Sabah kalktığımda bütün okulda büyük bir hazırlık vardı. Taç giyme töreni yaklaşıyordu ama en önemlisi vampirler ile aramızı düzeltmek için vampir velihatı ve ailesini ağırlamamız lazımdı ,bana da görev vermişlerdi ama ne olduğunu hatırlamıyordum bile.
Evie: SOL, Bayan Faragonda’nın sana verdiği görevi unuttuğuna inanamıyorum!
Hızla ağzını kapattım sonuçta herkesin bilmesine gerek yoktu.
Sol: ne büyüttün Evie hatırlatırsın olur biter.
Evie: of Sol of. Velihat prens ve ailesini sen gezdirecektin böyle bir şeyi nasıl unutursun.
Jane: keşke bu görevi bana verselerdi velihat prens çok yakışıklı diyorlar.
Sol: her söylenene inanma Jane sonra bir bakmışsın göbekli bir dayı çıkmış.
Evie: saçmalam-
Faragonda: sohbet ettiğinize göre işleriniz bitmiş olmalı kızlar?
Sol: bitti annem.
Bayan Faragonda benim manevi annem ben annemi ya da babamı hiç görmedim kendimi bildim bileli onun yanındayım çok iyi bir kadındır ama oğlu…
Sky: işiniz bittiğine göre benimle zaman geçirmek ister misin? Onun o kırptığı gözünü oymak istiyorum. YAVŞAK!
Sol: zamanımı daha kaliteli şeylere harcamayı tercih ederim.
Lonnie: Bayan Faragonda! Geldiler!
Herkes koşara yerine geçmişti ne aceleleri vardı anlamış değilim benim gibi yaylana yaylana gitseler ya.
YAZARDAN
Kraliyet sözcüsü onları taktim etmişti “Velihat Prens Ravn ve kuzenleri!” . Prens Ravn önde olmak üzere sağ arkasında danışmanı ve en büyük kuzeni Keonhee, sol arkasında kraliyet koruması ve kuzeni olan Leedo onu arkasında yan yana Seoho ve Xion , en arkada ise en küçük kuzenleri ve Keonhee’nin kardeşi Hwanwoong vardı.
Velihat prensesin önünde durup selam vermişlerdi. Söze ilk başlayan Keonhee olmuştu.
Keonhee: bizi davet ettiğiniz aynı zamanda periler ve vampirler arasındaki ilk barış adımını attığınız için teşekkürler majesteleri.
Keonhee kibar ve zeki bir vampirdi o yüzden şuan prenses Audrey’nin kendisini dinlemediğini bildiği halde kibarlığından ödün vermeyerek teşekkürünü etmişti. perilerden gerçekten nefret ediyordu.
Bayan Faragonda, Audrey’in konuşmayacağını anlayınca onun yerine o konuşmuş ve prenslere odalarına kadar eşlik etmişti.
Sol hala olduğu yerde az önce gördüğü küçük detayı düşünürken biranda kendini odasında bulmuştu.
Evie: onları gördünüz mü?
Jane: çok yakışıklıydılar! Özellikle Prens Seoho.
Lonnie: Saçmalama orada bir yakışıklı varsa o da Prens Leedo.
Evie: kızlar kesin kavgayı.
Sol: Sonunda aklı başında biri-
Evie: oradaki en yakışıklı kişi açık ara farkla Prens Keonhee’ydi.
Kızlar kim daha yakışıklı kavgası yapmaya devam ederken Sol bundan sıkılmış ve odadan çıkmıştı. Okulun koridorlarında zigzag çizerek yürürken ne yapabileceğini düşünüyordu tabi bu düşünme bir şeye çarpıp düşene kadar sürdü. ya da birine.
Sol: Önüne baksana be!
Hwanwoong: O çok özür dilerim dalgındım fark edemedim.
Hwanwoong, Sol’ü kolundan tutup kaldırmıştı ve Sol pot kırdığını yeni fark etmişti.
Sol: asıl ben özür dilerim majesteleri önüme bakmamıştım.
Hwanwoong: hiç önemli değil…
Sol: Sol
YOU ARE READING
Fly Me To The Moon
FantasyGece yarısı açan göz kamaştırıcı bir ışık gibi Ay ışığına karşı açan beyaz bir çiçek gibi Bir gece de kaybolan bir rüya gibi Ay ışığının altında çok güzelsin...
