herşeyimi emanet ediyorum

3.9K 321 80
                                    

Düzenlendi


Jimin

Jungkook kızgınlığında bebeğime ve bana zarar vermemek için odaya kapatmıştı kendini.

Delta'nın yanına göndermeyi düşünüyordum fakat bu feromonları ile asla mümkün değildi.

İkimiz içinde biraz kahvaltı hazırlıyordum. Kapının çalması ile elimdekileri bırakıp kapıyı açtığımda karşımda bogum'u görmeyi beklemiyordum.

"Rahatsız ettiğim için kusura bakma omega ama delta ve jungkook aynı anda kızgınlığa girdi." Ağzım şokla açılmıştı.

İkisinin kızgınlığa aynı anda girmesi kötü olmuştu. Yan yana değillerdi ve birbirlerine ulaşmaları çok sıkıntılı olacaktı.

"Delta'yı kızgınlığını geçirdiği saraya götürdük izniniz olursa alfayı da almak istiyoruz." Eğer götürebilirlerse götürülmesi çok iyi olacaktı.

"Tabii ki götürelim onlar birbirinin eşi ama nasıl götüreceğiz feromonları çok ağır dışarıdakileri bayıltabilir." Konuşmam ile daha önce elinde olduğunu farketmediğim şişeyi gösterdi.

"Feromonları azalacak ama sizinde bizimle gelmeniz gerekebilir. Kurdu bunu içtiği için hırçınlaşacaktır. Yanında sevdiği kişi olmalı." Kafamı olumlu anlamda sallayıp ben üstümü giyinirken onlara jungkook'u odadan çıkartmalarını söylemiştim.

Deltası'nın kızgınlıkta olduğunu duyunca çıkmayı kabul etmişti. At arabasında benle jungkook arkada, iki asker at arabacısının yanında, diğer askerler de bogum'un önderliğinde peşimizden geliyorlardı.

Boynumda hissettiğim nefesler ile titremeye başlamıştım. "Jungkook hamileyim" diliyle köprücük kemiklerimi baştan sola yalamış kafasını omzuna kayup küçük mırıltılar bırakmıştı.

İncitmek istemiyor ama izin verirsem asla umursamadan nerde olduğu önemli değil beni yerdi. Evet yerdi çünkü ne zaman sevişsek her yerim diş izi ve morluklar ile dolu oluyordu.

Aldığım yoğun delta feromonları ile yüzümü ekşitmiştim. "Bogum ben daha fazla gelmesem iyi olur feromonlar çok yoğun" bogum kafasını olumsuz anlamda sallamıştı.

"Senin de geleceğini tahmin ettiğim için jungkook'un ilaçlarını delta'ya da içirtecekler bizi gördüler iki dakikaya kalmaz feromonlar dağılacak endişe etme" gülerek söylenmesi ile bende ona gülmüştüm.

Her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünüyordu ve ben onun bu özelliğini çok sevmiştim. En ufak bir pürüzde yüzü anında kızarıyor sinirli feromonlarını yatıyordu.

Delta ile farklı bir yakınlıkları vardı bunu hissediyordum. Açıkçası merak da ediyordum ama öğrenemeyeğimi de biliyordum.

"Ben yokken sarayda herhangi bir şey oldu mu bogum herkes iyi mi?" Sorum dudakları iyice gerinmiş gözleri kısılmıştı. "Choi krallığının prensi beta olmasını umursamadan namjoon'a izdivaç teklif etti. Namjoon'da kabul etti. Delta'nın kızgınlığı biter bitmez hazırlıklara başlanacak." Evleniyor muydu? Mutlu muydu? istiyor muydu?

"Namjoon sana seokjin ile olan şeyleri anlatmıştır diye düşünüyorum. Merak etme omega namjoon hırs, intikam gibi şeyler için izdivaç teklif etmez. Bir gününü alfa ile geçirdi ve kabul etti. Kimse onu zorlamadı inan bana"

Düşüncelerimi okuyabiliyor muydu? "Hayır düşüncelerini okuyamıyorum" yüzümün nasıl bir ifade aldığını bilmiyordum fakat gür kahkahası ile bana bakınca ellerini sakin ol dercesine sallıyordu. "Düşüncelerini okuyamıyorum sadece 29 yıllık hayatımda o kadar insan tanıdım ki ne düşündüklerini kolayca anlayabiliyorum."

Rahat bir nefes alıp önüme dönmüştüm. 29 yaşında mıydı ama çok genç duruyordu. O an ona tekrar bakacakken gözüme bir şey takıldı. Askerlerin zırhlarında hep soy adları yazardı. Bogum'un soy adı park'tı eminim ama zırhında 'Kim' yazıyordu.

Düşüncelerimi at arabasının durması ve azda olsa aldığım delta feromonları bozmuştu. Burdan sonra benlik bir şey yoktu. Jungkook'u evin içine bıraktıktan sonra at arabasını burda bırakmış, ben omega bir asker ile bir atta bogum ise tam yanımızda ilerliyordu.

O an sadece içimden geleni sormak istemiştim meraklıydım ve öğrenmeden rahat etmeyecektim. "Neden zırhında Kim yazıyor alfa?" Zırhının üstündeki soy adına bakmış ve gülümsemişti.

"Sevdiceğimin soy adı"  sevdiceğim mi diye düşündüm. Kolay söylense de öyle basit bir kelime değildi bu. Sevdiğim ve seveceğim kişi anlamına gelen bir kelimeydi.

Sevmişti ve sevecekti ama kimi?

Yazar

Delta jungkook'un az olan feromonlarını aldığı an kendini kapının önünde bulmuştu. Yanında tanıdık olarak gelen şeftali feromonu onu kızdırıp kıskandırmak yerine tam tersi rahatlatmış, kurdunu dizginlemişti. Kapı açılıp jungkook'un içeri girmesi ile iki beden birbirine saldırmıştı.

Liderlik tartışması dönüyordu aralarında. Bir onun sırtı yere değiyor bir diğerinin. Sonunda galip gelenin taehyung olmasıyla jungkook'da kendini akışa bırakmıştı.

"Benim için soyun alfam, ben senin için soyunurken sende benim için soyun" delta'nın otoriter sesi ile saniyeler içinde iki bedende çıplak kalmıştı.

"Deltama güzelce itaat etmeliyim nasıl olsa bir kaç haftaya burada olmayacağım." Boynunu ısırıp yalayan delta yüzünden konuşması kesik kesik olsada delta ne demek istediğini anlamıştı.

Altındaki bedenin deliğinde elini dolandırıp hazırlama gereği duymadan kendini sevdiği bedene ittirmişti. Bir kaç gerçekleşen tur sonunda iki bedende yatağa uzanmış taehyung az önce konuşmadığı konuyu şuan konuşmaya karar vermişti.

"Nereye gitmekten bahsediyorsun alfam asla izin vermem" jungkook elini çıplak göğüste gezdirirken deltası'nın gözlerine baktı. "Jimin'i almaya gittiğimde öğrendim bende"

Cevap vermeden elini altındaki bedenin kasıklarında gezdirirken devam et der gibiydi. "Ben bir baskın alfayım delta'm. Ölüm emrimiz verildi ve bunu halletmemiz gerekiyor"

Kurdu ve bedeninin gözleri dolan taehyung bunu jungkook'a göstermekten çekinmiyordu.

"Ağlama delta'm sen güçlü durmalısın önce tanrıya sonra da sana emanet ediyorum herşeyimi. Sözlerimi yiyorum her zaman. Kendine ve jimin'e çok iyi bak olur mu? Abim burada değil ve güveneceğim başka kimsem yok"

° ölmek bahane jungkook'un yokluğu şahane dırırı e artık bunları yavaştan şey yapmam lazım ki aşk ve aşkın kaosu dolu sahneler yazayım

° aklımda bir sahne var ki böyle kim ve jeonlous dolu yazmak için sabırsızlanıyorum

My Worlds Where stories live. Discover now