlerinde fizik dersiyle başladık. Programa göre hep böyle gidecekti. Hoca sınıfa girdi günaydın demesiyle hemen yerime oturdum. Derse başladık formüller, harflerin içinden sayı çıkması hiçbir şey anlamıyordum. Kapı çaldı ve içeriye bir kız girdi. Tatlı mı tatlı, 1.65 boyunda belkide 65-70 kgdı. Uzun sarı saçları ve mini eteğiyle dikkat çeken bir kızdı. Öğretmenden özür dileyerek yanıma oturdu. Açıkçası o kadar masa varken benim yanıma gelip oturması da bende ayrı bir şaşkınlık yaratmadı değil. Kareli defterimin karelerini karalamaya geri döndüm. 

''Günaydın ben Amelia, nasılsın?''

-

''Orda mısın?''

-

Bir elin çarpmasıyla kendime geldim. Ben kareli defterimi karalamaya o kadar dalmışım ki kızın seslendiğini duymadım bile. 

''Sana seslendim duymadın mı?''

''İşim var görmüyor musun?''

''Ne kadar asabi birisisin sen John.''

''Adımı nereden biliyorsun sen?''

''Kâğıdında yazıyor görmüyor musun?''

''Anlaşılan baş belası olmaktan başka bir şey olmayacaksın.''

''Öyleyimdir.''

''Peki. Senin ismin neydi?''

''Amelia''


*Ders zili çalar*


Dışarıya doğru yöneldim. Bu kızın amacı ne? Çok yılışık birisine benziyor. Koridorda yürürken bir erkeğe çarptım. Çocuk kaslı, uzun boylu olduğundan ikimizde sarsıldık. Elindeki kitaplarını yere düşürdüm. Umursamadım ve yoluma devam ettim. Arkamdan söyleniyordu. 

Cesetlerin AlfabesiWhere stories live. Discover now