14. Bölüm

42.4K 1.8K 88
                                    

İnsanın canını en çok yakan şey nedir?
Annesi hayatta olduğu hâlde çocuğuna sevgi göstermemesi mi?
Yoksa...ölmeden önce, çocuğuna tüm benliğiyle sevgi göstermesi mi?

Bence hayatta olduğu hâlde sevgi göstermemesi.

Çünkü bir anne öldükten sonrada evladına, canına, tüm sevgisini olduğu gibi hissettirir. Ha hissettiremese bile o çocuk bir yerlerde annesinin onu sevdiğini bilir.

^^^^

Ömür hanım, beni de annesinin cenazesine götürmek ve onunla tanıştırmak istediğini söylüyordu. Ama Barış bey de beni o ortamın içine koymak istemediğini söylüyordu.

Bu durumun da bile beni de yanında götürmek istemesi çok güzeldi.

Ama onunla gidipte ayağının altında olmak istemiyordum. Hem ben öyle yerlerde asla dayanamazdım. Çok kötü olurdum.

"Barış. Lütfen."dedi Ömür hanım ağlayıp artık Barış beye yalvararak.

Barış bey Ömür hanımın bu haline dayanamayarak gözlerini kapattı ve onu kollarının arasına alıp yüzünü saçlarının arasına gömdü.

"Çok mu istiyorsun?"

Barış beyin sorusuyla Ömür hanım ağlamalarının arasından zorlukla başını salladı.
Barış bey derin bir nefes verip"Tamam."dedi.

Onların bu görüntüleri karşısında dayanamayarak oturduğum koltuktan kalkıp bahçeye çıktım.

Ömür hanımın kollarımın arasında bayılmasının ardından tam tamına 4 saat geçmişti. Ve hâlâ çok kötüydü.

Bahçedeki oturma gurubunun yanına gidip tekli koltukların birisine oturdum. Başım sol omuzuma hafif eğip, ellerimide bacaklarımın arasına koydum. Bakışlarımı yere sabitleyip hiç mi hiç aklımdan çıkmayan Ömür hanımın kollarımda bayılmasını getirdim gözümün önüne.

'Ömrüm içim yanıyor!'dedikten sonra kalbimde bıraktığı hissi yine yaşadım.
Kocaman bir sızı girdi yine kalbimin tam ortasına.

Öz annemin annesi ölmüştü.
Anneannem. Hiç görmediğim anneannem.

Seslice oflayıp bacaklarımın arasında ki ellerimi kaldırıp şakaklarımın iki yanına koydum. Dirseklerimi de dizlerimin üzerine dayayıp dolan gözlerimin geçmesini bekledim.

"İki saat sonra yola çıkıyoruz. Cenaze için. Git eşyalarını hazırla."

Tam yanımdan gelen Akayın sesiyle sıçrayarak ona baktım.

İki saat sonra mı?
Cenaze ne zamandı ki?

"Cenaze ne zaman?"

Yutkunarak gözlerimdeki gözlerini yere sabitledi.

"Yarın. Sabah saat 09:00'da."

Başımı salladım.
"Tamam."

Ayağa kalkıp evin içine girdim. Odada valiz olmadığı aklıma gelince kapının önünde durdum. Önümden geçen Serap hanımı durdurup konuştum.

"Şey, benim valizim yokta. Bir tane valiz verebilir misiniz?"

Dolu gözlerinden akan yaşları silip"tabii kızım odanda bekle getiriyorum hemen."dedi.

"Tamam.''

Adımlarımı hızlıca odama yöneltip içeriye girdim. Yaklaşık beş dakika sonra gelen Serap hanımla bakışlarım ona kaydı. O da Ömür hanım gibi çok kötü görünüyordu.

"Al kızım."diyerek elindeki dört tekerlekli mor valizi bana uzattı.

"Teşekkür ederim."

Uzattığı valizi alıp yatağın üstüne koyarak zincirini açtım. O sırada da Serap hanım gitmişti.

GERÇEK AİLEM Mİ? Where stories live. Discover now