42' Aptal Aslan, Ceylanı Yedi.

En başından başla
                                    

"Hadi devam" dedi ve ikisi birlikte derin derin nefesler alıp veriyorlardı. Minho da dikiz aynasından onları kontrol ediyor, o da onlar ile birlikte derin nefesler alıp veriyordu.

Sanki üçü birden doğuruyormuş gibiydi.

Hastaneye vardıklarında acil kapısında durdu minho ve arabadan inerek hastaneye koştu.

"Yardım edin! Eşim doğuruyor!"

Hemşireler, sedye ile birlikte minhonun peşinde koşarak arabanın yanına geldiler ve jisungu sedyeye yatırarak hastaneye girdiler.

"Doktorunuz kim?" diye sordu baş hemşire. Minho bir taraftan sedye ile birlikte eşinin eşini tutarak giderken bir taraftan da cevap bekleyen hemşireye baktı. "Lia hanım. Bizim doktorumuz Choi Lia."

Ameliyathaneye geldiklerinde baş hemşire felix ve minhonun girmesine engel olarak önlerine geçti. "Sizi içeri alamayız maalesef. Ben doktorunuzu çağıracağım. Merak etmeyin ve burada bekleyin."

Baş hemşire de içeri girdiğinde felix ve minho birbirlerine baktılar. "Hyung" dedi felix titreyen sesiyle. Minho, felixe sarıldı. "Bir şey yok. Ağlama, bir şey yok." dedi küçüğünü sakinleştirmek için.

--

Aradan geçen 15-20 dakika sonra doktor çıkmıştı. "Lia hanım!" minho oturduğu sandalyeden kalkarak doktorun karşısına geçti. Felix de onun yanında ki yerini aldığında doktor gülümsedi. "Endişelenmeyin, yalancı sancıymış. Ağrısı için serum takacağız. Serumu bitince çıkabilirsiniz. Doğum yaklaştığı için sancıları artacaktır. Her an doğuma hazırlıklı olun. Geçmiş olsun."

"Teşekkür ederim" dedi minho. Lia onlara gülümseyerek yanlarında ayrıldığında minho ve felix bu sefer sevinç ile sarıldılar.

Jisung da normal odaya alınmıştı. Serum ağrılarını hafifletmiş, biraz da uykusunu getirmişti. Minho da başının ucunda saçları ile oynarken iyice mayışmış, uyku moduna girmeye başlamıştı.

Fakat kapının şiddetle açılması uykusunu bölmüş onu korkutmuştu. "Noluyor lan?" dedi kafasını kaldırıp kapıya bakarak.

Seungmin koşarak arkadaşının yanına gelmişti. Üzerinde ki avukat cübbesi jisungu güldürmüştü. "Mahkemeden çıkıp mı geldin şapşal."

Seungmin kendini umursamayarak arkadaşının saçlarını okşadı. "Sana noldu? Bebek iyi mi?"

Jisung gülümsedi. "Bebekde bende iyiyim. Sadece yalancı bir sancıymış. Kandırmış minik sincabım bizi."

Seungmin rahat bir nefes vererek jisungun karnını okşadı. "Aşk olsun minik sincap. Çok korkuttun beni."

"Bir de bize sor onu. Aklım çıktı jisungu öyle acı çekerken görünce." dedi minho.

"Kıyamam aşkıma." diyerek eşinin çenesini sevdi parmak uçlarıyla jisung.

Bakışlarını arkadaşına çevrirdi. "Sen nereden öğrendin?"

Seungmin, felixe baktı. "Felix aramış. Duruşmam vardı o sırada telefonum yanımda değildi. Mesaj atmış 'jisung doğuruyor koş' demiş. Bende olduğum gibi geldim işte." dedi üstünü göstererek.

Kapı tekrar açıldığında içeri teker teker hyunjin, Chris, changbin ve jeongin girdi.

"Doğdu mu?" dedi jeongin.

"Nerede benim aslan parçam." dedi changbinde.

Chris de minhonun sırtını sıvazladı. "Tebrikler minho"

Hyunjin ise jisungun hala şiş olan karnına baktı. "Ee doğmamış bu" dediğinde hepsi jisungun karnına baktı.

Jisung kahkahalarla gülmeye başladı. "Şapşallar ya"

"Siz nereden duydunuz oğlum?" diye sordu minho, hyunjine. Hyunjin sevgilisinin yanına gitti. "Bana seungmin söyledi."

Minho bu sefer de changbine baktı. "Sana kim söyledi lan it?"

Changbin de omuz silkip sevgilisinin beline sarılırken "Bebeğim söyledi." dedi. Minho ona göz devirerek başkomiserine döndü.

Chris de omuz silkerek changbini işaret ettiğinde jeongin de kocasının koluna girdi. "Valla bana da kocam dedi. Jisung çocuğu fırtlatmış dedi."

"Fırtlatmış ne hyung ya" dedi jisung gülmekten yorularak.

"Durun bir ya" dedi changbin. "Hani nerede bebek niye doğmadı?"

Minho, eşinin karnını okşadı. "Tam da siz gelmeden önce onu söylüyorduk seungmine. Minik sincabımız bize oyun oynamış."

"Nasıl lan?" diye sordu changbin. Jisung aptal arkadaşına göz devirdi. "Yalancı sancıymış işte." dedi.

Changbin yaşadığı aydınlanma ile "Haaa" diye uzatırken felix sevgilisinin tombul yanaklarında öpmüştü. Ardından midesinin bulanması ile yutkundu.

Sonrasında jisungun serumunun bitmesi ile hastaneden ayrıldılar. Chris, changbin ve hyunjini alarak karakola geri dönerken felix de seungmin ve jeongin ile birlikte kafeye dönmüştü.

Minho da bugün yeteri kadar yorulan eşini evlerine götürmüştü. Koltuğa uzanan eşine sıcak bir şeyler hazırlamak için mutfağa girdiğinde jisung da kumandayı alarak televizyonu açtı.

Belgesel kanalını açarak izlemeye başladı. "Hayır, hayır gitme oraya yiyecek seni kaç."

Televizyondaki ceylan ile konuşuyordu fakat ceylan onu duyamadığı için jisungun gözleri önünde aslana yem olmuştu.

Jisung ise ceylana söylene söylene ağlamaya başladı. "Al işte dedim ben sana gitme diye. Ya hayır ısırma off"

Minho elinde sıcak papatya çayı ile geldiğinde eşini ağlarken görünce yanına oturdu. Papatya çayını önündeki sehpanın üstüne koyarak eşinin göz yaşlarını sildi. "Ne oldu yine bebeğim? Neden ağlıyorsun?"

"Aptal aslan, ceylanı yedi."

"Ne?" minho televizyona baktığında iç çekerek eşine döndü. "Aşkım, eğer o ceylanı yemezse aslan da açlıktan ölür. Bu doğanın kanunu bunun için üzülmemelisin."

"Öyle mi diyorsun?" dedi jisung burnunu çekerek. Minho da "Evet bebeğim, öyle diyorum." dedi ve eşini kolları arasına alarak sarıldı.

"Hadi biraz papatya çayı iç, sakinleş."

--------------------------------------------------------

Doğuruyor sandınız demii

Kandırdı sizi minik sincap 🐿

Policeman | Minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin