Neredeyse bu 24 yıllık hayatımda hiç böyle hissetmemiştim. İçimdeki o tatlı sıkıntı, seni yerim.Demek ki başımın ağrısı düşünmekten değilmiş, dedim. Sadece bir baş ağrısı belki de soğuktan. Bunun farkına vardığıma sevindim zira kendimi filozofmuşum gibi hissetmem doğal değildi. Bugün iyi hissetmemin nedenlerinden biri de uykumu güzelce almam sanırım. Uyku düzeni sahiden önemliymiş.
İçimde buruk bir heyecan, tatlı bir sıkıntı var... Bu sıkıntı diğer sıkıntılar gibi rahatsız etmiyor ama korkutuyor. Tatlı bir sıkıntı fakat kötü bir şey olacakmış hissi veriyor. Bu nasıl bir zıtlık çözemedim ama bu sıkıntıyı her hissettiğimde de kötü bir şey olmuyor. Rahatlığım da bundan sanırım.
İnsanlara söyleyemediğim çok şey var. Onlar beni acımasız bir şekilde eleştirirken ben onlara aynısı yapamıyorum. Hep içime atıyorum, içimde büyüyor ben küçülüyorum. Kırılgan bir yapım olduğu için karşı tarafında kırılabileceğini düşünüyorum. Çok uğraşsam da ağzımdan çıksın benim de o acımasız cümleler diye, bir anda aklıma o lanet kelime geliyor ''empati''...
Hassas bir yapımın olduğunun farkındayım. Bu yüzden çevreme hassas davranırken onlardan da aynı hassasiyeti bekliyorum. Bunu yapmam çok yanlış aslında bunu da biliyorum. Hep iyi olmaya çalışıyorum fakat iyi olurken kötü olduğumu düşünüyorum.
Her şeyi ince ince hesaplayıp davranırken sanırım neyi hesapladığımı unutuyorum...
YOU ARE READING
.
Short StoryYüzümde makyaj var, bazen de gülüşlerim sahte, gerçek olan şey ise lunaparklar eskisi gibi değil...