Yüzüme en sahici ifademi takınarak kendimden emin bir biçimde çenemi kaldırdım. Teyzemse, sabırla ona açıklama yapmamı bekliyordu. Dudaklarımı aralayıp yalanlarımı tereddüt bile etmeden sıralamaya başladım.

"Poyraz'la dans ederken ne kadar ortak yönümüzün olduğunu fark ettik. O da benim gibi ata binmeyi, spor yapmayı ve müziği seviyormuş. Ve inanır mısın teyzeciğim? Yüzmeye bayılırmış! Dünyanın çeşitli yerlerine gittmesine rağmen onu en büyüleyen yer kesinlikle Paris'miş. Tatlı bir çocuk, onunla dans etmek benim için zevkti. Randevulaştık, beraber kahve içmeye gideceğiz. Bu haberleri sorun edeceğini de hiç zannetmiyorum."

Kekelemeden sıraladığım sözlerim, ben bile şaşkına uğrattığında umutla teyzeme çevirdim yeşillerimi. Bana inanıp inanmadığını anlamaya çalıştım bir süre. Ancak ifadesi beni hayal kırıklığına uğratmaya yetmişti. İnanmamış mıydı? Umarım ortadan kaybolduğum saatlerde, Poyraz dediklerimin aksini gösterecek bir tavır sergilememişti. Koltuğun kollarından güç alarak masanın üzerindeki hiç umrumda olmayan dergileri elime alıp, sanki çok umrumdaymış gibi incelemeye başladım.

"Açıkçası Poyraz'la iyi anlaşmanızı beklemiyordum. Ama madem iyi anlaştınız, buna sevinmekten başka bir şey yapamam. Poyraz'ın yanındayken her hareketine dikkat etmeni istiyorum Alara. Kendisi çok önemli bir müşterimin ayrıca çok yakın bir dostumun oğlu. Beraber olmanız bizim de reklamımızı yapar. Yine de bu haberler pek iyi olmadı. Tarığın kulağına gittmeden haberleri magazin sayfalarından kaldırırdım ama herkes dün gece Poyraz'la olan dansınızdan çok davetten koşar adımlarla kaçan Sindirellayı konuşuyor!"

Sitemli sözleriyle başımı eğebileceğim kadar eğidim. Poyraz ile anlaşmayı bırak, dün gece tüm gücümle ayağına bile basmıştım teyzeciğim. Sadece bununla da kalmamış, dün gece bir yabancıyla sırf onun eski sevgilisinden kaçması için dans ettmiştim. Ardından Toprağı gördüğümü zannedip, onu oracıkta bırakarak daveti koşar adımlarla terk etmiştim. Evet teyzeciğim... Hepsini ben yaptım. Bunları söylemek çok isterdim ama bu sözlerimden sonra hayatta kalabilir miydim onun garantisini kendime bir türlü veremiyordum. Bu yüzden sessiz kalıp, bunlardan hiç bir zaman haberin olmamasını sağlayacağım.

Neden kaçtığımı açıklayamayacağımdan, son söylediklerini duymamazlıktan gelerek,

"Ne yapacağız?" diye soru soruvermiştim pişkince. Sorumu bir süreliğine yanıtsız bıraktı. Sessiz geçen saniyelerin sonunda derin bir soluk alıp,

"bilmiyorum. Bu konuyla ilgileneceğim." dedi suratıma bakma zahmetinde bulunmadan. Bu onun, sana tavırlıyım. Deme şekliydi.

Kahvaltının her zamankinden biraz daha geç edeceğimizin bilgisini aldığımda memnuniyetsiz bir suratla ayaklandım. Zaten her tarafım ağrıyordu bir de bununla uğraşamazdım.

Londra'da fazlasıyla yorulduğumu düşünüyordum ama asıl yorgunluğu burda yaşadığımı yeni yeni fark ettmiştim. Gelir gelmez kendimi böyle bir kargaşanın içinde bulmak, sudan çıkmış balığa dönmeme neden olmuştu. Yine de hayatta kalma çabasıyla çırpınıyordum işte.

Yürüyordum, nereye gittiğimi bilmeden yürüyordum.
Adımlarım hiç bilmediğim, görmediğim yolları ezerek ilerliyor, her adımımda yollarla beraber bende eziliyordum.

İçeriye girmemle gördüğüm manzarayla suratımı daha fazla asabilecekmişim gibi daha fazla astım. Teyzem telefonumu bırakırken bu kargaşayı da görmüştü kesin. Bir ara Nimet ablaya odayı toparlamasını söylesem iyi olacaktı.

𝐒İ𝐍𝐒İ𝐑𝐄𝐋𝐋𝐀Where stories live. Discover now