Miles

8 0 0
                                    

Araştırmacı gazeteci olan Miles, kendisine gönderilen mail üzerine Murkoff Akıl Hastanesi'ne gitmek üzere gece yola çıkmıştı. Hastane ormanın derinliklerinde, bir dağ kenarındaydı.
Hastanede olan ilginç olayları araştırmakla yükümlü olan Miles, arabası ile hastaneye giriş yaptı. Kendini kocaman bir demir kapı karşılamıştı. Arabasını güvenlik kulübesinin önüne park edip aracı terk etmişti. Hastane'nin bahçesi oldukça büyük ve esrarengizdi. Ortada büyükçe ağaçlar, merdivenler, askeri ve sivil araçlar vardı. Miles, içeri girmek için hastanenin ana giriş binası kapısına doğru ilerledi. Fakat kapılar kilitlidir. Başka bir giriş yolu bulmak için sol taraftaki bahçeye geçti. Burdaki kapılar da kilitlidir. Miles, yukarıda bir pencere açık olduğunu farkeder ve o pencereden içeri girmek için bir yol bulmaya çalıştı. Cam kenarında olan iskeleye tırmanmaya başladı. Önce merdivene tırmandı ve ilerledi. Sonra camdan içeri girdi.

İçerisi oldukça dağınık, sağa sola sallanan küçük bir lamba odayı az da olsa aydınlatıyordu. Miles, birkaç adım attıktan sonra lamba patladı ve Miles hemen odadan koridora geçti. Koridor dolaplarla kapatılmıştı. Tek yol karşı odaya geçmekti. Miles karşı odadan geçerken televizyon kendi kendine açıldı ve cızırtılı ekran çıktı. Miles, aldırmadan yoluna devam etti. Koridorun sonunda bir mutfak ve tuvalet vardı. Miles, araştırmak için önce tuvalete bakamaya gitti. Tuvaletin kapısı hafif aralıktı. Kapıyı açacakken  kapı kendi kendine kapanmış ve kilitlenmişti. Olayın şoku içinde kalan Miles hemen karşıdaki mutfağa gitti. Hiçbir çıkış yolu olmayınca üstte bulunan havalandırma borusuna çıkmaya karar verdi. Borudan ilerlerken tuvalet kapısı gözüktü ve kapı açıldı. İçeriden yüzünde yüzlerce dikiş olan değişik biri çıkıverdi. Miles, korku içinde havalandırmadan diğer tarafa geçti.

Aşağı atladıktan sonra sağ taraf kitaplıklarla kapalıydı fakat bir kapı vardı. Kapıya doğru ilerledi. Kapıyı açtığında üzerine iple sallanan bir ceset çıkıverdi. Miles'ın korkudan nutku tutulmuştu adeta. Hemen kamerası ile görüntüleri çekmeye başladı. İçerisi kütüphane olduğu belliydi. Her yer örümcek ağları ile kaplanmıştı. Miles ilerlemeye devam ederken karşısına bir boru üzerine saplanmış, yaralı birini gördü. Yanına gidip dinledi. Adam zor da olsa konuşuyordu "Bizi öldürdüler, serbest kaldılar, varyantlar. Onlarla savaşamazsın, saklanmak zorundasın. Güvenlik kontrolünden ana kapılar açılabilir. Bu kahrolası yerden hemen çıkmak zorundasın."

Miles hemen kütüphaneden çıktı ve karşısına buğulu bir cam vardı. Zor da olsa aşağıda güvenlik kontrolünü görüyordu fakat aşağı inmenin bir yolunu bulmalıydı. Karşı tarafta iri yarı değişik bir yaratık gördü. Adeta bir bodyguard gibiydi ve pembemsi bir rengi vardı. Tıpkı bir domuz gibi. Yaratık odaya girmişti ve kapıyı kapamıştı. Miles karşıya geçmek için 2 kitaplık arasından geçererken o yaratık Miles'i yakalayıp camdan aşağı fırlattı.

OutlastDove le storie prendono vita. Scoprilo ora