17. BÖLÜM*

113 4 1
                                    

*Bu bölüm yetişkin içeriğe sahiptir.


Öğlene doğru uyandığımda vücudumdaki ellerini hâlâ yattığımız pozisyondaki gibi hissediyordum. Yavaşça gözlerimi açtım. Sonunda onu uyurken görmüş olmanın sevinci kapladı ruhumu. Güzel kirpikleri yanağının üstünde dinlenirken güzelliğini aklıma kazımaya çalıştım. Genç ve tasasız gözüküyordu. Aynı içten güldüğünde olduğu gibi. Sık sık rüya görüyor muydu bilmiyorum ama şimdi rüya göremeyeceği kadar yorgun olmalıydı. Uyku düzensizliğimizden dolayı şişmiş yüzüne dokunmak, dudağında, yanağında parmaklarımı gezdirmek istedim fakat onu uyandırmaktan korkuyordum. Yorgunluğa rağmen huzurlu bir uykuda olduğu çok belliydi.

Parmak ucumu dikkatle çenesine değdirdiğimde bu temasın bile bana çok iyi geldiğini fark ettim. Yeni çıkmaya başlayan sakallarında dolaştı parmak uçlarım. Henüz uyanmamıştı fakat dokunuşumu hissettiği belliydi. Yüz hatları daha da rahatladı. Normalde olmayı reddedeceği kadar savunmasız bırakmıştı kendini. Kendimi çok özel hissediyordum. Bir başkasına dokunmanın bana bu kadar iyi geleceğini daha önce hiç düşünmemiştim.

Nazik olmaya özen göstererek avcumu yanağına dayadım. Baş parmağım elmacık kemiğini okşarken uykusunun dağıldığını hissettim. Ancak gözlerini açmadı. Bana ona rahatça dokunma izni verdiği için gülümseyerek baş parmağımla dağılmış kaşlarını düzelttim. Elim saçlarına yöneldiğinde yavaşça gözlerini açtı. Göz bebekleri büyümüş inanılmaz maviliklere bakınca nefesimi kesildi. Her zaman bende böyle bir etkiye sahip olacaktı bu gözler belki de.

"Günaydın," dedi boğuk bir sesle. Uykulu sesi karşısında dayanamayıp ona biraz daha sokuldum. Halinden memnun olduğunu çekinmeden belli eden bir mırıltıyla kolunu belime sarıp vücutlarımızı birbirine bastırdı. Bu haline alışmak istiyordum deli gibi. Her sabah onu ilk gören kişi olmak istiyordum. Dile getirmediğim arzularımı görüyormuş gibi gülümsedi ve dudaklarıma yaklaştı. Onu ağız kokumuzdan dolayı reddedemeyecek kadar büyüsüne kapılmıştım. Ona ve duygularımıza direnmediğim için memnuniyetle iç geçirdi.

Dudaklarımız birleştiğinde muhteşem tadı karşısında boğazımdan bir inilti kaçtı. Sırtüstü yatmasını sağlayıp ağırlığımı göğsüne verdiğimde gülümsediğini hissettim. Yumuşacık dudaklarından zor da olsa ayrılıp gözlerine baktım.

"Bugün şirkete bir uğramam gerekiyor," dediğinde başımı kaldırıp komodinimdeki saate baktım. 11:22. Her sabah erkenden kalkıp yola koyulan adam günlerdir işe gitmiyordu. Birlikte vakit geçirmeyi içimde o kadar normalleştirmiştim ki şu an çalışması gerektiğini beynim algılamayı reddediyor gibiydi. Yine de zor olsa da isteksiz bir şekilde üzerinden çekilmeye çalıştığımda beni belimden tutarak durdurdu. "Meleğim." Derin bir nefes alarak suratına baktım. Bana taktığı bu isim bazen beni darmadağın edecekti belli ki.

"Gitmeden önce duş almak ister misin?"

"Temiz kıyafetim yok," dedi beni reddediyormuş gibi olduğu için rahatsız hissederek.

"Jason burada mı?" diye sordum. Başını sağa sola sallayınca şirkete nasıl yetişeceği konusunda endişelendim. "Arabamı al." Teklifime karşılık kaşlarını kaldırarak gülümsedi. "Ben hazırlanmadan önce Kevin'ı çağırırım. Hamptons'taydı o da. Sen arabamı al."

"Akşam bana gel." Gülerek kollarının arasından ayrıldım.

"Tamam," dedim çok fazla düşünmeden. Cevabımdan memnun olduğunu gizleme gereği görmeden doğrulup dudaklarıma bir öpücük bıraktı. Yataktan kalkıp eşyalarını toplarken arabamın anahtarını çıkardım. "Dikkatli git." Hep onun bana dediğini sonunda ben ona diyebildiğim için gülümsedim.

İTAAT (Değişim #1)Where stories live. Discover now