Gürültü

329 16 1
                                    

Yeniyim buralarda, selam hepinize :) 


Garc gurc eden bardağa ifadesizce baktım, yorgundum. Göz kapaklarım kapanıp açılıyor, beynim uyu diye haykırıyordu. Göz ucuyla masaya oturmuş paraları sayan abime baktım.

 "Nasıldı bugün ?"

Öylesine dalmış olacaktı ki irkilerek bana döndü. Ela gözleri anlamazcasına bana bakınca sorumu tekrarlattım. Elinde ki paraları bırakıp geriye yasladı bedenini. "Eh işte" diye mırıldandı yorgun çıkan sesiyle. Kafasını geriye yatırdı, "şerefsiz babam içki içerken benim burada anam ağlıyor iki kuruş para kazanacağım diye." Babamdan bahsederken sinir küpüne dönen abim bu sefer öyle yorgundu ki fısıldayarak konuştu. Babam iki sene önce burayı tutmuş, restoran açmıştı. Bütün yükü abime vermişti, ben ise okuldan geri kalan vakitlerde geliyor bulaşık yıkıyordum. Elimde ki bardağı durulayıp kenara koydum, ellerimi pantolonuma sürtüp abimin yanına oturdum. Bir süre tavanla bakıştım daha sonra kafamı çevirip abime baktım. "Esra ne yapıyor ?"

Esra, üniversiteden arkadaşım, abimin ilk görüşte vurulduğu kız.

Sıkıntıyla nefes verdi, "bugün buluşmak istedi, gidemedim." dedi restoranı süzerken. 

Dudaklarımı aralayıp cevap vereceğim an kulağıma ulaşan yüksek sesli şarkı ile durakladım. Abim sırıttı, "Heh ! Ben de diyordum bu Cenk piçi nerede kaldı." yumruklarını sıkarak hırsla ayağa kalkan abimin kolundan yakaladım. Ela gözlerini bana çevirdi, "Sen otur, ben hallederim." Cenk mahallenin çocuğuydu, benimle aynı yaştaydı fakat tüm gününü arabayla gezerek geçiriyor, millete rahatsızlık veriyordu. Ailesi bir o kadar kibar insanlardı fakat Cenk'e söz geçirmek mümkün değildi sanırım. 

"Bak birde burada durdu şerefsiz ! Bilerek yapıyor, resmen gel beni döv Enes diyor."  Abim kolunu çekiştirmeye çalışırken daha sıkı tuttum, "abi halledeceğim diyorum, otur. Gecenin bir yarısı kavga çıkartmayın." Abim kafasını sallayıp az önce oturduğu yere bıraktı bedenini. Ona son bir bakış atıp dışarı attım kendimi. Arabasını nispet yapar gibi restoranın önüne çekmiş, bedenini arabaya dayamıştı. Sabır dilercesine nefes alıp verdim, sinirlenmeyecektim. Ona doğru adımladığım an kahve gözleri beni buldu, afalladı, beni beklemiyordu. Afallayan yüz ifadesine anında eski ifadesine çevirirken bir küfür mırıldandım. Keskin bakışlarını yanına gidene kadar çekmedi üzerimden. Ellerini eşofmanının ceplerine soktu, olduğu yerde daha da yayıldı.

"Geniş piç kurusu." diye mırıldanmadan edemedim. 

Sonunda karşısına geçtiğimde bana fırsat vermeden konuştu. "Bizim minik Bora da buradaymış. Hangi rüzgar seni buraya ?" yayvan yayvan konuştuğunda ağzına geçirmemek için zor tuttum kendimi. 

"Minik Bora ? Aynı yaştayız Cenk, farkında mısın ?" daha kibar olmaya çalıştım. 

Dudaklarını büzdü, baştan aşağı süzdü beni. "Peki, tekrar deneyelim." dedi alaycı sesiyle. "Bizim koca Bora da buradaymış. Hangi rüzgar attı seni buraya ?" ardından küçük bir kahkaha attı, kendince eğleniyordu. 

Onu umursamadım, arabanın şoför tarafına geçip müziğin sesini kıstım. Ardından ona döndüm, kollarını bağlamış beni izliyordu. Tekrar karşısına geçtim, "ben Enes değilim, boş şakalarına kanıp sinirlenmem. Şimdi siktir olup git !"

Büyük bir ciddiyetle beni dinlemişti, kafasını geriye atıp güldü. "Bora..Bora.. kapatır mısın desen zaten kapatacaktım ne gerek var bu kadar terbiyesiz olmaya." 

Bu sefer gülen taraf ben oldum, kahve gözleri yeniden beni bulmuştu. "Abim de gelip uyarıyor, ona da böyle şeyler söyleyip kapatıyor musun ? Ben şimdiye kadar hiç rastlamadım da." 

Artık ciddiydi tamamen surat ifadesi, bana doğru bir adım attı. Aramızda hatrı sayılır bir mesafe varken bedenim gerilmişti. "Bora.." gözleri dağılan saçlarımda gezindi. "Abin farklı," beklemediğim bir şey yapıp elini saçlarıma daldırdı, "sen farklısın." Kaşlarım havalandı, "Abim senin düşmanın değil Cenk! Şunu artık kafana sok." Eliyle dağılmış olan saçlarımı düzeltti, gözleri ben de değil saçlarımdaydı. Cıkladı, "Abin benim düşmanım, annen değil, baban da değil," gözlerini gözlerime indirdi, "sen de değilsin." sakin ses tonuyla söylediği şeyler kaşlarımı çatmama sebep oldu, neydi bunların dertleri ? Elini saçımdan çekince bakışlarım tekrar ona kaydı, geri çekilip arabasına bindi. Camı açıp gözlerini son kez benimle buluşturdu, "yorgun görünüyorsun Bora, git uyu." Ardından gaza basarak gidince bir süre baktım arkasından. Derdi neydi ? 

"Bora! Gitti mi o piç ?"

Bedenimi çevirip bana doğru koşan abime baktım. 

Dertleri neydi ?


Gerçekten kısa bir bölüm oldu, ilk bölüm diye beni affedersiniz diye düşünüyorum :^

meyus (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin