saklambaç

15 2 1
                                    


— Sabah erkenden onu almaya gittim. Bütün günü beraber geçirecektik. Arabaya bindiğinde nereye gideceğimize henüz karar vermemiştik.

"Nereye gitmek istersin Jisung?"

"Hmm, bilmiyorum. Neresi dersen."

Arabayı çalıştırdım, çok güzel bir yere götürecektim onu. Beğeneceğine emindim.

Kahvaltıda tatlı şeyler yemeyi seviyordu. O yüzden onu waffle yemeye götürdüm. Fikrimi beğendiğini düşünüyorum.

Yedikten sonra sahile gitmeye karar verdik. Kimsenin olmadığı bir yer bulduk ve arabada olan örtüyü serdik. Uzandım ve onun da göğsüme yatmasına izin verdim.

Çok huzurluydum. O an ki huzuru anlatamam. Sanki onun yanındayken her şeyi başarabilirmișim gibi, sanki o olmasaydı ben de olmazmışım gibi. O kadar seviyordum ki.

Bunları düşündükçe daha da sıkı sarıldım.

"Hey, bir sorun mu var?"

"Hayır, noldu?"

"Niye beni sıkmaya başladı. Sorun var sandım."

"Hayır, yok. Sadece.. seni çok seviyorum." deyip dudağına bir öpücük kondurdum. Gülümseyip o da bana sıkıca sarıldı.

Uzun bir süre o şekilde yattık. Hava çok güzeldi, gölge bir yer bulmuştuk ve yan yanaydık. Daha ne isteyebilirdik ki?

Biraz sonra Jisung kalkıp yanıma uzandı ve öylece denize, kumlara ve bazen de bana bakmaya başladı.

Ona baktığımda gözleri kapalıydı, uyuduğunu düşündüm. Yan şekilde yatarak başımı koluma dayadım ve onu izlemeye başladım.

Çok güzeldi. Yine, bu güzelliğin benim için fazla olduğunu düşündüm. Böyle birinin gerçekte var olamayacağını..

Fotoğraflarını, fotoğraflarımızı çektim bir sürü. Beni bıraksalar günlerce, aylarca izlerdim onu.

Ben bunları düşünürken uyandı. Göz göze geldik, gülümsedim.

"Böyle bir yerde uyumamak çok zor. Her şey çok güzel."

"Her şeyim çok güzel." Ayaklanmış olan Jisung'un arkasına geçip ona sarıldım. Yanaklarımızı birbirine yapıştırdığımda utanmış olduğunu anladım. Ne demek istediğimi anlamıştı ve yanağı çok sıcaktı. O sıcacık yanaklarından öptüm.

O şekilde dururken bana şimdi nereye gidecegimizi sordu. Onun seçmesini söyledim.

Daha yeni öğlen olmuştu. Sabah erken çıkmıştık daha fazla vakit geçirmek için. Her zaman vakit geçiriyorduk ama bugün özeldi. Bugün sadece ikimiz vardık. Sanki cennette gibiydim.

"Lunaparka gidelim mi? Beraber hiç gitmedik."

"Yeter ki iste."

Arabaya binmiş lunaparka doğru yola koyulmuştuk. Jisung hemen güzel bir şarkı buldu ve sesi fulledi. Lunaparka giderken bir yandan da beraber bağıra bağıra şarkı söylüyorduk.

Böyle detaylara gerek yok ama sadece onu biraz daha anlatmak istiyorum..

Bir kişinin, bir insanın her şeyde mükemmel olması mümkün müdür? Mümkünmüş. Bunu onunla öğrendim.

Bir insanın eline her şey mi yakışır? Elinin değdiği her şey mi güzelleşir? Oluyormuş işte. Tepeden tırnağa o mükemmel değil, mükemmel o.

Lunaparka geldiğimizdeki o heyecanı.. Onunla beraber ben de heyecanlanmıștım.

Hemen gerekli şeyleri halledip oyun aletlerine ilerledik. Tek tek şakasız hepsine bindik. Hepsine olmasa da baya uzun bir süre orada kaldık.

Evet, dönme dolaba binip o meşhur anı da yaşadık. Tamam belki dolap durmadı ama yine de çok güzeldi. Aşık olduğum adamla beraber bunları yaşamak o kadar güzeldi ki. 2 sene önce bana bunları yaşayacağımı söyleseydiniz kahkahalarla gülerdim.

"Şimdi ne yapıyoruz?"

"Tamamen sana bırakıyorum bebeğim. Daha vaktimiz var."

"Aklıma ne geldi. Çılgın bir fikir ama bence eğlenceli olur. Saklambaç oynayalım mi?"

Saklambaç..?

Evet, şaşırmıştım ama Jisung istedi sonuçta yapmama ihtimalim yoktu.

"Peki? Nereye gidiyoruz?"

"Ben tarif edeceğim."

Bizi bir binaya götürdü. Daha önce burada arkadaşlarıyla oynamış.

"2 kişi eğlenceli olacağına emin misin?"

"Güven bana. Büyük alan çok az kişi, daha zor ve eğlenceli. Hadi, saymaya başla.."

Binayı tanımasam da kabul ettim ve saymaya başladım.

1..
2..
3..

Uzun bir süre saydıktan sonra artık saklanmış olduğunu düşünüp aramaya başladım.

Her yeri aradım ama hiçbir şey bulamadım. Artık yeter diye telefondan aradım ama çalmadı bile. Oyunda çalmasın diye kapatmış olacağını düşündüm ama sesini de kapatabilirdi.

Çok bekledim ama çıkmadı.

En son onu o zaman gördün yani?

— Evet, evet en son o zaman..

Mesaj ya da arama almadığına emin misin? Durup dururken saklambaç oynamak istemesi ve kaybolması garip.

— Bana niye öyle bakıyorsunuz? Bir şey mi ima ediyorsunuz? Onu ben öldürmedim.

Sana öldürüldüğünü soylemedim ki.. Sadece kaybolduğu söylendi..

Bu kadar uzun zaman oldu, hala çıkmadı, ölmüş olduğunu düşündüm.

Kesin öldüğünü düşünecek kadar vakit geçmedi ve gerçekten seven bir insan ölse bile öldüğünü kabul etmiyorken sen...

Ben bir şey yapmadım.

Kabul et, yakalandın. İtiraf et ve bitsin. Peşini asla bırakmayacağım, biliyorsun. Senin yaptığını biliyorum. Ama biliyor musun? O kadar iyi oynuyorsun ki.. Hiç oyunculuk üzerine yoğunlaşmayı düşünmüş müydün? Keşke düşünseydin..

— Yapmadım diyorum.

Ne yaptı o çocuk sana, ha? 2 yıl dedin. Ya 2 yıl da yalandı ya da sonradan bir şey oldu. Canını mı sıktı? Fazla mı üzerine geldi? Son zamanlarda ilgisiz mi geldi? Artık seni sevmediğini mi düşündün? Cevap ver bana Minho. Hangisi? Yoksa seni aldattı mı?

O adamla olmak istiyorduysa benden ayrılsaydı! İkimizi aynı anda yürütebileceğini mi düşündü! Aptal! Haketti! Onu hep çok sevdim ama o beni sevmemiş sanırım.. Bana nasıl bunu yapar! Bunun cezası da bu oldu işte!

Sizin gibi psikopat caniler hep bunu söylüyor. Eğer senden ayrılmak isteseydi de "neden benden ayrıldı?" diye öldürecektin onu,bunu hepimiz biliyoruz. Lee Minho, adam öldürmeden tutuklusun. Kalk hadi!

— Ama o haketti diyorum! Sadece hak edene hakkını verdim! Kötü bir şey yapmış sayılmam!

Kalk dedim sana! Sorun çıkarma!

.
.
.
.
.

daha iyisini yazmak isterdim ama elden bu gelir iste. ilk defa boyle bir sey yaziyorum. begenemedim pek ama olsunn

yazma isini gelistirebilecegime inaniyorum. ben begenmesem de umarim siz begenmissinizdir. (yarim saattir buraya ne yazacagimi dusunuyorum ve aklima gelen seyi de unuttum..)

saklambaçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin