Seokjin e ne olmuştu bilmiyordum ama bu Seokjin kesinlikle saatler önce evde birlikte oturup yemek yediğim, oyun oynadığım Seokjin değildi. Yoksa hepimize iyi biriymiş gibi rol mü yapıyordu?

"Seni bir kere elimden kaçırdım, bir daha kaçırmak gibi bir niyetim yok." İma ettiği günü hatırlayıp titrek bir nefes çekmiştim içime.

"Ama sen böyle yavru köpek gibi bakarsan çok kararsız kalırım ben." Dudak büzüp dolan gözlerimin içine bakarak gülmüştü.

Sürekli gülmesi ve beni alaya almasıyla sinirlerim iyice bozulmuş ve kaşlarımı çatarak gözyaşlarımı silmiştim. "İğrenç bir insansın sen!" Diye sinirle bağırdığımda, "Oh, ama bu acıttı." Diye karşılık vererek beni yine alaya almıştı.

"Beni onlara ispiyonladığında eline ne geçecek? Hadi onların görevi beni bulmak, peki sen? Senin bu işten çıkarın ne olacak?"

"Onların güvenini kazanmak?" Gülümseyerek tek kaşını kaldırmıştı. "Tıpkı senin yaptığın gibi." söylediği şeyle tiksinirmişçesine ona bakmış ve kaşlarımı çatmıştım.

"Korkunç bir insansın."

"Bana korkunç diyene bakın hele." Kaşlarını kaldırarak gülmüştü. "Sen kendi yaptığının ne kadar korkunç olduğunu biliyor musun?"

"Sadece kendimi korkumaya çalışıyorum." Bir ona bir de bana doğrulttuğu silaha bakarak konuşurken onun dikkatinin dağılmasını bekliyordum. En ufak dalgınlığında silahı ondan alacaktım.

"Sen de haklısın tabi. Sonuçta işin ucunda kellen var." Tekrar gülerek konuştuğunda sinirlerim git gide bozulmaya başlamıştı.

"Bu sana komik mi geldi?" Söylediğim şey üzerine eliyle birazcık işareti yapmıştı. Ve tam o anda dışarıdaki fırtınadan dolayı gelen kapı çarpma sesiyle Seokjin in anlık olarak dikkati dağılmıştı. Beklediğim anın geldiğini görmemle ise hiç düşünmeden öne doğru atılarak Seokjin in elindeki silahı tutmuş ve çekerek gevşek tutuşundan kurtarmıştım.

Hızlıca birkaç adım geriye atıp silahı ona doğrulttuğumda hâlâ ne olduğunu anlamamış gibi şaşkınca bir elindeki boşluğa bir de bana bakmıştı. "Sakın kıpırdayım deme." Sinirle konuştuğumda birden o alaylı tavrı gitmiş, yerine eski masum Seokjin gelmişti.

"Taehyung, az önce şaka yapıyordum, bak, gerçekten seni onlara söylemeyecektim zaten."

"Hadi oradan, aptal mı sanıyorsun sen beni?" Anında çıkışarak karşılık verdiğimde korkuyla yüzüme bakmıştı. "Nasıl oluyormuş birinin sana silah doğrultması?" Şimdi de ben alayla konuştuğumda ellerini havaya kaldırmıştı. "Taehyung lütfen, yemin ederim kimseye bir şey söylemeyeceğim, indir o silahı."

"Sen indirmişmiydin?"

"Taehyung şaka yapıyordum dedim ya!"

"Sen cidden beni aptal sanıyorsun." Hafifçe güldüğümde hareket ederek tıpkı onun bana yaptığı gibi etrafında yürümeye başlamıştım. "Fakat Seokjin, senin bilmediğin çok önemli bir şey var..." deyip adım atmayı kesmiştim. O ise merakla söyleyeceğim şeyi bekliyordu.

Seokjin ve diğerleri beni zayıf, ağlak bir tip sanıyorlardı. Çünkü en başından beri planlı bir şekilde kendimi onlara öyle gösteriyordum. Evet, bazen gerçekten korkuyordum, tıpkı az önceki gibi. Ama ağlamalarımın çoğunlukla numaradandı. Belki abarttığımı düşüneceksiniz fakat inanın bana, benim gerçek karakterimi bilselerdi, benimle ters düşmemek için köpeğim olurlardı.

"İki kişinin bildiği sır, sır değildir." Dedikten hemen sonra tetiği çekmiş ve Seokjin in telaşla açılan azğından tek bir kelime dahi çıkmasına izin vermeden silahı ateşlemiştim.

20 DAYS / TAEKOOKWhere stories live. Discover now