𝟔𝐒|❝RUJ❞

12.7K 721 481
                                    


Kar yağıyor burda şu an fazla sevinçliyim.
Ama yorucu bir günde geçirdim. Onun yorgunluğuyla atıyorum bu bölümü.

Kindar bir insandım.

Yapılan hiçbir şeyi unutmayan, hafızasının bir köşesine kazıyıp bedelini ödetene kadarda durmayan biriydim. Kafamın içinde dört dönen fısıltılar bana, durmamam gerektiğini söylüyordu, dinliyordum.

Bu huyu hangi ara edindim bilmiyordum ama teyzemde benim gibiydi. Kindardı. Ona yapılanın bin messlini yapar, içi soğuyana kadarda durmazdı.

Teyzemden edindiğim bir başka huyda, sözlerin yemin olmasıydı.

Verilen sözlere çok önem veriridi. Onun için her zaman söz yemindi. Ağızından çıkan her şeyi gerçekleştirmeyi kendine adet olarak bilmişti.

Ve ben, mavi gözü doğduğuna pişman edeceğime kendime söz vermiştim.

Benimle hiç dans etmemiş, o haberi hiç çıkarmamış olmayı dileyecekti.

Bacağımı öfkeyle sallarken beş karış suratımla karşımdan geçen insanları sinir bozucu bir ifadeyle izliyordum. Bana bunu yapmayacaktın diye de içimden sövmeden edemiyordum. Sıkıntılı bir nefes aldığımda Pelin aniden, isyakâr bir sesle haykırdı.

"Çatlayacağım valla, yarım saatir oturmuş insanlara ölümcül bakışlar atıyorsun Alara! Sanki seni o gece çekenler onlarmı-"

Pelin'in tanımıyla ölümcül bakışlarımı bu sefer ona çevirdiğimde cümlesi yarıda kesildi. Sabır dilercesine başımı gökyüzüne kaldırdığımda önümden geçenlerin aksine daha rahatlatıcı bir görüntü olduğuna kanaat getiriyordum ki, gökyüzünün mavisinin onun gözlerine ne kadar benzediğini fark ettim... Kafamı hızla önüme çevirdiğimde öfkem daha fazla arttı. Sandalyeyi itip Ayaklandığımda kızların odağı beni buldu.

"senin bir dersin daha yok muydu?"

Çantamı koluma takıp telefonumla kulaklığımı masadan aldım el çabukluğuyla. "bunaldım. Eve gideceğim." karşımdaki ikilinin gözleri buluştuğunda aynanda ayağa kalktılar. Filiz, cüzanından 100tl çıkarıp masadaki kül tavlasının altına koydu.

"o zaman sana eşlik ediyoruz." ben daha itiraz bile edemeden yürümeye başladıklarında beni görmeseler bile göz devirdim. Şu an onlara karşı çıkıcak hali kendimde bulamıyordum.

Çıkışa doğru geldiğimiz zaman. Pelin sırıtarak beni dürttü. "Senin gazeteci hala okulda. Başımı telefondan kaldırıp Pelin'in gösterdiği arabayı incelemeye başladım.

Son model, lacivert bir BMW karşı çaprazımda adeta bana göz kırpıyordu. Temiz bir arabaydı. Muhtemelen yeni yıkatılmıştı. Gözlerim, plakaya kaydığında buralı olmadığını fark ettim. "35 GZY 98" Yanlış hatırlamıyorsam İzmir'e aitti bu plaka.

"Babama çok yalvardım şu bebekten bana da alması için, ama notlarımı düzeltmem gerektiğini söyleyip duruyor."

Filiz'in sıkıntılı sesine burun kıvırdım. Dikkatimi tekrar arabaya çevirdiğimde yeşillerimi, lacivert arabanın üzerinde dolaştırmaya başladım. Arabasını ne kadar güzel kulandığını fark ettim. Basit bir gazeteci olmadığı aşikardı. Hem bu okulda okuyup, hem böyle bir araba alabilmesinin arkasında baba parası olmalıydı. Etrafta bir göz gezdirip arabaya doğru yürüdüğümde kızlar da arkamdan gelmişti. Parmaklarım arabanın üstünde dolaşırken,

𝐒İ𝐍𝐒İ𝐑𝐄𝐋𝐋𝐀Where stories live. Discover now