while the leaves withered away and grew again

429 38 75
                                    

Oikawa ile Ai'nin kusursuz sayılabilecek bir şekilde ilerleyen ilişkileri zedelenmeye başladığında neredeyse birinci yılını doldurmak üzereydi.

Ağaç yapraklarının günden güne sarardığı sonbaharın ilk haftalarında, havaların henüz soğumadığı zamanlardı. Oikawa ile Ai de bunu değerlendirerek havalar soğumadan önce son bir kez piknik yapmaya karar vermişlerdi. Kendisi, sevgilisi ve ilişkileri hakkındaki ilk kuşku da o gün düşmüştü Ai'nin içine.

Oikawa parka anlaştıkları saatten yarım saat önce gelmiş, oturmak için her zamanki ağacın altını seçmişti. Sevgilisi gelene kadar da piknik örtüsünü yere serip getirdiği yiyecekleri de piknik sepetinden çıkarmıştı.

Yarım saat sonra, tam anlaştıkları vakitte Ai'nin kendisine doğru geldiğini gördüğünde Oikawa'nın yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi. Kahverengi sweatshirtünün üstüne giydiği kot tulumu, açık bıraktığı saçları ve kahve tonlarında yaptığı hafif makyajıyla oldukça sade, ama Oikawa'nın gözünde büyüleyici görünüyordu.

"Wow! Ai-chan!!" diye bağırdı Oikawa oturduğu yerden kalkarken. Bir elini Ai'ye doğru uzatıp onun adımlarını durdurmasına sebep olurken diğer eliyle de gözlerini kapatmış, parmaklarının arasından ona bakıyordu. Ai ise şaşkın bir suratla Oikawa'nın verdiği bu tepkinin sebebini anlamaya çalışıyordu. "Bugün her zamankinden daha çok parlıyorsun, bilsem güneş gözlüğümü yanıma alırdım!"

Oikawa'nın söylediklerinden sonra Ai, gülerek ona doğru yürümeye devam etti. Oikawa'nın kendisine hiç çekinmeden, açık açık ve sebepsiz yere iltifat ve övgülerde bulunduğu bu hallerine ilişkileri boyunca alışmış olmalıydı ama hala hazırlıksız yakalandığı zamanlar olabiliyordu.

"Eh," dedi Ai sevgilisine biraz daha yaklaştığında. "Sana ayak uydurmaya çalışıyorum işte."

Oikawa'nın yüzü duyduklarının hoşuna gittiğini belli eden bir sırıtışla aydınlandığında olduğu yerde durup Ai'nin gelmesini beklemek yerine onun yanına doğru adımladı ve böylece aralarındaki küçük mesafe çok kısa bir sürede kapandı. Oikawa sevgilisinin yanına varır varmaz elindeki piknik sepetini alırken eğilip yanağına bir öpücük kondurdu. Mutlulukla ve birbirlerine olan içten sevgileriyle parıldayan gözleriyle birbirlerinin gözlerine bakarlarken ikisinin de dudakları bir gülümsemeyle kıvrılmış haldeydi.

Parmaklarının ucunda yükselip Ai de Oikawa'ya bir öpücük verdiğinde Oikawa'nın dudakları biraz daha kıvrıldı ve işaret parmağıyla Ai'nin öpmediği diğer yanağını işaret etti. Ai tekrar parmak uçlarında yükselerek işaret ettiği yanağını da öptüğünde hemen ardından Oikawa da onun diğer yanağını öptü. Bu şekilde sonsuza kadar birbirlerini öpebilirlerdi ama Oikawa'nın, sevgilisi için yaptığı ve ona göstermek için sabırsızlandığı bir şey vardı.

"Sana bir sürprizim var Ai-chan!"

Bu sabırsızlığı ses tonundan da anlaşılırken Oikawa boştaki eliyle sevgilisinin elinden tutup ağacın altına serdiği örtüye doğru ilerlemeye başladı. Ai'nin sürpriz hakkındaki meraklı sorularına sadece gülümsemekle yetinirken elindeki sepeti kendi sepetinin yanına bırakarak Ai'ye döndü ve elleriyle omuzlarına hafifçe bir baskı uygulayarak örtüye oturmasını sağladı. Kendisi de onun karşısına otururken herhangi bir zarar gelmemesi için sepetten çıkarmadığı kutuyu çıkarıp ikisinin arasına koydu.

Ai'nin gözleri kutu ve Oikawa arasında gidip gelirken "Aç hadi!" diye sabırsızca konuştuğunda Oikawa heyecanla yerinde kıpırdandı.

"Ta-daa!" Oikawa aralarındaki kutunun kapağını açıp pastanın görünmesini sağlarken çocuksu bir heyecanla konuştu. "Sana pasta yaptım Ai-chan!"

heart burn | oikawa tooru Where stories live. Discover now