Giriş

1.6K 105 23
                                    

Öldürmek onun için zevk meselesiydi. Damarlarından akan öfkeyi birine zarar vererek geçirmesi hastalık gibi gözükse de onun için tamamen normal olan bir süreçti.

Hak eden hakkını alırdı. Şu an altındaki bedene saniyeler içinde indirdiği yumruklar onu ruhen rahatlatıyordu. Öfkesi dinliyordu.

Yüzü dağılan adam acıyla inlerken kulakları pek de duymuyordu. Yalvarmalar boşunaydı. Suç işlerken pişman olmazken, ölüm ile yüz yüzeyken yalvarışlar onun için en saçma olaydı.

Küçük bir kız çocuğunu para için öldürürken pişman olmamıştı dayak yiyen adam. O kızın acıyla dolu haykırışlarını duymamış, öldürmüştü.  Şimdi o neden dursun?

En sonunda acıyla inlemeler kesildiğinde esmer adamda yumruklarını durdurmuştu. Kan gölünün ortasında baygın yatan adamın üstünden kalktı.

Elleri hep kan içindeydi. Bu yaptıklarının en basitiydi. Karşısında duran sandalyeye geçip oturdu. Ayağın birini dizinin üstüne atıp sandalyenin sırtına yaslandı. Yanında duran adamlardan biri bir sigara yakıp patronuna uzattı.

Sigarayı alıp dudaklarını götürmeden önce, "Uyandırın onu."  dedi keskin sesiyle.  Daha işkencelerine başlamamıştı bile. Yalvaracaktı ona, öldürmek için dizlerine kapanacaktı ama her şey için geç kaldığını anlayamayacaktı.

Kanlı ellerini aldırmadan sigarısını içmeye başladı. Adamlarının yarı baygın adamı ayıltmasını zevkle izledi.

"Barbaros Bey,  misafiriniz geldi."

Yanına yeni gelen adamın yüzüne bakmadan, "Kim?" dedi.

"Demir Holding'in Başkanı, Kadir Demir." dedi. İsmi duyduğunda kaşlarını çatıp adama döndü.

"Neden geldiğini sordunuz mu?" dedi.

"Sorduk, sadece size söyleyeceğini belirtti." dedi.

Ayağa kalkıp bodrumun çıkışına yöneldi. "Görüşelim bakalım." dedi. "Ortalığı temizleyin." dedi arkasındaki adamlara.

Zevkini yarıda kesen adam iyi bir sebep sunması gerekiyordu. Gelen kişiyi tanıyordu. Ölen amcasının önceden defalarca çalıştığı adamdı.

Odasına gitmeden önce ellerini temizledi. Dirseklerine kadar katladığı kollarını düzeltip siyah çeketini giyindi.

Odasına girdiğinde onu sessizce bekleyen adam ayağa kalktı.

"Beklenmeyen misafire de bakın hele. " dedi. İçten içe kin beslediği adamın yüzüne baktı. Amcasını ve yengesini öldüren kişiyi net bilse de etrafındaki tanıdıklarını da suçlayan biriydi. Susmuşlardı, itaat etmişlerdi düşmanlarına.

Şimdi ise karşısında utanmadan durabiliyordu. Kuzeni Yiğit Aslan'ın kulağına gitse bu durum  direkt mekanı basar bu adamın kellesini bedeninden ayırmaktan çekinmezdi.

"Zor durumda olmasam gelmezdim sana." dedi.

"Hmm..." diye mırıldanıp yerine geçti. Yüzünde alaylı ifadesini bozmadı. Ama damarlarında akan kan deli gibi kaynıyordu. Belindeki silahı çekip beynini dağıtmamak için kendini sıkıyordu.

Yerine geçip oturdu. Keskin kara gözlerini adamdan çekmeden ve nefretini saklamadan, "Sana yardım edeceğim fikrine nereden kapıldın?" dedi.

"Çünkü her zaman haklı olanın yanında,  zorda olanı koruyan kişisin." dedi.

Barbaros duyduklarına dayanamayıp kahkaha attı. "Vay be iyi tanıyorsun beni de atladığını bir durum var; ihanet edenlere affım yoktur." dedi.

"Bak Barbaros bir çocuk tehlike altında. Şart koy, de ki onu korurum ama senin canını alırım, bunun karşılığında kabul ederim. " dediğinde, Barbaros canını bile düşünmeyecek kadar önemli olan çocuğu merak etti.  Dikkatini çekmişti.

"Kim bu çocuk?" dedi.

"Ablamın oğlu." Adam konuşmakta tereddüt ediyordu. Söyleyecekleri sanki karşısında yardım etmesini istediği adamı çıldırtacaktı.

"Kadir Demir ayrıntılı soruları tek tek mi sorarak öğreneyim. Adam akıllı açıklama yap ya da vaktimi çöp etme. Kaybettiğim zamanı senden sökerek alırım yoksa." dedi.

Kadir Demir konuşmadan önce yutkundu. "Hamza Biçer'in kardeşinin oğlu ayrıca. Yeğenim Ufuk Biçer." dediği anda Barbaros dişlerini sıktı.  Ateş saçan gözlerini adama dikti.

"Dalga mı geçiyorsun benimle?" dedi tehlike kokan sesiyle. Ayağa kalktı. Adama doğru eğilip, "Burada senin beynini uçururum Kadir Efendi, kimse de beni engelleyemez.  Sen neyine güveniyorsun ulan!" diye sesini yükselti.

Hamza Biçer, amcasının katilinin oğluydu. Geçen yıl kuzenini kaçıran ve üç gün boyunca eziyet eden adamdı.

"Onun kanını taşıyan insana nasıl yardım etmemi beklersin lan benden!" diye bağırdı.

Adam korkarak ayağa kalktı. "Siktir git buradan, seni öldürmeden siktiğimin kapısından çıkıp git!" diye sesini daha da yükseltti.

"Barbaros beni dinlemelisin. Sizden başka kimseden yardım isteyemem. "

"Hâlâ utanmadan karşımda duruyorsun." 

"Bak amcanı  ölümünde biz suçlu değiliz. Onu  öncesinde kardeşim evliydi zaten. Size ihanet etmedim ben. Elimi kolumu bağladılar. Ablamı ve yeğenimi düşünmeliydim. Şimdi yeğenim tehlike altında." de tek nefesle.

"Umrumda değil, defol." dedi.

"Barbaros yalvarırım, elimdeki tek kıymetlim o benim. Ayağına mı kapanayım, ne yapayım. Canımı al senin olsun diyorum, lütfen onu kurtar."

Dinlemedi Barbaros. Belindeki silahı çıkardı. Adam nefesini tutup ona baktı.

"Büyük bir neden sun bana." dedi sadece.  "Tatmin etmezse umurumda değil ve zamanımı aldığın içinse burada kafanı uçuracağım. Söyle şimdi."

Adam korkudan titrerken başını salladı..

...

BARBAROS'UN HİKAYESİİİİİ GELDİİİİ

FENA KURKU OLMASINI BEKLİYORUM. SON KORİDOR TADINSA, DAHA DEPRESİF DAHA SADİST BİR KURKU.

O AİLESİNE SEVECEN OLAN BARBAROS'UN KARANLIK TARAFINA HOŞ GELDİNİZZZ.

❤😍🤩🥰

Son YalvarışımNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ