316 36 47
                                    

2016

Hastaneden çıktıklarında arabaya kadar taşımıştı Steve'i Tony. Steve buna gerek olmadığını, tekerlekli sandalye ile gidebileceğini söylese de esmer adam bunu reddettip kendi kollarında taşıdı. Onu arkaya yatırdıktan sonra arabayı otomatik sürüşe geçirdi ve Steve'in yanına oturdu. "Dünyanın en iyi fizyoterapistini buldum. Üç gün sonra gelecek."

"Teşekkür ederim." diye fısıldadı Steve kafasını Tony'nin omuzuna koyarken. Hastane yatağında büyük olsa da rahat değildi ve dört gündür doğru düzgün uyuyamamıştı. Şimdi Tony'nin yani sevdiği adamın kucağında uyumak için eline bir fırsat geçmişti ve Steve bunu değerlendirmek istedi. Yine de Tony'nin rahatsız olup olmadığına bakmak için kafasını kaldırdığında esmer adam onun tekrardan omuzuna yatırdı ve sol kolunu ona sardı. "Uyu hadi Yüzbaşı. Eve geldiğimizde ben haber ederim sana."

Steve anında gözlerini kapatıp Tony'nin güzel kokusuna serbest bıraktı kendisini. Daima onun kucağında uyumuya hayal etmiştim ama bunun hep hayal olarak kalacağını sanıyordu. Gerçi şu an Tony'nin kendisine acıdığını ve merhamet için bunu yaptığını biliyordu ama bu görmek en azından ileriye itelemek istediği bir gerçekti. Tek istediği bu anın tadını çıkartmaktı.

Stark malikanesine geldiklerinde Steve hâlâ uykunun derin kollarındaydı. Tony onu uyandıracağını söylemişti fakat uyandırmamaya dikkat ederek onun başını geriye yasladı ve arabadan indi. Hemen sonra Steve'i tutup kendisine çekti ve kucağına aldı. Steve'in uyunmadığına emin olduktan sonra malikanesine girip Steve için özel olarak hazırlanan odaya gitti. Kapıda onları Pepper karşılamıştı. "Oda istediğin gibi hazır."

"Örtüyü kaldırır mısın?" diye sordu Tony. Pepper beyaz örtüyü kaldırdığında Tony kucağındaki adamı yatağın üzerine bıraktı. Ayakkabılarını ve çoraplarını çıkarttıktan sonra örtüyü onun üzerine örttü ve sarışın kadına döndü. "Çıkalım da rahat uyusun."

"Hasta bakıcı buldum." dedi Pepper elindeki siyah dosyaya bakarken. "2 yıl bunun eğitimini almış ve 5 yıllık da deneyimli. Eminim Bay Rogers'a çok iyi bakacaktır. Aramamı ister misin?"

"Hayır." diyerek reddetti Tony. Bileğinde takılı olan bileklikleri çıkartıp masanın üzerine koydu ve deri koltuğa kendisini bıraktı. "Yüzbaşı ile ben ilgileneceğim." Pepper'ın kaşları çatılırken esmer adam omuzunu silkti. "Bunu ona borçluyum."

"Bay Rogers'ın vurulması senin hatan değildi." Pepper ona bir kadeh viski doldurup verdi. "Ona hiçbir şey borçlu değilsin Tony. Hem sen hasta bakıcılığından ne anlarsın?" Tony yalandan gücenmiş gibi yaptığında Pepper kendisine de bir viski katıp yanına oturdu. "Bay Rogers'a profesyonel birinin bakması lazım. Haklı olduğumu biliyorsun."

Tony pes ederek viskisinden büyük bir yudum aldı. "Nasıl istersen. Madem bulduğun kişi harika bir hasta bakıcı hemen çağır onu." Viskisini tamamen bitirdiğinde ayağa kalktı. "Ne istiyorsa iki katını ver. Tek önceliğim Rogers'a iyi bakılması." Başka bir şey demeden üstünü değiştirmek için odasına çıktı.

3 Saat Sonra

Pepper'ın bulduğu hasta bakıcı geldiğinde Tony adamla ilgilenmeye başladı. "Yüzbaşı ne isterse onu yapacaksın." dedi asansöre binerken. "Zaten kendisi anlayışlı biri, seni yoracak şeyler istemeyecektir." Asansör yukarıya doğru çıkmaya başladı. "Biraz da utangaç biri. Sana alışına kadar ona zaman tanınmalısın."

Steve'in odasına geldiklerinde Tony kapıya iki kez tıkladı ve içeriye girdi. "Merhaba Yüzbaşı. Uyanmışsın." Yanındaki adama beraber onun yatağına doğru adımlamaya başladı. Steve merakla ikisine bakıyordu. "Sizi tanıştırayım. Gio Arman ve bu da Steve Rogers."

Steve elini adama uzattı ve adam sert bir şekilde Steve'in elini sıktı. Steve'in kaşları çatılsa da bir şey demeden elini adamın elinden çekti. "Gio bu süreçte seninle ilgilenecek Rogers."

"Tony, buna gerek yoktu." dedi Steve kısık bir sesle. Tony onun yanına oturup öne eğik yüzünü yukarıya kaldırdı ve tebessüm etti. "Bu senin için değil benim için. Birazdan şirkette bir toplantım başlayacak ve ben gitmek zorunda kalacağım. Aklım sende kalsın istemiyorum." Ve böylece Steve kabul etmek zorunda kalmıştı.

Tony yataktan kalkıp onun saçlarına bir öpücük bırakmak için eğildi ve dudağını sarı saçlara bastırdı. Tam o sırada ne yaptığını anlamıştı. Ne yapıyorum ben? diye düşündükten sonra hızla yüzünü onun saçlarının arasından çekip bir adım geriye gitti. "Toplantım çok sürmez. İki saat sonra burada olacağım." Kendilerini sessizce izleyen Gio'ya döndü. "Herhangi bir şeyde beni ara. Ona çok dikkatli bakmanı istiyorum."

"Elbette efendim." dedi adam bozuk aksanı ile. "Gözümü onun üzerinden ayırmayacağım." Gözlerini Steve'e çevirdikten sonra gülümsedi.

"Harika." Tony hızlı adımlarla çıktı odadan. Hâlâ daha yeni ne yaptığını düşünüyordu. Steve'i öpecekti. Tamam belki dudaktan değildi ama başından öpmek de normal değildi. Bir an için Tony onun güzel kokusuna kapılıp gitmişti. Pepper'ı gördüğünde yanındaki arabanın anahtarını aldı. "Hazırsan çıkalım Pepper."

"Hazırım." Pepper yaşındaki siyah çantasını aldı ve belgeler elinde dışarıya doğru çıkmaya başladılar. "Toplantını bir kez daha gözden geçirelim." Arabaya bindiğinde belgeyi açtı. "Avukat bu metinleri hazırladı. Bunun dışına çıkmayacaksın. Ayrıca Bayan Clara sana ortalık teklif etmeyi düşünüyor, sakın kabul etme. Onların şirketleri batma aşamasında ve .. Tony sen beni dinliyor musun?"

Arabayı kullanan Tony hızla gözlerini kadına çevirdi. "Üzgünüm, aklım Rogers'ta kaldı." Ona yaşadığı duyguyu anlatmak istese de vazgeçti. Daha kendisi bile bilmiyordu. "Daha ilk günden onu evde yalnız bırakmak içime sinmedi Pepper. Bakışlarını görmen lazımdı, kendisini ezilmiş hissediyor."

"Bay Gio'nun çok konuşkan olduğu yazıyordu. Eminim ona iyi bakacaktır."

"Hiç konuşkan birine benzemiyordu. Biz Steve ile konuşurken somurtup durdu." Gözlerini yanındaki kadına çevirdi. "Ayrıca aksanı da çok kötü. Nereli? Hint gibi geldi bana ya da Arap."

"Tony adam İngiliz." Pepper çantasını karıştırıp adamın belgesini çıkarttı ve Tony'ye uzattı. Esmer adam sayfayı açtığı ilk saniyede frene basıp arabayı durdurdu ve sonra dikkatlice resme baktı. Hemen ardından "Gelen adam bu değildi!" diye bağırdı ve zırhı tüm vücudu kapladı. Arabadan inip malikaneye doğru uçmaya başladı. Steve'in penceresini kırarak içeriye daldığında adamın yatakta yatan sarışının yüzüne yastık bastırdığını gördü ve hiç düşünmeden adamı vurup Yüzbaşının yanına koştu. Yastığı onun yüzünden çektiğinde Steve öksürük krizine girmişti.

"Steve! Bana bak!" dedi Tony onun yüzünü tutup kendisine doğru çekerken. Sarışın adamın yüzü kıpkırmızı olmuştu, dakikalardır nefessiz kaldığı belliydi. "Derin derin nefesler al." Steve hâlâ ciğerleri yerinden çıkacakmış gibi öksürürken esmer adam sürahideki suyu eline döküp sarışın adamın yüzünü yıkamaya başladı. "İyisin iyisin."

Steve yavaş yavaş kendisine gelmeye başlamıştı. Birkaç kez daha öksürdükten sonra nefessizlikten yaşlanmış gözlerini esmer adama çevirdi. Bir şey demek istedi ama olmuyordu. Hâlâ ciğerlerine nefes gitmiyormuş gibi hissediyordu. Tony onu kendisine çekip dikkatlice sarıldı ve saçlarını okşamaya başladı. "Tamam sorun yok. İyisin." Yavaşça sarışın adamın geriye çekip yüzünü ellerinin arasına aldı ve yanağını okşamaya başladı. "Söz veriyorum bundan sonra yanından asla ayrılmayacağım. Bir saat bile."

Ve Tony o sözünü tutmuştu.

𝓢𝓪𝓾𝓭𝓪𝓭𝓮 : 𝙎𝙩𝙤𝙣𝙮 𝙢𝙥𝙧𝙚𝙜Where stories live. Discover now