♡3.BÖLÜM♡ 'Hayırlısı' Diyelim

114K 5K 373
                                    


Düzenlenmiş haliyle...

*******

Bu insancık mı eşim olacaktı şimdi? Rüya değildi, emindim fakat gerçeklik payı da eksi seviyelerdeydi şu sıralar.

Adam full HD kalitesiyle karşımda, evimizin koltuğunda oturuyordu ya.

Tüm ihtişamı, tüm karizması ve tüm odunluğuyla tabii ki.

Uzaylı odun ne olacak...

Daha fazla düşüncelere dalmadan kendimi geri çekerek, yan koltukta oturan amcamın da çayını verip odadan neredeyse koşarak çıktım. Yengem de odaya girmek istemediği için mutfakta oturmuş beni bekliyordu. Annemde girmezdi aslında ama diğer kadınlar aynı odayı tercih ettikleri için mecbur kalıp, hızla feracesini üzerine geçirerek girmişti.

"Erva, rengin atmış.. Birşey mi oldu kuzum?"

Nasıl atmasın o rengim. Hayatımın şokuyla karşı karşıyayım. Allah evleneceği kıza sabır versin dediğim kaba adam beni istemeye gelmiş... Sorarım sana, atmasında ne yapsın yengecim o rengim...

Biraz yalnız kalıp üzerimde ki şoku atlatmaya ihtiyacım vardı. İnsanlık için küçük olabilir fakat benim için fazlasıyla büyük bir şoktu. İki gün önce tanımadığım biriyle çarpışayım,  iki gün sonra aynı kişi görücü olarak beni istemeye gelsin.

Vay be, hikayeler de aslını yaşatabiliyormuş... Demek ki neymiş; hikaye deyip geçmeyeceksin. Yeri gelince o hikayelerden birinin kahramanı olursun. Aslında herkes kendi hikayesinin kahramanı değil midir? Kurguyu bilmeden oynarsın ama. Finalde ne olacağını bilmezsin. İçimde ki bilmem kaçıncı savaşı sonlandırıp alnımı ovalamaya başladım.

Tamam her ne kadar babam için kabul etmiş olsamda içimde bir yerlerde küçük bir temenniyle 'inşallah iyi biridir ' diye de dua etmiyor değildim haliyle. İnsan tanımadığı biri için ne diyebilir ki...

Sonuç olarak da, sevmediğim ve tanımadığım biriyle evlenecektim.

"Yok yenge, çayları servis ettim. Ben bir lavobaya gideyim." diyerek mutfaktan çıktım. Kadını korkutmaya gerek yoktu. Sadece hayatımın şokunu yaşıyordum.

'Allah'ım hayırlıysa olsun inşallah. Ama bu adam resmen odun ya. Acaba kabul etmesem mi? Bence de yol yakınken döneyim.'

Cümlelerimi ardı ardına sıralandıktan sonra derince bir nefes aldım. Lakin veremedim. Kursağımda kaldı nefesim bile.

Ama babam.. Onun için kabul etmeliydim. Onun için yapmalıydım. O her zaman bebim kahramanım olmuştu, şimdi sıra bendeydi.

Banyonun loş ışığında, aynada ki yansımamla dertleşiyordum.

Gözlerim dolarken yukarı bakarak ağlamamaya çalıştım. Ağlamamalıydım. Hele ki şu an. Biraz daha banyoda dejarj olduktan sonra tekrar mutfağa geçtim. Yengem çoktan kahveleri hazırlamıştı.

"Erva, hadi canım... Asıl konuya geçecekler, kahveleri bekliyorlar."

Tam tepsiyi almış götürüyordum ki aklıma gelen delice fikirle elimde ki tepsiyi mutfak masasına bıraktım. Damat bey daha birkaç gün önce bana çarpıp, özür dahi dilememişti. Şimdi bunun hesabı en bolundan tuzlu bir kahveyle sorulurdu elbet... Aklımdakilere ara veriyordum bir süreliğine. Sonradan üzüntüme devam edebilirdim.

Tuzu çekmecelerin birinden bulduktan sonra gözüme kestirdiğim fincana bocaladım büyük bir ustalıkla. Yengem de tezgaha yaslanmış bana gülüyordu.

"Çok fenasın Erva. Ben tamamen unutmuştum tuz olayını."

"Ne yapalım yengecim. Hayata eğlence katmak lazım." diyerek gülümsedim. Doğruydu bir yerde. Ölümlü dünya da karalar bağla bağla nereye kadar...

LOTUS ÇİÇEĞİ♡ Kitap OlduHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin