"Efendim?" dedim sakin bir sesle. Yüzüm soğuktan yanmıştı. "Üşüyeceksin, hadi gel içeriye."

Güçlü kollarını bana sardığı an irkildim. Soğuğun terbiye ettiği yüzümde güneş kadar sıcak bir su damlası hissettiğimde dudaklarım titredi. "Sana çok kızgınım."

Kaşları çatıldı. "Neden annem?"

Elimin tersiyle burnumun üstünü kaşıdım. "Çiçek'i sıkı sıkı giydirecektim. İzin vermedin. Bak üşüyecek şimdi..."

"Anne." Kalbi doldu, gözlerinden taştı.

"Geceleri bacakları çok üşür onun."

Safir'in dudaklarının büzüldüğünü gördüğümde safir mavisi gözlerinden bir damla yaş yanağına, oradan çenesine gitti.

Başımı iki yana sallayarak oğlumun kollarından kurtuldum. Adımlarım kızımın odasına doğru ilerlemeye başladı.

Üstünü örtmeliydim. Çiçek geceleri çok üşürdü çünkü.

...

LÂL ÇİÇEK DEMİR

"Uykum var..." dedim bir kolumu gözümün önüne kapatarak. Dün gece sabaha kadar Sarp abimle oturmuş, Met Gala kıyafetlerini yorumlamıştık.

"Lâl, yataktan kalkışına kurban olduğum Doruk'la randevuma geç kalacağım! KALKSANA!" Birden bacaklarımdan çekilip yataktan koparıldığımda refleks olarak kocaman bir çığlık attım.

"Lâl'in sesiydi o, ne oluyor?" Yusuf abimin buğday tenindeki beyazlamayı gördüğüm an gözleri kocaman açıldı. "Siktir kere siktir! Ediz abim!"

Birden bedenimi yatağa fırlatıp üstümden uçtu ve yatağın gözükmeyen kısmına gidip kendini yere attı.

Odamın kapısı iki kere tıklatıldığında söylendiğini duydum: "Ulan bu adam benim odama alacaklı gibi geliyor amına koya-"

"Lâl? Ne oldu?" Ediz abim uzun boyuyla görüş açıma girdiğinde yatağı gören boy aynasına baktım. Saçlarım birbirine karışmıştı ve dirseğimin üzerine duruyordum. Abime dönüp kocaman sırıttım.

O da büyük bir tatlılıkla bana sırıttığında, "Anlat hadi," dedi. 

Gözlerimi yumdum. Üzerimdeki kanatları çok hoşuma gidiyordu. Ailemin bana bir şeyleri sorması beni bezdirmekten çok sevindiriyordu. Çünkü bana koşulsuz şartsız güvendiklerini biliyordum.

Bir yandan da ispikçi olmak istemiyordum. "Bilmem ne olmuş?" dedim ve yüzüm yastığa gelecek şekilde kendimi yatağa gömdüm.

Gülme sesi kulağıma doldu. Ardından karnımı karıncalatıcak kadar güzel bir dokunuşla belimden tutup bedenimi kaldırdı. "Uyurken gözlerin şişmiş," dedi gülümseyerek.

"Dağ ayısına bak hele."

Oflayıp gözlerimi kapattım ve alnımı Ediz abimin omzuna koydum. Başımı hafif ona doğru çevirip alttan ona baktığımda alnıma küçücük bir öpücük kondurup, "Yusuf," dedi. İfadesi sertleşmişti.

Yusuf abim sanırım kaçış olmadığını anlamış olacak ki, "Dünyanın en en en yakışıklı, en en en karizmatik, en en en mükemmel abisi! Günaydın! İyi ki sen aydın günüme, geceme! Sen olmasan ben de olmazdım!" diyerek kalktı.

Ediz abim dudaklarını birbirine bastırdı ve kaşlarını kaldırdı. Bir şeyi düşünüyormuş gibi yaptıktan sonra, "Odadan çıkman için son üç saniyen," dedi.

"Siktir."

"Üç."

"Gidiyorum gidiyorum!"

"İki."

LALWhere stories live. Discover now