Hızlı adımlarla odama girip telefonu aldım. Ardından aşağı inerek evden çıktım. Bahçeye göz gezdirdiğimde Korayı, bahçenin en köşesindeki salıncakta oturmuş, hafifçe sallandığını gördüm.

Ona buruk bir tebessümle bakıp bahçe kapısından da çıkarak evden uzaklaştım.

Ellerimi eşofmanın ceplerine koyup başımı önüme eğdim. Böyle yürüyerek kendimi daha iyi hissediyordum. Tanımadığım insanların yüzünü görüpte üzülmek istemiyordum. Çünkü onlarda beni tanımadan yüzüme iğrençmişim gibi bakıyorlardı. Bunun nedenini hiçbir zaman anlayamamıştım. Anlamakta istemiyordum zaten.

Bakışlarım hâlâ yerden kalkmaksızın ilerlerken uzaklardan gelen gitar sesiyle dikkatimi ve yönümü sadece gitardan çıkan eşsiz melodiye verip ilerlemeye devam ettim.

Melodinin her bir notası, hatasız ve eşsiz çıkıyordu. Fazlasıyla iç açıcıydı.

Gitar sesine git gide yaklaşırken eşofmanımın cebinde, elimin altında olan telefonun zil sesi de eşlik etmeye başladı gitar sesine. Onu cebimden çıkarıp kimin aradığına bakarken bile kulaklarım gitar sesini dinliyordu.

Arayanın kim olduğuna dair yazan isime baktığımda kaşlarım hafif çatıldı.

Ne için beni aradığını düşündüğümde ise düşünerek neden aradığını anlayamayacağımı anlayarak aramasını yanıtlayıp telefonu kulağıma dayadım.

"Hemen eve gel."

Akayın ruhsuz çıkan sesiyle kaşlarım biraz daha çatıldı.

"Neden? Bir sorun mu var?"

Sesindeki ruhsuz tını kalbimin hızlanmasına yol açmıştı. Kesin bir şey olmuştu!

"Uzatma. Her neredeysen eve gel."deyip telefonu suratıma kapattı.

Telaşla telefonu elimde sıkı sıkı tutup geldiğim tüm yollardan geri giderek eve ulaştım.
Kapıyı çaldığımda hemen açılmıştı.

Evin görevlisi Serap hanım dolu gözlerle kapıyı açıp içeri geçmem için kapının önünden çekildi.

Eve gelene kadar çatık duran kaşlarım yine biraz daha çatıldı.

Ne olmuştu?
Neden ağlıyordu?

Yutkunarak çeriye girdim. İçeriden Ömür hanımın ağlama sesleri ve bağırış sesleri geliyordu. Kalbim yine hızını arttırırken umursamamaya çalışarak oturma odasından gelen seslere doğru ilerledim. Kapının dibine geldiğimde ilk önce başımı uzatıp içeride neler olduğuna baktım.

Herkesin gözleri doluydu. Bir tek Ömür hanım ağlayıp bağırıyordu.

"Hayır! O da benimle gelecek!"

O da mı onunla gidecek?
İyi de nereye gidiyordu ki Ömür hanım.

Beni kapının dibinde, başımı içeriye uzatmış beklediğimi gören Uzay sesinin titremesini umursamayarak konuştu.

"Geldi."

Herkesin bakışları bana dönerken utanarak içeriye girdim. Ama bakışlarım yerde değil Ömür hanımın üzerindeydi. O da bana bakıyordu. Ve fazlasıyla kötü görünüyordu.

Ömür hanımın karşısında durduğumda aniden ayağa kalkarak kollarını boynuma sardı.

"Ömrüm!"

GERÇEK AİLEM Mİ? Where stories live. Discover now