KM- 15(part2)

9 1 0
                                    

Ve final...

×

Yaren'den

Gözlerim gördüğüm kabusun etkisiyle aniden açılmıştı. Gördüğüm tek şey karanlık ve önümde duvar misali bir şeydi. Elimi kaldırıp karanlık bir odada karşımdakinin ne olduğunu anlamak için dokundum. Ellerim bir kumaş hissedince kafamı kaldırıp yukarı doğru baktım. Gözümün önünde Karlos'un yüzü vardı. Yanlış görmüyorsam ya da henüz delirmediysem ve bu bir rüya değilse biz beraber uyumuştuk. Sağıma dönüp saat veya telefon görmeye çalıştım. Oda o kadar karanlıktı ki hiçbir şey göremiyordum. Hangi manyak gece uyurken perdeleri çekerdi sorusunun cevabını evdeki tek ayık insan olan Karlos veriyordu. Sonunda elim bir telefon hissedince aldım ve açma tuşuna bastım.

"Lan bu benim fotoğrafım!?"

Kendi telefonumda Karlos'un fotoğrafı olduğu için bu telefonun benim olmadığını biliyordum. Tek seçenek Karlos kalıyordu ki zaten bu fotoğrafta Karlos'a attığım sayısız yarım suratımın göründüğü fotoğraflardandı. Gözümü fotoğraftan ayırıp yukarıda duran saate baktım. Henüz dört buçuktu. Geri uyumak zorundaydım bu yüzden telefonu karıştırma işini sonraya bıraktım. Telefonu aldığım yere bıraktım ve eski yerime döndüm. Karlos'un kolları arasına girer girmez sıcacık olmuştum. O da beni hissetmiş olmalı ki içine hapsedercesine sarmıştı bedenimi kollarıyla. Böyle bir durumda da uyumaktan başka seçenek olamazdı. Bu huzura herkes benim gibi erişemiyordu sonuçta.

Sanki beş dakika sürmüş gibi gelen beş saatlik uykudan uyanmam Karlos'un saçımı okşamasıyla gerçekleşmişti. En ufak harekette bile bilincimi açılıyor olması bu durumda iyi bir şey mi yoksa kötü mü karar verememiştim. Uzun dakikalar uyuyor numarasıyla onu dinledim. Saçlarımla oynamak en önemli vazifesiymiş gibi özenle ve sessizce yapıyordu. Birkaç dakikalık bu süreç onun yüzüme yaklaşmasıyla son bulmuştu.

"Ahu'm uyandığını biliyorum."

Gözlerimi açtım ve yüzümün önünde olan yüzüne baktım.

"Ne kadar zamandır?"

"Deja vu oldum bir."

"Dalga geçmesene. Hem dün gece ne oldu hatırlamıyorum gerçekten."

"Bilmem."

"Ne demek bilmem? Senin sarhoş olmayacak kadar içmediğini biliyorum Karlos. Şöyle işte."

"Sarhoş oldun ve uyuyakaldın."

"Başımdaki ağrının sebebi belli olmuş oluyor böylelikle. Peki sarhoş olduktan sonra bir şapşallık yapmış olma ihtimalim?"

"Şömineyi yaktık. Bu sayılır mı?"

"Nasıl ya. Karlos bunu bana nasıl yaparsın o anı hatırlamam lazımdı!"

"Yaren şuan daha farklı bir şeyden bahseder gibisin. Hem alt tarafı bir şömine yine yakarız ne olacak?"

"Anlamıyorsun Karlos. Yıllardır hayal ettiğim anı yaşamışım ve hatırlamıyorum."

"Şömineyle alıp veremediğin ne gerçekten anlamadım."

"Takıntı gibi bir şey anlatırım. Şey."

Hala aynı pozisyonda yüz yüze bakıyorduk. Ayrıca alt vücutlarımızın birbirine çok ama çok yakın olduğunu hatırlamak şömineden çok ısıtıyordu beni.

Kezzapla Mayonez •Texting•Kde žijí příběhy. Začni objevovat