1.4

565 42 3
                                    

"Pişt, Pars!"

Kolumdan şiddetlice dürtülürken boş boş yolu izleyen gözlerimi camdan aldım ve başımı yana çevirip yanımda oturan Parla'ya baktım.

"Efendim?" diye yanıt verdim, kulaklığımı kulağımdan çekip alırken. "Noldu?"

"Sen.." dedi ve duraksadı. "İyi misin?"

Derin bir nefes verip oturuşumu dikleştirdim. "Gayet iyiyim niye sordun?"

Hiç iyi değilim.

"Bir durgun gördüm seni bugün, Nehir'den mi kaynaklı?"

"Hı hı," diye mırıldandım yavaşça. "Ondan."

Ellerini tereddütle omzuma koydu. "Boşver, umursama. Canını sıkma onun için."

"Denerim," dedim belli belirsiz zoraki bir gülümsemeyle. "Sen de kusura bakma, sözde kahve içecektik ama Nehir zehir etti."

"Olsun," dedi omuz silkerek. "Başka zamana artık."

"Aynen."

Konuşmayı kısa kesip ikimiz de sessiz kaldığımızda kulaklığımı yeniden kulağıma yerleştirdim. Başımı cama yaslayarak yolu seyretmeye devam ettim ve dün geceden beri içimi kemiren düşünceyle yeniden baş başa kaldım.

Acaba baş belasına fazla mı yüklenmiştim?


Pars insan olma yolunda emin adımlarla ilerliyor jnzısmznsk

Soğuk Nevale | texting Where stories live. Discover now