0.1

115 6 1
                                    

Oktay: Bahçedeki çamaşırları toplar mısınız?

Hande: neden ki yeni asmistim

Oktay: Birazdan misafirlerim gelecek, malum ortak alan, sizin iç çamaşırlarınıza bakarak yemek yemeyi istemezler.

Hande: haklisin

Hande: topluyorum hemen

Telefonu bırakıp yataktan fırladım, mutfaktan bahçeye açılan kapıyı açıp dışarı çıktım. Yazlığı çok seviyordum ama tek sorun yan komşumuzla bahçelerin ortak olmasıydı. Daha yeni astığım bir kaç iç çamaşırımı ipten alıp elimde topladım. Diğerleri önemsizdi, kalmasında sorun yoktu. Yan tarafa baktığımda Oktay masayı bahçeye koymuş, üstüne bir şeyler getirip duruyordu.

Oktay diye hitap ettiğime bakmayın, neredeyse 30lu yaşlarına merdiven dayamış iri yarı, kirli sakallı, kaba denecek kadar soğuk bir adamdı.

Elimdekilerle oflayarak içeri geçtim. Annemgil beni bir hafta erken göndermişti buraya. Onlar işlerini halledip gelecek bende onlar için evi temizleyecektim. Geleli daha iki gün olmuştu ve şimdiden sıkılmıştım. Kendimi çamaşırlarla birlikte yatağa atarak derin bir iç çektim.

Ne yapacaktım tek başıma bir hafta?

Bir iki saatimi daha yatakta telefona bakarak geçirmenin ardından yattığım yerde terlemiştim. Telefonu şarja takıp kalktım. Hava kararmıştı, odamdan çıkıp mutfağa geçtim açık olan kapıdan bahçeyi net şekilde görüyordum. Işıkları açılmıştı, masanın etrafında Oktayla beraber 5 kişi vardı. Baya eğleniyor gibiydiler. Kahkaha atıyor kadehlerini tokuşturuyor, sohbet ediyorlardı.

Bende yalnızlıktan ölecektim.

Kendime bir bardak su doldurup kafama diktikten sonra bahçeye açılan kapıyı kapatıp banyoya geçtim. Kıyafetlerimi çıkarıp kirliye attıktan sonra duşa kabine girip suyu açtım. Ilık su vücudumdan akıp giderken sonunda ferahlamıştım.

Bir kaç dakika geçmemişti ki kapı sesi duydum. Suyu kapatıp duşa kabinden çıktım. Dolaptan havluyu alıp vücuduma sardığımda olabilecek ihtimalleri kafamda sıralıyordum. Annemgil erkenden gelip sürpriz yapacak olabilirlerdi ya da şu an evimde bir hırsız vardı. İkinci ihtimal daha ağır bassada yavaşça banyo kapısını açıp koridora geçtim.

Kalçalarımda biten havluyu düşmemesi için bir elimle tutuyor, diğer elimle duvardan destek alıyordum. Motivasyon gibi düşünebilirsiniz. Korkudan kalbim çıkmak üzereydi. Koridoru aşıp salona geçtiğimde durdum. Sesler mutfaktan geliyordu, anne lütfen sen ol diye geçirdim içimden. Lütfen...

Derin ve titrek bir nefesin ardından mutfak kapısındaydım. Kapıyı yavaşça itip içeri girdim. E kimse yoktu. Galipten sesler mi duyuyordum yoksa? Allah'ım delirdim mi?

Mutfağın kapısının ağzında durmuş etrafa bakarken duvara yansıyan gölgelere baktım. Benim ve arkamda duran iri bedenin gölgesi. Nefeslerim hızlandığında kapıdan destek alıp hızlıca öne doğru attım kendimi. Devamı gelmemişti çünkü arkamdaki elini belime sarmış sıkıca tutuyordu beni.

"İmda-" yardım çığlığım yarıda kalmış diğer elini de ağzıma kapatmıştı. Öyle sıkı tutuyordu ki çırpınışlarım fayda etmiyordu. Kendimi ileri geri sağa sola atıp kolundan kurtulmaya çalıştıkça daha sıkı tutuyordu.

"Şşşt sakin ol." diye fısıldadı kulağıma.

İçim ürpermişti, nefesimi toplamaya çalışıyordum. En sonunda tüm gücümle kendimi sola savurduğumda kolu gevşemiş olacak ki anlımı kapıya vurarak yere düştüm.

Anlımdaki acıyla inlerken kafamı kaldırmaya korkuyordum.

"Lütfen bana zarar verme, evde değerli bir şey yok. Şimdi gidersen polise ihbar etmem."

Hızlı hızlı aldığım nefesler arasında konuştum. Gözlerimi parkeye kitlemiştim. Arkamda duran bedenin hareket ettiğini hissettim. Umarım gider diye düşünürken önüme geçti, hala kafamı kaldıramıyordum. Bir çift ayakkabıyla bakışıyordum şimdi de.

"Sakin ol." dedi tok sesiyle, hırsız bana sakin olmamı mı söylüyordu?

Göz hizama doğru eğildiğinde tanıdık yüzle daha fazla kendimi tutamayıp göz yaşlarımı serbest bıraktım.

Oktaydı, yan komşumuz.

"Neden evime girip ağzımı kapatıyorsun? Allah belanı versin. Ölecektim korkudan." 

"Ağlama, özür dilerim. Kahve istemeye gelmiştim. Seni birden böyle görüp birde sen  imdat diye bağırmaya çalışınca panikledim."

Sakin sakin konuşuyordu benim yüreğim ağzımda atarken duvardan destek alıp ayağa kalktım. Göz yaşlarımı elimin tersiyle silip anlımın acısıyla yüzümü buruşturdum.

"Al kahveni de git lütfen." dedim.

Neredeyse benim iki katım vücudu. Kirli sakalları, siyah saçları, ince çekik gözleri. Kahretsin! Şu an da incelediğim şeye bak.

Ona değmeden yanından geçip çekmeceden kahve paketini çıkardım. Öylece beni izliyordu. Havluylaydım... Eline paketi tutuşturup gözlerine baktım.

"Git artık."

yazlık - textingWhere stories live. Discover now