"Joon uyan! Hey, bebeğim geç kalacağız bak."

Huysuzca dudaklarını büzüp arkasını dönünce daha sonra tekrar denemeye karar verdim, şu an uyandırmaya kıyamamıştım. Bebek gibi uyuyordu.

Yerdeki baksırımı giyip Namjoon'un odasından çıktım ve lavaboya ilerledim. Sonrasında bunun kötü bir fikir olduğunu fark etmiştim çünkü tam ben Namjoon'un odasından çıktığım an Jimin ile koridorda göz göze gelmiştik.

Üzerimde sadece baksır vardı..

Çantası kolundaydı, bu da yeni geldiğini gösteriyordu. Kafamı sikeyim diye mırıldandım. Namjoon dün onu -nasıl oldu bilmiyorum- bir şekilde evden gönderdiği için bir anlığına yalnız yaşamadığını unutmuştum.

Biz hâlâ şaşkın şaşkın bakışırken Jimin yavaşça bakışlarını gözlerimden aşağıya indirmiş, indirdikçe bakışları daha da kınayan bir hâl almıştı. Oldukça garip ve gerici bir andı, ağzımı açmaya çekiniyordum şu an..

Niye süzüyordu beni bu manyak?

Ayrıca şu an kafama tavasıyla vurmasını falan bekliyordum, tahmin ettiğimden daha sakin karşılamıştı bu durumu.

"Ahlak kalmamış bu gençlikte, seni sapık olduğun için döverdim ama dua et ki okula yetişmeliyim." Cık cık sesleri çıkararak uzaklaştığında az önce ne yaşadığımı sorguluyordum ben de.

Hareketleri garip gelse bile önemsemedim, kafama tava yemediğim ve cırtlak çığlığını duymadığım için mutluydum.

Daha fazla sorgulamadan hemen banyoya girdim, aynanın karşısında biraz yüzümü izleyip tanrıdan nazar değdirmemesini diledim. Sonra da yüzümü yıkayıp dolapları biraz kurcalamış, hâlâ pakette olan bir diş fırçası buluncaysa gülümsemiştim. İşlerimi hızlıca hallettikten sonra koşarak Namjoon'un odasına döndüm.

Geç kalmak üzereydik ve o hâlâ dünyada dert yokmuş gibi uyuyordu. Dizi setindeki ilk günde de geç kaldığını hatırlayınca gülmeden edemedim. Ancak onu o zaman azarladığımı ve işini ciddiye almamakla suçladığımı hatırlamak gülmemi durdurmuştu.

Az şerefsiz değildim eskiden, çok üzmüştüm onu.

Gerçi ben hâlâ şerefsizdim, sadece Joon istisna olmuştu.

"Joon, bebeğim uyanman lazım." Onu hafifçe sarsarak uyandırmayı tekrar denedim, işe yaramamıştı ama.

Eliyle git başımdan derecesine yüzümü itince sinirlenmeden edemedim. Ve anlık bir sinirle istemeden şiddet içerikli bir davranışla uyandırdım onu.

Yanağını ısırdım.

Bilirsiniz, direkt çenesinden tuttum ve ağzımı açıp tombul yanağını tamamen ısırdım. Uzaktan onu yemeye çalışıyormuşum gibi görünen bir andı. İyi tarafından bakarsak işe yaramış, çığlık atıp gözlerini açmıştı.  Yanağındaki diş izleri ve uykulu suratıyla bende onu daha fazla ısırma isteği uyandırıyordu.

"Sen çok alıştın beni ısırmaya, gerçekten vampirsen bu ilişki yürümez bak." Homurdana homurdana gözlerini ovalıyordu uykuyu üzerinden atmak ister gibi. Geç kalacaktık ama!

"Bebeğim çekimlerin başlamasına 30 dakika var, acele etmeliyiz hadi oyalanma." Ellerini tutup yüzünden çektim ve bana bakmasını sağladım. Huysuz tavırları şu an vaktimiz olmayan bir şeydi.

Bana umursamaz bir bakış atıp yeniden uykuya dönmek için uzanınca şaşkınlıktan dilim tutulmuştu. İşkolik tarafım bu umursamaz tavrına anlam veremiyordu, geç kalmak kesinlikle kabul edilemezdi! Nasıl bir rahatlıktı bu? O kadar yorgun muydu cidden?

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Sep 17, 2022 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Lights, Camera, Action!Where stories live. Discover now