17 | ❝dünden vazgeçilmiş belli ki❞

474 47 0
                                    

"Dün ayvayı yemedin mi sen bakayım?"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Dün ayvayı yemedin mi sen bakayım?"

Mutfak tezgahı üzerinde domates dilimleyen annemin sesi üzerine, kendisiyle bilmem kaçıncı sefere çıktığımız yumurta beyazını çatalımla ileriye itip başımı kaldırdım ve balkon kapısının perdesine rağmen efil efil içeri dolan son bahar rüzgarını güçlükle içime çektim, zira ciğerlerimin biraz yukarısında dünden kalma derin bir acı vardı -uzun yıllardır hissetmediğim, neredeyse kendisine yabancılaşacak, unutacak olduğum, bedenime yapışıp kalan bir duygunun acısı.

Annemin tam da duygularıma nokta olan sorusuna cevap vermek için çatal çatal çıkan sesimle "Yedim," dedim. Ses tellerimin arasındaki düğüm çözülerek dilime doğru kıvrıldığında başımı anneme kaldırmadan gözlerimi yeniden tabağıma indirdim.

Utanıyordum; sürekli yalan söyleyen dilimden, zihnimin içindeki çöplükten ve beni ben yapan her şeyimden.

Ablam omzuma vurup eğlenircesine homurdandı. "Nerede yedin? Tabağında duruyordu öyle. O kadar kuşburnu demledim, onu bile içmemişsin." Banu Atladagel, ara sıra gösterdiği hamaratlığını görmezden geldiğim için kırgındı. Sonuçta okulda herkese kök söktüren şeytan kraliçe arı söz konusu iyiliğini grip olduğumu düşünerek bana gösteriyordu ve ben onunla ilgilenmiyordum.

"Yumurtanı da yememişsin?" Dedi babam çaprazımdaki sandalyeden, endişeli bir sesle. Başımı ona çevirmeden "Canım istemiyor," diyerek kısaca yanıtladım. Sesimin buzdan duvarlarını ısıtmak için kalbimdeki şömineye ruhuma batan kıymıkları atarken bunun gereksiz bir çaba olduğunun farkındayım. Eğer insanlar dünyamı rahatsız edici bir yavaşlıkla ateşe vermek yerine, ansızın başıma yıksaydı; kalbim ufak ufak değil, büyük odunlarla darbe alsaydı belki o zaman içimdeki ateşin sıcaklığı sesime yansıyabilirdi. Oysa şu an donuyordum, soğuktan çatlamış sesimin yaralarından kan sızıyordu.

"Yengecim iyi değilsen bugün de gitme okula."

İyi değildim, hem de hiç iyi değildim.

Fakat bunu bilmelerine lüzum yoktu.

Yanımda çırpınıp duran Efe'ye yemek yediren yengem de ilgisini bana çevirince, üzerime üzerime gelen sevgi selinden kurtulmak için ayaklandım —zira dün gece, ailemin bana gösterdiği ilgiyi hak etmediğimi kendime sürekli tekrarlayıp durmuştum; yalancıydım, düzenbazdım, onları kandırıyordum. "İyiyim ben," dedim sahte görünmemesini dilediğim bir tebessümle. "Hem bugün antrenmanım var. Erken çıkıp koçla konuşacağım." Sandalyemi tekrar masaya doğru iterken ablam sitem edercesine bana baktı.

"Bugün birlikte gidecektik."

Mutfak kapısından çıkmak üzereyken ablama döndüm.

"Ben Meral ile Hatice'ye mesaj attım. Onlar eşlik edecek sana."

"Abla kardeş yürüyecektik Kamuran. Niye böyle yapıyorsun ki?"

O kırgınca önüne dönüp tabağı ile oynamaya başladığında ben de içimdeki yorgun nefesi dışarı verdim.

Son Aşk | OnsraWhere stories live. Discover now