BÖLÜM - 6

13.2K 1K 117
                                    

بِسْــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم


ÖLÜM

Günlerdir namaz dışında çıkmadığım yataktan yavaşça doğrulup yeni yeni doğmaya başlayan güneşin hüzmelerine karşı elimi, kapanmaya çalışan gözlerimin önüne siper ettim.

Çakır gözlerim artık kızıllarla bir bütün olmuş, yeni bir göz rengi gibi tutunmuş kalmıştı harelerimde.

"Abla! Abla!"

Odanın kapısı her gün olduğu gibi kardeşim Sevde tarafından tıklanırken ayaklarımı sürüye sürüye kapıyı açtım. Kaç gün oldu bilmiyordum, belki üç belki dört haftadır konakta gelen giden bitmediği için odamı kilitliyor öyle giriyordum içeri. Gerçi pek çıktığım da söylenemezdi ya! Koca koca adamlar eksik olmazken, nasıl rahat edebilirdim ki zaten bu acı çığlıkların ayân olduğu konakta?

Sevde küçük açıklıktan sıyrılıp içeri girdiğinde benim yerime kapıyı kapattı.

"Ablam, nasılsın? Biraz daha iyi misin bugün?" diyen kardeşime boş gözlerle bakıp kafamı sağa sola salladım. İçimde öyle büyük bir boşluk vardı ki, kara bir delik gibi gün geçtikçe büyüyor beni içine çekmek için var gücüyle çalışıyor gibiydi. Söylesenize, ben nasıl iyi olabilirdim?

Sevde iki eliyle kahveyle kızıl arası, dağılmış kıvırcık saçlarımı okşarken acıyarak baktı bana. Acınacak haldeydim, değil mi?

"Benim güzel ablam... Ne olur zindan etme kendine hayatı? Evet, çok haklısın acı çekmen çok normal ama lütfen yaşamıyormuş gibi davranma artık! Hepimiz seni gördükçe daha da kahroluyoruz. İnan bana, Zehra teyze, Kenan ağa bile senin bu haline mi oğullarına mı üzülsünler şaşırdılar. Belki sen iyi olsan, onların evlat acılarını bir nebze olsun azaltabilirsin. Sonuçta oğullarından kalan bir emanetsin onlara."

Sevde konuşurken arkamı dönüp yatağa ilerledim. Oturup, bacaklarımı kendime çektiğimde Sevde'nin haklı olduğunu kavrayabiliyordum. Lakin kocam vefat ettiği gibi kocamın kardeşi ise kara sevdam çıkmıştı. Ben bu odadan utançtan da çıkamıyordum ki! Öyle büyük suçluluk içindeydi ki yüreğim, sanki Zeyd'i görürsem, Ömer'e ihanet edecekmişim gibi geliyordu.

"Sevde... Ben ne yapacağım?"

Acıyla sorduğum soruya karşın kardeşim dizlerini büküp yanıma oturmuştu.
Yaşadığım tramvayı bildiğine adım kadar emindim onun. Çünkü Zeyd'i biliyordu Sevde.

Günlerce Ömer'in yasını tutmaktan aklım başıma gelmemişti lakin bir kaç gün önce bu gerçekle, bir gece yarısı uyuyamadığım yataktan kalkıp üzerimi giydikten sonra hava almak için çıktığım terasta yüz yüze gelmiştim.

Dalgın dalgın terasın ucuna kadar yürüdüğümde boğazıma yapışan sigara dumanı ile birinin varlığını anlamıştım. Kafamı çevirip soluma baktığımda Zeyd'i görmek... İşte haftalarca çektiğim acının tam da alışma evresine geçtiğimi düşünürken, onun tek nefeste yarıya indirdiği sigarasıyla yüzleşmek zorunda kalmıştım. Benden bağımsız çıkan kelimelerse o keskin kara gözlerini bana dikmesine sebep olmuştu.

"Zeyd..."

Gözlerini benden alıp yeniden önüne döndüğünde sigarasından yeni bir zehir çekmiş, çukurlaşan yanaklarını üfleyerek eski haline döndürmüştü. Ben öylece yaşadıklarımı idrak etmeye çabalarken o, elindeki sigarayı terasta bulunan masanın üzerindeki küllüğe bırakıp merdivenlerden inerek gözden kaybolmuştu.

K.Ö.Z  [ ✓ ]Where stories live. Discover now