1.bölüm başka bir evrende

138 39 28
                                    

"Ahmed bey lütfen biraz daha zaman verin her şeyi halledeceğim"

"Kızım neyi halledeceksin, Başrol oynayacak oyuncu kabul etmiyor nasıl halledeceksin"

Ben seni halledeceğim şimdi,on saattir aynı şey "nasıl hallediceksin!"  pis patron bozuntusu hey Allahım.

"Ben kabul etmesini sağlayacağım efendim lütfen biraz süre verin"
"Kızım bak senaryo güzel olmasa bunu kabul etmezdim ama sana 1 hafta süre veriyorum başrolü ikna ettin ettin, edemedim senaryo'nu kabul etmem o kadar. Sadece o oyuncuyla kabul edebilirim senaryo'nu"
"Tabi efendim ikna edicem güvenebilirsiniz bana"
"İnşallah kızım inşallah"
"İyi günler efendim"
" He he evet kızım iyi günler"
Dedi alaycı bir şekilde.

Allah'ın belası zübbe şunlara böyle davranmaktan nefret ediyorum ya. Kendini bişey sanan, tek yapabildiği birilerine bağırmak ve emir vermek olan, ilkokul mezunu adama üniversite mezunu ben yalvarıyorum ya. Adaletin de böylesi.

Bol özür dilemeli iğrenç bir telefon görüşmesinden sonra nihayet telefonun kapanma sesini duymuştum.
Bir telefon kapanma sesi bu kadar huzur verir mi ya ruhumu emdi pis vampir.


telefonun ekranında ne kadar süre konuştuğumuzu görünce içimden ufak bir küfür savurdum. Şu patron bozuntusuna 1 saat 58dk dır yalvarıyorum ya.

Boşuna demedim vampir diye.

Sıkıntıyla Yatağa oturdum. Yorgunluğun verdiği huzursuzlukla kafamı kaldırıp duvara baktım. Duvar bana baktı, ben duvara. Duvara bakarken Hayatımın iki senesi geldi gözümün önüne.

Hayatımın iki senesini bu senaryo ya ayırmıştım. çok uykusuz gece geçirdim, çok yazdım sildim, çok yıprandım, çok emek verdim senaryomun buralara gelmesinde.

Ama bir egolu oyuncu yüzünden yıllarımın emeği 1 hafta içinde çöpe gidebilir.
Oda tutturdu Bartu Demir oynayacak başrolü diye adamın sapık gibi evine kadar gittim, yolunu kestim, setine gittim Gine "hayır" dedi benim suçum ne.
ayaklarına kapanmadığım kaldı bi,
onu da yapmak zorunda kalacağım yakında. Tek başına ayakta kalmaya çalışan bir kadınsan işin çok zor herkes koyar bir tane sağdan soldan.

Yavaşça koydum başımı yastığa. Yanımdaki bana babamdan hatıra kalan oyuncak ayıma yarın ki günlük planımı anlatıyordum. Hayatıma dair kendime yaptığım en iyi şey bu ayıyla konuşmaktı.
Deli değilim yanlış anlamayın ama yalnızlık zor tek dertleşebildiğim bu oyuncak ayım.
" Yarın uzun araştırmalar sonucu Bartu Demir bey Hazretlerinin bir seti varmış ayıcık...ehh evet ayıma ayıcık diye sesleniyorum çünkü bir ad koymayı hiç düşünmedim ayıcık diye kaldı.
Oraya bir baskın yapmam lazım. O adama senaryo mu okutmam lazım, okumadan hayır diyo ya bi okusan zaten evet diyeceksin. Ama yok kim naz yapacak" oyuncak ayıma böyle dert yanarken saatin gece 2 ye geldiğini gördüm. "Neyse ayıcık anlatsam ne fayda koskoca İstanbul da hayata tutunmaya çalışan bir kıza herkes tekmeyi vurur. Ama biz naparız o tekmeyi ayıcık " diye yükseldim oyuncak ayıma.

Ah ah o oyuncak ayının dili olsada konuşsa ne çekti benden.

Normal olarak tepkisiz kalan ayıma Gine yükselerek " vurulan o tekmelerin ayağını kırarız ki bir daha tekme atamasın demi" diye göz kırptım ayıma.

Büyük Bir hırsa kapattım gözlerimi. Yarın öyle yada böyle o senaryo okunacaktı ve kabul edilecekti.
Yada ben kirayı ödeyemediğimden gidecektim baba evine.

Senaryo prensesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin