my savior, can there be another chance?

617 53 22
                                    

Uzun bir süre oldu ha..

...

"Bana bir defasında dedi ki," sonsuz bir boşlukta süzülüyormuş gibi titreyen ellerini birbirine kavuşturdu durması adına, lakin derisindeki, tırnak içine giren toprağın kokusu burnuna ulaşıyor, göz pınarlarını yakıyordu. Bir damla yaş yavaşça süzüldü ve çenesine dek, ardını getirdi, ama yılmadı tekrar sildi, yüzü toprak oldu. "Aşksız olma ki, ölü olmayasın. Aşkta öl ki, diri kalasın.*"

Titreyen omuzlarına dokunan el yavaşça okşadı. Kendisini dinleyen arkadaşları iki yana dağılmış göz yaşlarını Akıtıyordu dün sabahtan bu yana. Ölümü misafir gibi karşılayan kendileriyken, bir kaç saat önce toprağın altına verdikleri bedenin ardından gözyaşı döküyorlardı. Her biri pişmanlıkla başlarını eğmiş sessizce duruyordu.

Genç çocuk, bir inanca sahip değildi. Lakin babası buna aldırmadı ve ona hristiyan cenazesi hazırladı. Bizzat kendisi vaat veren papazı oldu ve ilahi söyledi. Ardından tek bir tek kelime etmedi ve terk etti kiliseyi.

Cenaze biteli 1 saat olmuş, yaklaşık 9 kişinin uğurlamasının ardından veda edilmişti yorgun ruha. Dilediği gibi bulutların yanına gidebilmiş miydi, huzuruna kavuşmuş muydu.. ancak tanrı bilirdi.

Yoongi sinirle yumruklarını sıktı. Yüzü kıpkırmızı olmuştu öfkeden. Kendisinden bir kaç adımlık uzaktaki esmerin yanına yaklaştı ve buz gibi bir ses tonuyla mırıldandı. "Şimdi mi akıllandın?"

Hoseok kolunu tutup engel olmak istese de elini iterek sesini yükseltti. "Şimdi mi ağlıyorsun piç?"

Taehyung'un omuzları daha çok sarsılırken, onları izleyen diğer arkadaşları da en az Yoongi kadar pişmanlık duyuyordu. "Seni seviyordu."

Anlık bir deli gücüyle Taehyung'u iki yakasından tuttu ve bankta geriye yatırdı. Öfkeden alnındaki damar belli oluyordu. "Bizi siktir et Taehyung," gözlerini esmerin bakışlarına sabitledi. "sadece arkadaşıydık, güler geçerdik, ama yapmadık. Çünkü hepimiz birer pislikten ibaretiz, ama sen onu kurtarabileceğin halde yapmadın."

Elleri titriyordu. Öfkesi yavaş yavaş gidiyor ve gözyaşlarına bırakıyordu tekrar. Dudakları titriyordu, sesi buruklaşıyordu. "Sen ikinizin aşkında, onu yalnız bıraktın. Buna mecbur bıraktın, tek yolu buymuş gibi numara yaptın. Ama başarılı oldun, bedelini ödedi."

Ellerini yakalarından yavaşça çekti ve geriye adımladı. Ancak dengesizce gidiyordu. Sonra ise dudaklarını acı bir tebessüm ele aldı.

leaving tonight ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin