Anlayacağınız , olmamıştı. Yine evdeki hesap , çarşıya uymamıştı. Ben yine sevilmemiştim. Sevilmemiştim ama hiçbir sevilmeyişte bu kadar yakmamıştı canımı.

Şimdi dönüp baksam , yurdun kapısında elinde zaten az parça olan kıyafetlerini de bavulu olmadığı için yıpranmış okul çantasına koymuş , yeni evine gitmek için Uğur babasını bekleyen o kız çocuğuna tek bir şey söylerdim.

Kaç.

Kaç çünkü canın çok yanacak. Avazın çıktığı kadar ağlayamayacaksın bile!

Kaç.

Kan'ın kokusunu sevmezsin sen. Kan'ın içinde yaşatacaklar seni!

Kaç.

Kaç çünkü o evde yaşamaktansa yurtta kalmayı bile tercih edeceksin!

Kaç.

İçindeki Alin'i sen öldürmeyi başaramadın ama onlar küllerini bile bulmana izin vermeyecekler!

Kaç çünkü seni baştan yaratacaklar , sen bile aynaya baktığında kendini göremeyeceksin!

Daha ilk gün, daha ilk gün gösterdi gerçek yüzünü o adam bana. Nasıl bir bela olduğunu daha o yaşımda gösterdi. Kan kokusundan tiksinen beni , kanla dolu bir hayata attı.

Al bak, dedi. Sen bundan sonra tam olarak busun!

Uğur'un kızı , Alkın kızı.

Beni evlat edinip, eve getirdiği gün , bahçeye adımımı atar atmaz tanışmıştım kokusundan tiksindiğim kanla. Bu benim onunla ilk tanışmam oldu. Gerçek bir tanışmaydı. Kokusundan tiksinmemem , aksine kokusuna alışmam gerektiğini anlamak için çok küçüktü yaşım. Ama bunu anlayacak bir karakteri yoktu onun. Aksine kendi canavarını yetiştirmek isteyen , bir pislikti.

O gün , biz eve daha varmadan önce bir şeyler olmuş. Daha küçüktüm ama Uğur'un korumalarından birinin , kulağına bir şeyleri fısıldadıktan sonra Uğur'un gerildiğini anlamıştım. Bir şeyler yolunda değildi ve her ne olduğuysa bu Uğur'u çok öfkelendirmişti.

Yurda bağış yapmak , oyuncak dağıtmak için yüzünde gülümsemesiyle, peşinde magazinle gelmiş iyilik meleği gitmişti. Yerine baştan aşağıya kötülük kokan o adam gelmişti.

Beni başından beri rahatsız eden yapmacıklığı , özüne döndüğünde gitmişti. Buydu! Gerçek Uğur Alkın tam olarak böyle bir adamdı işte. Onun tek eksiği varisiydi. Onu da tam istediği gibi birini evlat edinerek çözmüştü. Ben onun için biçilmiş kaftandım. Bunu yaşım ilerdikçe , yapabildiklerimi gördükçe daha da iyi anlamıştı.

Anladıkça da daha da iyisini istemişti. İstekleri arttıkça daha da gözü dönmüştü. Şuan olduğum kişi bile bazen ona yetmiyordu. Daha da iyisini istiyordu.

Halbuki düz insandım ben. İki kolu , iki bacağı olan düşünme ve konuşma yeteneği olan, evreni bütün olarak kavrayabilen, bulguları sonucunda değiştirebilen ve biçimlendirebilen canlı.

Bu kadardım. 

Tıpkı herkes gibi , bu kadardım!

Neyse meğer o gün Uğur'un depolarından birine büyük bir saldırı olmuş. Bir kaç adamı yaralanmış. Ağır olanları kendi hastanelerine götürürlerken , hafif yaralıları evde tedavi etmek istemişler.

Bu gibi durumlar için her zaman evde bir doktor ve hemşire bulunurdu.

Hatırlıyorum. Arabadan indim. Uğur zaten arabadan yaralı olanlardan bilgi alabilmek için hışımla inmişti. Bahçeye adım attım. Uğur bir korumanın yakasına yapışmış bağırıyordu. Tabi ben tek bir şeye odaklandığım için ne dediğini bile duymuyordum.

KAYIP PARÇADove le storie prendono vita. Scoprilo ora