4|Çeşme Başı

4.1K 365 128
                                    

"Ana!"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Ana!"

Parmak uçlarıyla tekrar dokundu saçlarına. Sağa yatırdı olmadı, sola yatırdı olmadı farklı geldi gözüne. Sonra vaz geçti öyle yapmaktan her zamanki gibi bıraktı, topluydu ama öyle süt bebesi gibi de durmuyordu.

Sakallarına baktı. Sıvazladı sağ eliyle. Kısaltmıştı biraz. Öyle saç sakal birbirine karışmış gidilmezdi koca adamın yanına. Mühim bir mesele konuşacaklardı sonuçta. Kızına talibim diyecekti, gönlüm onda, sevdalandım, kızıl saçına derya gözüne vuruldum diyecekti.

Tamam, belki son cümleyi söylemezdi şimdilik.

"Anaa!" Mavi boyalı tahta kapısını açtı bir hışımla. Koca cüssesi yel gibi çıktı odadan. Adımları hızlı hızlı mutfağı tuttu. "Ana."

"Eyy eyy!" Evin önündeki bahçeden daha yeni topladığı domatesi musluktan akan suyla yıkayıp demir tabağa bıraktı yaşlı kadın. "Yırttın kendini ne diyon?"

Gömleğinin iki yakasını tutup düzeltti Yiğit. "Olmuş mu bu gömlek bunun üstüne?"

"Tövbe estağfurullah." Uçları oyalı yemenisini tutup yüzüne doğru indirdi. Sonra geri kaldırıp iki ucunu çekiştirdi. "Kızın emmisini mi almaya karar verdin?"

"Tövbe de ana." Bir dilim domates alıp attı ağzına. "Usturuplu görünmek lazım gelir."

Başını salladı iki yana kadın. "Olmuş olmuş."
Az önceki demir tabağı da tepsinin içine koydu. Tepsiyi almaya yeltendiği an Yiğit çekti aldı. Balkona serdikleri sofraya götürürken arkasından pıtı pıtı adımlarla gelen anasının sesi duyuluyordu.
"İki lokma ye de git."

"Yok yok!" Kapı eşiğinden geçip sağa döndü. Hava iyi olduğunda genelde balkonda yerlerdi yemeği. Fatma da tam o sırada bir kilim sermiş üzerine sofrayı seriyordu. Hemen sofranın üzerine bıraktı tepsiyi.
"Gideyim ben ana."

Muzipce sırıttı Fatma. Hemen ağabeyinin ardından balkona çıkan babasını görüp daha da büyüttü bu gülümsemeyi. "Aman ağabey!" Elini salladı şöyle bir. "Kız bir yere mi kaçıyor sanki?"

Hemen arkasından bir öksürük sesi duydu Yiğit. Ve onun ardından da babasının tok sesi geldi. "Konuşmaya mı gidiyorsun?"

"Öyle baba." Eğilip ayakkabılarını giydi. Pantolonunun paçalarını çırptı şöyle bir.
"Bir hafta geçti konuşayım artık."

"Ne diyeceksin? Aldın mı akıl?" Elini olmayan göbeğine koyup güldü alttan alttan. Eğleniyordu oğullarını böyle kıvrandırırken.

"Fatih ağabeyimle konuştum az... Biraz da Mustafa ağabeyim konuştu." Öksürdü, bakışlarını kaçırdı birkaç saniye.

Karnını sıvazlayarak oturdu sofraya adam. "Sen yine de Mustafa'yı dinle. Fatih'in ettiğini biliyoruz."

Bir kıkırtı döküldü Fatma'nın dudaklarından. Elini dudaklarına kapatıp sustu.

KIZILCAWhere stories live. Discover now