6 kabus dokunuşu

35 3 0
                                    

Askerlerini cennete sokması için Lucifer'e fırsat verecek miydi Düş?

"Umut yoksa rüya da yoktur Morningstar."dedi Düş.

Lucifer başını kaldırıp çenesiyle ileriyi göstererek gülümsedi.

"Umudun var olduğunu bilerek geldin Sonsuz Düşler Lordu."

Morpheus işaret ettiği yere kafasını çevirdi.

Az önce gözünün gittiği karanlık kısım şimdi giderek aydınlandı.

Çıplak ayaklar, bacaklar, tutuşmuş kısa bir elbise, bileklerinden duvara kelepçelenmiş ince kollar ve solmuş çiçeklerin altında ateş gibi yanan saçların arasından bakan işkence çeken masum bir yüz.

Tatlı Rüya.

Başaramadım der gibi pişmanlıkla bakıyordu.

Onu yakaladığını biliyordu.
Ama yaktığını şimdi öğrenmişti.
Sahi, bir hayali nasıl yakaladı?
Bu da cehennemin getirisi olsa gerek.
Lucifer kudreti...

Etkilenmemiş gibi yaparak, ki hiç zorlanmıyordu somurtgan haliyle bunu yaparken, Lucifer'e döndü.

"İblislerime vereceğin tek düş karşılığında Meleğini alıp buradan çıkabilirsin."

Bu defa çıkacağı sözünü de almıştı.

Canı yanmadan çıkabileceği adil bir anlaşmaydı...
Bunun karşılığında cenneti tehlikeye atacaktı...
Ama o da cennetin efendisinin sorunu olmalıydı, diye düşündü...

Lucifer'e baktı...
O da vereceği cevabı merakla bekliyordu.

Kabul etti.

Birkaç iblis odada görünüverdi.

"Başla."dedi Lucifer.

"Uyurlarsa daha hızlı biter."dedi Morpheus...

Lucifer hiç sorgusuz iblisleri uyuttu.

Morpheus bunu yapabiliyor olmasına çok takılmadı...
Hayali bile yakalabilen birisiydi sonuçta.

Kumunu çıkardı ve hayalini aşıladı.

Sonsuzluktan gelip sonsuzluğa dökülen bir su var oldu düşleyenilen zihinlerde.
Sesi, rengi, uzunluğu... Görüntüsü ayrı doğaüstü... Verdiği huzur, şırıltı, çevresi ayrı masalsıydı.
Su berraklıktı, temizlikti, saflıktı...
Cehennemde olmayan her şeydi.
O cennete yaraşır bir yoldu.

Gözlerini açtı ve kumun son taneleri de uçuştu.

"Bitti."dedi Morpheus.

Lucifer heyecanla iblislerine yaklaştı.

"Görüyorlar mı? Oradalar mı?"

"Evet, seni de göndermemi ister misin?"

Lucifer uyuduğu anda Morpheus'un etkisine girmeyi zayıflık olarak mı düşündü yoksa kovulmuşluğunu mu hatırladı bilinmez reddetti.

"Hayır, gidebilirsin."dedi eliyle alelade kovalarken.

Onun gözlerindeki hevesten sadece iblislerinde var olan potansiyelin kendisine yettiğini anlıyordu Morpheus.
Hem neden Lucifer cennetin hayalini görmek istesin ki? Gerçeğini zaten biliyorken...

Sadece bunun aynısını iblislerine de gösterecek bir düş gücüne ihtiyacı vardı.
Bu imkanı da ona Morpheus sağlamış oldu.

Morpheus daha fazla yangın yerine dönüşecek bu ortamda durmadı.
Tatlı Rüyanın devrilen bedenini kaldırıp hızla oradan çıktı.

Çıkış için serbest bırakılmıştı. Bu yüzden hangi yolu kullanacağı ona bağlıydı. En hızlısını seçti.

Düşler diyarının kapısında kendini bulduğunda kollarındaki Tatlı Rüya sayıklıyordu.
Acı çektiğini biliyordu.
Onu en yakın zamanda iyileştirmek lazımdı.
Hemen diyarın içine girdi.

Tatlı Rüya'yı kendinden ayırıp hâlâ kollarından destek vererek ayakta tuttuğunda şöyle bir göz gezdirdi.
Kıyafeti perişandı, kendisi ayağa duramıyordu ama başka...
Lucifer'in bir sürprizi olduğuna emindi...
Orada göremediyse burada görmesi gerekirdi...
Neydi o?

"Ee... Şey patron?"

Morpheus, Tatlı Rüya'nın arkasından gelen sesle, kızın omzundan arkaya baktı.
Kuzgun orada yerdeydi.

"Bu kızın... Yani rüyanın... Şeyi olması gerekiyor muydu?"dedi Kuzgun.

Morpheus gözlerini kıstı.
"Neyi?"

"Kanatları."

Kuzgunun dediği şeyle hemen kızı kendine çekip sırtına baktı.
Gerçekten de sırtını yararak meydana çıkmaya başlamış küçük yarasa kanatları vardı.

Meleğini şeytan yapacağım derken açık sözlüymüş.

Rüyasına şeytanlık bulaştırdı.
İlk defa kabus dokunuşunu Morpheus'tan başkası yaptı.

Bu çok şey doğuracak.
Hâlâ ona itaat edecek mi?

Yarı şeytan olduğu için gerçekleşmeye başlamış bir rüyayı diyarının sınırları içine almıştı.

İşte şimdi Lucifer kendine yakışan hamlesini göstermişti.
Şimdi içi rahatladı.

"Patron, yani biz mi kaybettik?"dedi kuzgun.

Morpheus göz ucuyla kuzguna baktı.
Tatlı rüyanın bitkin bedeni üstüne yığılmıştı.
Sırtında kanla çıkan kanatlar vardı.
Rüyasını gerçek kılmaya başlamışlardı.
Elinde olmadan... O istemeden.

"Hayır."dedi Morpheus.
"Kaybetmedik."

"Ama her şey daha kötü."dedi kuzgun.

"İşte şimdi iyi ki diyebilirim."dedi Morpheus.

"Patron..."
"Bana kızma ama böyle bir durumda da iyiye yormak polyannacılık gibi olmuyor mu?"

Morpheus kuzgunun boş konuşmasına tip tip bakıp kendisi devam etti.

"Ben de Lucifer'e hediyemi sunmakta geç kalmadım... İyi ki."

Kuzgun başını çevirdi, zıpladı ve kanat çırparak yanına geldi.
Morpheus'un bir hamlesi olduğunu ancak anlamıştı.
"Ne hediye ettin patron?"

"Niagara Şelalelerini."

Dünya zaten kirletmedikleri bir yer değildi...
Hiç yoktan cennet işgallerinde rehberleri olmayacaktı.

Su berraklıktı, temizlikti, saflıktı...
Cehennemde olmayan her şeydi.
O cennete yaraşır bir yoldu.
Ama cennetin yolu değildi.





















Ama cennetin yolu değildi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Sonsuz Düşler Lordu ve Tatlı Rüya / Sandman FanficWhere stories live. Discover now