'' Hilal illaki öğrenecekti. Yıllar sonra mı, yoksa aylar sonra mı öğrenmesi daha mantıklı?'' Omuzlarından onu itince, sadece baktı.

Küçüklüğümüzden beri Hamza, Mahir'e güvenmiyordu ve haklıydı da. Onun yüzünden, başımıza gelmeyen kalmamıştı.

''Hilal kaçırılmış olabilir.'' dedim.

Hamza'dan soru yağmuru beklerken, Lami konuştu.'' Ne? Ne demek kaçırıldı? Nereden biliyorsun? Onunla konuştun mu? '' Aramızda olduğundan beri Lami'yi ilk defa bu kadar soru sorarken görmüştüm.

Derin bir nefes alıp verdim. '' Akşam kaybolmadan önce, en son benimle konuştu. Bir şeyler söyledi ama garip geldi bana.''

''Ne söyledi Kunt? Anlat artık!'' Ceyda'nın telaşı, beni pişmanlıkla sardı. Eğer o herif, Hilal'e bir şey yaptıysa, öldürürüm.

''Demirhan'ın sapık olduğunu. Biliyorum, çok mantıksız. Demirhan amca iyi biri ama söylediği şeylerden sonra mantıklı geldi. Demirhan Amca, Gül Abla'yı liseden beri tanıyormuş. Gül abla, Hilal'in Babası ile birlikte olunca, Demirhan Amca, Gül Ablayı takıntı hale getirmiş. Bir gün, Gül Abla sarhoş olunca, Demirhan Amca, onunla cinsel ilişkiye girmiş.''

''O zaman Gül Abla'nın, onu hatırlaması gerekmez mi?'' dedi Mahir.

''Sarhoşken diyorum Mahir. Kadın hatırlamıyor belli ki. Gül Abla ikizlere hamile kalınca, Demirhan Amca, ikizlerden ve Hilal'in babasından kurtulunca, Gül Abla ile birlikte olabileceğini düşünmüş. Hilal, ikizininin, Demirhan Amca'nın kaçırdığını düşünüyor.'' dedim.

Bir sessizlik hiç bu kadar gürültülü olmamıştı. Bim bile bilirdi ki, Demirhan'ın böyle biri olduğunu?

Hamza küfürler mırıldanırken, Mahir sadece izliyordu. Ceyda banka oturunca, Lami de yanına oturdu. Hiç kimse, ne yapacağını asla bilmiyordu.

Bense bir bataklıkta gibiydim, Hilal ise en dibindeydi.

''Hilal nunu nereden biliyormuş? Bu kadar emin konuşuyorsa, muhakkak bir bildiği vardır.'' Hamza'nın sorusu ile tüm gözler bana döndü.

Ceyda'nın o dolu gözleri, Hilal'in ne durumda olduğunu daha çok merak etmemi sağladı.

''Annesinin videolarından ve Demirhan'ın günlüğünden bahsetti. Bir de kamera, salonda kamera bulmuş.'' Cebimden çöpte bulduğum kamerayı çıkardım ve onlara gösterdim.

Mahir kamerayı elimden aldı ve arkasına baktı. '' Bizim güvenlik şirketinden alınmış bu. Çektiği görüntüleri belki bulabilirim.''

''Ne kadar sürer?'' Aklımdaki soruyu, Hamza sormuştu.

''Şirkette gözüm kulağım olan bir adam var. Seri numaralarını söylerim, o da bana görüntüleri atar. En fazla 15 dakika falan sürer.'' dedi.

''Şimdi ara, vakit kaybetmeyelim.''
Hamza sanki benden daha çok panik olmuş gibiydi. Aralığında bir bağ olduğunu biliyordum ama bu kadar derinden olduğunu hiç düşünmemiştim.

Hamza gerçekten Hilal'e değer veriyordu, belki benden bile daha çok.

.....

Ensemdeki keskin ağrı canımı fazlasıyla yakıyor. Elimi başıma götürmek istedim ama hareket ettiremedim. Gözlerimi açtığımda yuvarlak masa, 5 sandalye ve ortada Demirhan'ın defterini gördüm. Burası dağ evinin bodrumuydu. 6. sandalyede ellerim bağlı ve ağzım bantlı bir şekilde oturuyordum. Yapabileceğim hiçbir şey yok.

Kafamın içinde bir savaş vardı ve ben, o savaştaki yorgun asker gibiydim. Daha küçükken seçilmiştim, kaderimin kurbanı olacaktım.

Kapı açıldı ve içeriye Demirhan girdi.

''Kusura bakma, biraz canını acıttım ama hak ettin. Burnunu sokmaman gereken şeylere soktum Her şeyden önce, bilmeni istediğim bir şey var. Anneni seviyorum Hilal,'' dedi. Başımı iki yana sallayınca, yüzünde iğrenç bir sırıtış ortaya çıktı. Yüzüne, yumruğumu indirmeyi ne çok isterdim. ''Baban, sen ve ikizin olmasaydınız, belki her şey güzel olabilirdi. Beni düşürdüğünüz duruma bak! Belkilere muhtaç bıraktınız! Aklındaki kocaman soruyu biliyorum. Evet Hilal, kardeşini ben kaçırdım.''

Kulaklarımda bir çınlama? başımın dönmesi ve gözlerimdeki yaşlar. Ne durumda olduğumu anlatabiliyor muyum?

Karşımda duran bu adam, kardeşimi benden aldığını söylüyordu. Ne hissetmem gerektiğini bilmiyorum. Bir şey hissediyorum ama adlandıramıyorum. Öfke, kızgınlık üzüntü... Bunlar hissettiğim şeyin yanında çok hafif kalan şeyler.

Kardeşim, bu adam yüzünden kim bilir ne hale düşmüştü. Bense, sadece kaçtığı için kardeşime kızgındım

Şimdi ise... Anlatamıyorum.

Orospu çocuğu! Sandalyede debelenmeye ve bağırmaya çalıştım. Karşımda duran psikopat sandalyeyi çekti ve rahatlıkla oturdu.

''Seni de kaçıracaktım ama sen, Celal gibi değildin. O her okul çıkışı, arkadaşlarıyla internet kafeye giderken, sen, annenin dibinden ayrılmıyordun. Baban zaten gitmişti. Küçük bir kızdan zarar gelmez diye düşünmüştüm ama yanılmışım. En büyük zarar senmişsin.'' diye konuştu.

Bazen hatırlamaya çalışıyorum. Ne yaptım da, bunlar benim başıma geliyor diye düşünüyorum.

Salyangoz sonra fark etti, kendisinin av olduğunu.

Bir sonraki bölümde olacaklar...

''Ceyda babanın tabancası vardı değil mi?''

''Evet ama olmaz Kunt. Başın yanar. O adamı öldürürsen hayatın kayar.''

''Öyle bir amacım yok. Sadece korkutmak için. İlk başta sizin eve sonra Büyükçekmece'ye gidiyoruz. Gelmek istemeyen varsa söylesin.''

Bölüm sonu.

Finale son 3 bölüm kaldı.📢

Normalde bu kitabı bitirmem gerekiyor artık Çünkü az okunması var ama karakterlerle aşırı bağlandım.

Çünkü bunu yazarken kendimden de karaktere birkaç parça vermiştim. O yüzden öylece bitirmeye pek gönlüm el vermedi. 🥺 Bir sonraki bölümde görüşürüz.❤

18. bölüm yükleniyor...

6 PATWo Geschichten leben. Entdecke jetzt