Stay with me

2K 81 35
                                    

Yorucu bir iş günün ardından Minho koltukta yayılmış bir şekilde oturuyordu, az sonra kapının çalmasıyla yerinden kalkıp kapıya yöneldi.

Gün içinde önce müşteriyle sorun yaşamış ardından da patronuyla tartışmıştı yani gününde değildi, gelen Chan veya başka bir arkadaşıysa onu kapıdan geri yollamayı düşünüyordu. Ama kapıyı açtığında karşısında Seungmin’i  görmeyi beklemiyordu.

Çocuk her zamanki gibi yüzündeki gülüşüyle neşe saçıyor, etrafa mutluluk yayıyordu. Onu görünce Minho’nun da yüzünde bir gülümseme belirmişti, kapının önünden çekilip küçük olanın içeri geçmesi için yer açtı.

“Yolda eve giderken bazı kedilerin senin gününün iyi geçmediğine dair fısıldaştığını duydum, ben de hemen sana mutluluk getirmeye karar verdim. Veee, ta-daa! Mutluluk yani been.”

Seungmin cümlesini bitirdikten sonra gülmeye başladı, kendini biraz önce Minho’nun oturduğu yere bırakıp yanını pat patlayıp Minho’yu çağırdı. Ona uyarak koltuğa oturduğunda Seungmin ellerini yanındaki bedenin yüzüne uzatıp yanaklarını sıktı.

“Hadi ama hyuuunggg biraz gülümsemelisin. İnsanlar senden korkacak böyle bakmamalısın.”

Aslında Seungmin haklıydı, yakın çevresi ve ailesi dışında insanlara gülmeyi pek sevmezdi Minho. Bu yüzden de çoğu insan onun yanına gelmeye korkar, çekinirdi.

“Seung bebeğim gerçekten iyi bir gün değildi ve çok yorgunum.”

Cümlesi biter bitmez kafasını koltuğun arka kısmına atıp gözlerini kapattı, bir süre sonra yanında bir boşluk hissetti ardından da birkaç adım sesi. Gözlerini açmaya hali yok gibi hissediyordu, Seungmin de bu evin yabancısı olmadığı için pek umursamamıştı.

Kısa süre sonra adım seslerini tekrar duydu ve ardından da bacaklarının üzerinde bir ağırlık hissetti, birbirlerinin üzgün ya da kötü moddayken sarılmaya ihtiyaç duyduğunu bildikleri için hep bunu yaparlardı.

Bacaklarını iki yana doğru kıvırıp başını da hyungunun göğsüne yaslamıştı, Minho da ellerini onun sırtında birleştirip sıkıca sarıldı. Elleri sırtını okşar gibi yavaş hareketlerle sırtında dolanıyordu, Seungmin’in çıkardığı mırıldanmalardan bundan hoşlandığı açıkça belliydi.

İkisi aynı pozisyonda bir süre durdular ama sonunda Seungmin bacaklarının uyuşmasıyla kalkıp kendini yan tarafa atmak istediğinde Minho onu daha da sıkı tutmuştu.

“Hyung bırak da yana geçeyim. Hem bebek değilim ben büyüdüm artık bacakların acıyacak.”

“Yaa demek büyüdün, bakalım ne kadar büyümüşsün.” deyip poposuna hızlıca vurdu.

Seung bunu beklemediği için acıyla inleyip yerinde kıpırdandı ama bu kıpırdanma sonucu altındaki bedenden gelen minik inleme sesiyle duraksadı. Minho küçüğünün kalçasına tekrar vurup ardından da vurduğu yeri sıktığında Seungmin kalçasını geriye doğru ittirdi.

“Hyung ne yapıyorsun?”

Minho ise kalçasını tekrar sıkıp cevapladı.

“Bebeğimin ne kadar büyüdüğüne bakıyorum.”

Minho uzun zamandır öpmediği önünde duran kiraz kırmızısı dudaklara uzanıp açlıkla öpmeye başladığında elleri kucağındaki bedenin kalçasında belinde geziniyordu. Bir elini küçüğünün tişörtünden içeri sokup belini hafifçe okşarken Seungmin belinde hissettiği soğuklukla hyungunun dudaklarına doğru hafifçe inledi.

İkisi de uzun zamandır birbirinden uzak duruyordu, Seungmin’in geçen seneki doğum gününde alkol yüzünden yaşadıkları olaydan beri yalnız kalmaya cesaret edemiyorlardı.

stay with me // 2minHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin