<1>

194 25 7
                                    

Yine taslaklarımı boşaltıyorummmm. Okuyup o verip ve fikirlerinizi belirtirseniz çok mutlu olurummm. Teşekkür ederim🧡

Hongjoong

Saat 20.00 de biten işime 2 saatlik mesai ekleyerek 22.00 da  çıkmamı sağlayan patrona söverek çıktığım ofisten ve bugünlük havanın güzel olduğunu ön görerek yürüyerek gelmemin cezasını ıslanarak çekecek gibi duruyordum. Yaklaşık 8 dakikadan beri şirketin girişinde bekliyordum ama hiçbir şekilde yağmurda bir azalma görmüyordum.
Kaderime razı gelerek yağmurda yürümeye başlamıştım. Burdan durağa kadar yürümek 10 dakikaydı her türlü ıslanacaktım. Kafelerin önünden mağazaların önünden yürüyerek gitmeye çalışıyordum ama nafile. Önünden geçtiğim ara sokakların kıyısından kıyısından yürüyerek apartmanların balkonun altından yürüyerek epey hir yol katetmiştim. Kafamdaki bere sırılsıklam olmuş, sırtımdaki uzun kabanın omuzları da oldukça ıslanmıştı.

Durak artık seyirimin içine girmiş ve yorgunluğumun tak dediği yere gelmiştim.
Önünden geçtiğim çıkmaz sokak yoldan cılız ve acı çeker gibi sesler geliyordu. Normalde korkak bir insanımdır ama o anda telefonumun fenerini açarak ara sokağa daldım. En sona doğru ilerlediğimde büyük çöp kovalarının yanında kartonlar vardı. O yüksek sesle duyulan bir yavru kedinin sesiydi ve tek başınaydı. Birisimi bıraktı yoksa annesi tarafından terk mi edildi bilmiyordum.

Bir süre kedinin annesi gelecekmi diye bakmıştım. Ama o sürede duyduğum tek şey iltihap kapmış gözüyle ve ıslanmış tüyleriyle ses çıkaran kediydi.

Yağmur hafiften durmuştu. Galiba bu küçük bebeği bir veterinere ulaştırmaya çalışmalıydım. Tabi açık veteriner varsa.
.
.
.
Seonghwa

Bugün kendi işime iş eklemiş ve bütün evrakları ve kliniğin masraflarının hesap ve dokümanlarını incelemeye başlamıştım. Yardımcım Wooyoung'a çıkmasını söyledikten uzun süre sonra işlerim bitince ışıkları kapatıp montumu alıp çıkmıştım. Tam dış kapıyı kilitlerken;

-Lütfen!Lütfen kapatmayın.

Diye bir ses gelmişti. Arkamı döndüğümde. Elindeki kutunun içinden gelen kedi sesi ve yağmurda sırılsıklam olmuş ve yanakları kırmızı olmuş bir genç
gelmişti.

Kapının kilidini tekrardan açarak ışıkları tekrardan açmıştım.

-Cok teşekkür ederim gerçekten.

-Asıl ben teşekkür ederim. Hayvanlar hakkında duyarlı olup bu miniği getirdiğiniz için.

Acıdan dolayı miyavlayavan miniği elimdeki eldiven ile alıp masanın üzerine koydum. Ben kontrollerini yaparken kediyi getiren kişi ise sandalyeye oturmuş beni izliyordu. Ama sanki bir terslik var gibiydi.

Gözleri sulanmış ve kaşınıyordu. Hem gözlerini kaşıyıp hemde kabanının üzerinden kollarini kaşımaya uğraşıyordu. Bayık bayık bakan gözler benimkini bulduğunda artık soruyu sormam gerekti.

-Şey pardon iyi misiniz?

Sulanmış gözlerini bana sabitleyerek;

-Tam emin değilim burnum tıkalı nefesimde bir problem var sanki diyerek öksürmeye başlamıştı.

Galiba onunda bilmedigi bir sorun vardı.
Elimdeki eldiveni çıkararak masanın üzerindeki telefona uzandım.

Bir kaç çalıştan sonra açıldı ve wooyoung mutlu sesiyle telefonu açmıştı.

-Wooyoung-ie seni rahatsız ettiğim için çok özür dilerim. 4 saat önce seni gönderdim ama acilen kliniğe gelmen lazım.

-Hyung tabikide gelirim ama bu kadar acil olan ne?
-Lutfen sadece hızlı bir şekilde gel.

Veterinary/SeongjoongWhere stories live. Discover now