"Kendin söylüyorsun, en fazla iyi yıl Strange. Bırakta yarını düşünmeden her istediğimi yapabileyim."

Ekşiyen yüzümle elimden geldiğince hızlı yürüyüp babamın olduğu yere varmak isterken, Peter bana elinden geldiğince yardımcı oluyordu.

"Seni bazen hiç anlayamıyorum.." Peter, sitem eder bir sesle sessizce konuşunca kaşlarım çatıldı, yürümeyi bırakıp yüzüne baktım.

"Neden, bu dünyada beni herşeyimle bir tek sen anlamıyor musun?" Dedim merakla. Çünkü dün geceden sonra, açıkçası ben öyle düşünmüştüm.

Peter bana bakmadı, yürümeye devam ettiğinde bende devam etmek zorunda kaldım.

"Çok hastasın, şu an babanı düşünmenin sırası mı sence?" Konuşurken sinirliydi, beni düşündüğü açıkça beliydi ancak bu sitemin arkasında başka bir şey de vardı ve ben bunu çözemiyordum.

Tam ona dönmüş konuşacakken, gelen sesle susmak zorunda kaldım.

"Amaris, senin uyuman gerekiyordu!" Pepper, beni gördüğü an endişelenmiş bir biçimde yanıma geldi. Kolumdan tutup en yakındaki koltuğa oturturken tam karşımızda babamın odasının olduğunu gördüm.

Onun sarılmasına kuru bir teşekkürle karşılık verirken, Natahsa koşarak yanıma geldi.

Etraf oldukça kalabalıktı. Bütün Avengers, köşede Maria ve Nick, May..

"Sadece iki dakikalığına Tony'e bakmaya geldik, Peter. Gerçekten harikasın!" Natsah başını kaldırıp sinirle konuştuğunda, gözlerinin altının mosmor olduğu metrelerce öteden beri olabilirdi.

Tümör haberini öğrenmiş olmalıydı. Sessiz kalamadım.

"Onun suçu değil, ben zorladım." Dedim suçu üstlenircesine. Natasha yüzünü bana çevirdi, elinden geldiğince gülümsemeye çalışsa da, başaramadığı bariz belliydi. Tam o sırada, Steve elinde bir bardakla baş ucuna geldi. Bana uzattığında itiraz etmedim, suyu kafama dikip kuruyan boğazımı biraz olsun eski haline çevirmeye çalıştım. O ise, sadece hafifçe başıma bir öpücük kondurdu.

Suyu bitirince, kimsenin konuşmasında fırsat vermedim. Kendi çabalarımla ayağa kalkmaya çalışırken Steve bana yardımcı olmak zorunda kaldı.

"Görebilir miyim, birkez olsun? Lütfen.."

"Amaris, korkarım bunu yapamazsın evlat." Natasha bana doğru eğilip konuştuğunda aniden gözlerim doldu.

"Hepsi benim yüzümden. Bir ucube gibi davrandım. Lütfen..ondan özür dilemeliyim." Yüzüm acıyan bir ifadeyle parlarken, kimse daha fazla ısrar etmedi. Steve kolumdan tutuo içeriye kadar eşlik ederken sırasıyla Wanda, Sam ve Clint'in elini omzumda hissettim.

İçeri girdiğimde, gördüğüm manzarayla yeni sakinleşmişken birden durdum.

Nefes alamadım, sessizce babama yaklaşmaya devam ederken Steve odadan çıktı.

Göz yaşlarım benden izinsiz yanaklarımı ıslatırken ses çıkarmamak için iki elimle ağzını sikica kapatıp buenumdan derin derin nefesler almayı denedim.

Sakinleşmeye çalışırken babamın gözleri oynadı, çok geçmedi. Yavaşça açılmaya başladığını hissettiğimde odadan çıkmak için harekete geçtim. Tam arkamı döndüğümde, sesle durmak zorunda kaldım.

luz de la luna || marvelWhere stories live. Discover now