Gözleri doluyordu Selen'in, vücuduna hafif bir titreme gelmişti.

__ Sen öldürdün değil mi? Onu sen öldürdün!

Hasan Beyin yüzünde bir gülümseme belirmişti, bir kaşını kaldırırken Selen'in tepki vermesini bekliyordu.

Selen daha fazla ayakta kalamayarak yatağına oturdu yavaşça.

__ Zaten intikamınızı almışsınız o halde...

__ Hayır, tam olarak değil... Birazdan almış olacağım!

__ Öyle mi, dedi Selen içinde ki zehri atmak istercesine korkusuz ses tonuyla.

Bana neler yaşattığınız hakkında bir fikriniz var mı sizin? Yalnız bir çocuktum ben! Sadece babam vardı hayatımda, güveniyordum ona seviyordum. İyi biri olduğunu sanıyordum!

__ Sus!

__ Susmayacağım! Önce onu aldın elimden sonra da çok sevdiğim kocamı! Beni yapayalnız bıraktın bu dünya da! Ben ne yaptım sana? Söylesene ben sana ne yaptım!

__ Sen onun kızısın...

Hasan Beyin hafifçe düşen ses tonu üzerine tekrar ayağa kalktı Selen, gözlerinde yaşlar vardı.

__ Evet... Ama bunu ben seçmedim! O iyi bir babaydı ama işini bilmiyordum!

__ Yalan!

__ Hayır, doğru! Daha üç gün oldu öğreneli... İnanamadım, çok acı çektim hala çekiyorum. Yeğenin için de çok üzüldüm, hiç kimse öyle bir ölümü hak etmez. Bilseydim terk ederdim babamı, onun parasından tek bir kuruş bile almazdım!

__ Selen!

Korhan'ın sesi gelmeye başlamıştı kapıdan, bir taraftan da kapıya yükleniyordu.

Ama Selen hiçbir şey hissedemiyordu. Kendisini öldürmek isteyen, kendisine silah doğrultmuş adamla göz göze duruyorlardı karşılıklı. Görünen o ki katili olmak isteyen adam geldiğinden beri ilk kez kararsızlık yaşıyordu.

__ Oyun... Bu da planlarınız da vardı değil mi?

__ Lanet olsun! Selen... Çabuk açın şu kapıyı!

__ Korhan, diye bağırdı Selen sonunda...

Çekilin kapıdan! Gelmeyin, istemiyorum!

Ardından yaklaştı Hasan Beye, neredeyse namlunun ucu göğsüne dokunacaktı. Hasan Bey şaşkınlıkla bakıyordu ona.

__ Oyun değil... Ama benim ölümü hak ettiğimi düşünüyorsanız... Yeğeninizin ölümünde suçum olduğuna inanıyorsanız... Basın tetiğe! Ama eğer suçum yoksa ve siz yine de tetiğe basarsanız... Babamdan farkınız kalmaz!

__ Bu gün bu iş bitecek.

Selen nefesini tutarken kapının kırılma sesiyle heyecanla baktı kapıya. Korhan kapıdan hızla içeri dalmış ancak silahı fark ederek aynı hızla durmuştu.

__ Hasan! Sakın...

__ Sen karışma!

__ Silahı bırakın ve tüm bunları unutalım. Ben sizi anlıyorum.

Korhan Selen'in korkusuzca yürüttüğü taktiğe gerçekten hayran kalmıştı. Yalnız çok dikkatli olmak zorundaydılar, küçücük bir hata tetiğe basmasına neden olabilirdi.

Ancak Hasan Bey biraz dağılmış görünüyordu işte bu iyiye işaretti. Tek bir açığında elinden o silahı alacaktı.

Selen hala yalnızca karşısında gözleri dolan adama bakıyordu, artık korkmuyordu. Gerçekten içi acıyordu...

__ Anlıyorum, saygı duyuyorum çektiğiniz acıya. Benim de bir kızım var... Böyle bir şey yaşasaydım... Belki nefes almaya devam edemezdim bile. Size söz veriyorum, sizi şikayet etmeyeceğim. Sadece kimseye zarar vermeyin...

__ Artık çok geç, dedi Hasan Bey gözlerinden birer damla yaş düşerken.

Ben artık iflah olmam. Ama haklıydın... Bu senin suçun değildi. O yüzden...

Selen inanamayarak silahı kendi şakağına götürüşünü izledi.

__ Hayır!

Selen'in engellemek için Hasan Beye bir adım attığını görünce Korhan hemen harekete geçmişti.

__ Selen, sakın!

Ve kulakları sağır edici bir gürültü koptu çok yakınlarından! Hasan Bey... Tetiği çekmiş ve aynı an da yere yığılmıştı.

 

Korhan Selen'in odasından çıktığında ateş püskürüyordu. Hızla merdivenlerden indiğinde Emine Hanım da Ecemle birlikte eve giriyordu, endişesi yüzüne yansımıştı.

__ Korhan Bey, neler olmuş öyle?

__ Selen'in yanına çıkın lütfen. Doktor sakinleştirici verdi, şimdi uyuyor.

__ Ya siz, o uyandığında...

__ O uyanana kadar gelmiş olurum. Siz dediğimi yapın!

Korhan hızla çıktı evden, tam da beklediği dört adam yan yana sıralanmış onu bekliyordu. Ama o en başlarında duran Serhat'ın yanına gitmişti. Gerçekten yumruğu kaşınıyordu.

__ Şimdi bana açıkla, dedi Korhan gömleğinin kollarını yukarı sıvarken.

Nasıl olur da... Bu adam sizin haberiniz olan eve girebilir! Hem de karımın yatak odasına!

__ Şey... Korhan Bey, sabaha doğru...

Korhan elinin tersiyle öyle bir tokat atmıştı ki çıkan ses tüm bahçe de yankılanmıştı!

__ Oğlum, dur...

Tarık Bey koşarak oğlunun yanına geliyordu.

__ Baba bırak! Bu herifler sabahın dördünde buraya tezgâhı kurmuş oyun oynuyorlarmış! Elimde görüntüleri var! Böyle mi yapılır bu iş, biz onlara canımızı emanet ettik!

Tarık Bey inanamayarak bakıyordu adamlarına.

__ Bu doğru mu?

__ Efendim, bize asıl tehlikenin akşam olacağı söylenmişti ve...

__ Kovuldunuz! Hemen derhal şirkete, muhasebeye gidin. Sizi dava etmeyeceğimiz için şanslısınız.

Korhan için bunların hepsi azdı, öfkesi bir nebze olsun azalmıyordu. Ya Selen'e bir şey olsaydı? Bu düşünce aklından hiç çıkmıyordu! Ama artık geçmişti, tehlike bitmişti! O zaman sırada intikam vardı! En azından artık bunu yapabilirdi, bir dakika bile bekleyecek tahammülü kalmamıştı.

Hızlı adımlarıyla bu defa arabasına doğru gitmeye başladı, rotası belliydi.

__ Korhan! Nereye?

__ Diğer şerefsizin canını okumaya!


Keyifli okumalar canlarr :))

Kor GibiKde žijí příběhy. Začni objevovat