6. Sahne

531 46 3
                                    

Müzik; Evgeny Grinko/ Once upon a time

Ceylin elindeki en sevdiği abisinin hediyesi olan ayıcığıyla birlikte bilmediği, daha önce hiç geçmediği sokaklarda bir o yana bir bu yana gidiyor abisini bulacağını düşünüyordu.

Yetimhaneye geri gitmek istemiyordu.

Yetimhane de değil, abisinin yanında kalmak istiyordu. Minik ayakları yürüdüğü uzun yollardan dolayı yorulmuştu fakat yine pes etmiyordu. Kaç saattir nereye gittiğini bilmeden koşarak merakla sağına soluna bakınıyor Efdal'i arıyordu. Abisini bulacağına o kadar çok emindi ki yılmadan yorulmak nedir bilmeden yürümeye devam ediyordu.

Oflayarak hüzünle asi uzun kızıl saçlarını geriye doğru atarken mavi gözleri buğulanmıştı. Artık abisini görmek istiyordu. Haftalardır yeterince ondan ayrı kalmıştı zaten. O cadı müdür abisiyle görüşmesine hep engel olmuştu.

"Efdal neredesin seni bulamıyorum!" diye bas bas bağırırken yanına doğru gelen ayak sesleriyle heyecanla arkasını dönmüştü fakat tanımadığı adamla birlikte korkuyla bir iki adım geriledi.

Bu adam da kimdi böyle?

Uzun boylu, kır saçlı kahve gözlere sahip olan adam Ceylin'e doğru yürümeye devam ederken Ceylin öfkeyle eline yerdeki büyük taşlardan birisini aldı. Abisi ona her zaman kendisini nasıl savunması gerektiğini öğretmişti.

'Eğer yabancılar yanına ıssız bir yerde yaklaşırsa gardını almayı sakın unutma Ceylin.' Abisinin sözleri o an kulaklarında yankılanırken elindeki taşı daha sıkı kavradı.

"Yaklaşma bana patlatırım kafanı!"

Adam onun bu asi tavrıyla gülümserken dizlerinin üzerine eğilerek Ceylin'in güzel mavi gözlerine baktı. Haftalardır aradığı küçük kız sonunda ona gelmişti.

"Korkma küçük, seni abine götüreceğim."

Ceylin abisinin ismini duymasıyla heyecanlansada Efdal'in onu defalarca yabancılara güvenme dediği aklına geldi. Küçük burnunu havaya dikerek elindeki taşı sıkıca tutmaya devam etti. Tek yanlış hareketinde bu taşı kafasına geçirecekti.

"Efdal yabancılara konuşmamı istemez bir kere. Kendisi gelsin gitmeyeceğim." Dolu gözlerinden bir iki yaş akarkan adam cebinden çıkardığı çikolatayı ona doğru uzattı. Uzun süredir aç olan karnı kendini belli ederken melül gözlerle çikolataya bakmıştı.

Yetimhaneden sabahın köründe kimse uyanmadan kaçtığı için saatlerdir açtı.
"Abim nerede?" diye mırıldandığında yakınlarından gelen siren sesleriyle Ceylin korkuyla ayıcığına sarıldı.

Yoksa saatlerdir kaçtığı polisler onu bulmuş muydu? Eğer polisler onu yakalarsa tıpkı annesi öldüğünde yaptıkları gibi onu bir arabaya bindirir ve yine o lanet yetimhaneye götürürdü.

"Bak polisler her yerde seni arıyor, yetimhaneye mi döneceksin yoksa benimle gelip abinin yanına mı gideceksin?" dediğinde adam içinden siren sesleri geldiği için şükrediyordu. Küçük kızı kandırması kolay olacağa benzemiyordu. Onu bir tek abisinden vurabileceği için eline çok büyük bir koz geçmişti.

Ceylin yetimhaneyi duymasıyla korkuyla adamın ona uzatılı elini tutarken adam keyifle gülümsedi. Birlikte yavaş yavaş yürümeye başladıklarında Ceylin heyecanla abisine kavuşmayı bekliyordu.

"Abim beni çok özlemiş mi?"

"Çok özlemiş."

"Yaaa neden gelmemiş peki?"

AfitapUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum