Çok zordu.

Hem kendimi,hem de etrafımdaki herkesi suçlamak oldukça zordu. Kendi kendime yaptığım bencilliğin sebebini başkasında aramak zordu.

Benim dünyamda herkes suçluydu. Kimse masum değildi. Olamazdı diye düşünürken karşıma biri çıkmıştı.

Karan.

Değişik bir tipti. Bu kadar neşeli ve umut dolu olması insanın içine tohum serpiyordu. Dediği çok doğruydu. Onun peri tozları vardı. Konuştuğu herkese bulaşan,gülümsediğinde etrafa yayılan.

Gerçekte bir,sanalda da bir kez gördüğüm o gülümseme içimi ısıtmıştı ve bu 16 aydır soğuk olan ruhum için,mucizeydi.

Pofuduk,yumoş bir pike misali gelip kapanmıştı üstüme.

Anlaşmamız ise tam bir felaketti bana göre.

Kendi yaptığım anlaşmaya pişman olmuş uzun zaman sonra hırsım yüzünden biri ile konuşmama ise şaşırmıştım.

Umut benim için dahi vardı.

Benliğimdeki kırgın kalıntılar alevlenmek için beklerken ben ise korkuyordum. İyileşmekten,eskisi gibi dışarı çıkmaktan.

Böyle güvendeydim.

Kimse bana dokunmazdı,karışmazdı.

Böyle kafam rahattı.

İnsanlar bana bakıyor mu beğeniyor mu diye düşünmezdim.

Bu şekilde mutlu değildim.

Ama kaygılarım yalnızca kendi bilincimde varolan sanrılardan dolayıydı. Başkası sebep olmuyordu.

Ben,Lena Çivit.Kendi sonumu kendi ellerimle yazarken o pislik dolu yuvama çikolatasıyla bir çocuk dahil olmuştu ve ben bile çikolata yemek ister hale gelmiştim.

Kapı belki de dördüncü,beş de olabilir, kez çalarken sonunda gücümü toparlayıp kilidi açmıştım.

Yavaşça araladığım kapı benim bir şeyleri aşmaya başladığımın çok net bir göstergesiydi.

Sanırım bu halimi annem görse benimle gurur duyardı.

"Bir an hiç açmayacaksın sandım. Vallahi balkonuna tırmanırdım."

Özlediğim o alay dolu ses kulaklarıma dolarken,yalnızca 4-5 günde nasıl özlediğimi sorguladım.

Hissetmemi sağlıyordu ve ben bunu istemiyordum.

Hissetmek istemiyordum ama Karan'ı istiyordum.

Benliğim büyük bir çıkmazla savaşıyordu.

Beynim ikiye bölünmüş halde bir savaş veriyordu ve ben hangi tarafa teslim olmam gerektiğine karar verememiştim.

Karan'a cevap vermek yerine kapıyı kapatmış,ardından kafamı kaldırıp ona bakmıştım ki göz göze geleceğimizi anladığım an kaçırmıştım bakışlarımı.

"Resmen eve attın beni,haberin olsun. Namusumu kirlettin töre gereği evlenmemiz şart değil farz oldu."

Evlenmek. Karan ile evlenmek. Bu düşünce bana artık garip gelmemeye başlıyordu. Saçmalık!

ÇARE GÖRÜCÜ USULÜ|textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin