Günaydın;
Her ne kadar bu mektubu sana gece yazıyor olsam da sanki seninle beraber uyanıyormuşum gibi başlamayı çok seviyorum. Bu sana gelen ilk mektup oysaki benim sana yazdığım onlarcasından sadece bir tanesi. Seni tanıyorum, büyük bir sıkıntı ile açacak ve annenden yine gelen canını sıkan bir mektup olduğunu düşüneceksin. Sana söz veriyorum yeniden mektupları sevmeni sağlayacağım. Güne seninle başlıyor ve seninle bitiriyor olmak benim oldukça alıştığım bir şey, sende alışacaksın. Fiziksel olarak kim olduğumu bilmesen de yazım şeklimden, sana söylediklerimden ve günün şarkısı seçtiğim şarkılardan tanıyacaksın beni. Gün geldiğinde gözlerimi gözlerine dikecek, iki yabancı olarak değil iki tüm benliğimiz ile yakınlaşmış iki kişi olacağız. Senin adını yaz çocuğu koydum. Sarı saçlarının olmaması güneş gibi parlak ve ışıldamana engel olmuyor. Varlığın benim için tam bir karmaşa. Ne iyisin diyebiliyorum ne de kötü. Gülümsüyorsun ve gülümsüyorum... bugünkü maçta kazanmış olmak seni fazlasıyla mutlu etti, görebildim. Kenarda bir yerde gözlerim üzerindeydi. Yapılan en ufak haksızlığın bile seni nasıl çıldırttığına şahit oldum. Kaşların hızlıca çatılıp nefes alışverişlerinin artarak burnundan soluyup kulaklarının sevimli bir şekilde kızarışına şahit oldum. Bir de utandığın zaman veya bir ortamda rahat edemediğinde de ellerin kulaklarına gidiyor. Sağ kulağında takılı olan küpe ile biliçsizce oynuyorsun. Umarım bir gün ne kadar sevimli olduğunu anlayabilirsin. Bu sana cesaretimi toplayarak ilk mektup bırakışım olacak ve son olmayacak. Yarına kadar kendine dikkat et yaz çocuğu, sabah kahvaltını yapmayı atlama, görüşmek üzere... ah bir de şarkımı hemen bırakıyorum, sakın dinlemeyi unutma.
Golden hour-JVKE
