Bölüm 1: DÜĞÜN GÜNÜ

1.3K 98 238
                                    


Dior, Ralp Laureen gibi modaevlerinden bu özel gün için alınmış ve " Ayol, Sönmezışıkların nikâhında giyeceğim, kim şık, kim rüküş diyorlar ya; katiyen rüküş olmamam lâzım." diyerek giyilmiş lame, şifon, düşes saten; kimi askısız, kimi etekleri yerleri süpüren tasarım elbiseler içindeki ful makyajlı, sosyetik kadınlar ile PTT'den emekli, Çitlembik sokağının "Mavi gözlü, tonton postacısı" Sadi beyin kalbinin zamansız durmasıyla, üç kuruş dul maaşıyla geçinen Ayşe Hanımın kendi gibi yoksul komşularının mütevazi elbiseleri tezat teşkil ediyor ve birinci gruptakiler, ikincilere biraz burun kıvırarak ve şaşkınlıkla bakıyordu.

Davetliler yan yana dizilmiş sandalyelerdeki yerlerini aldılar. Şık hanımlardan bir tanesi elindeki ejderha desenli, püsküllü Japon işi yelpazesiyle yanında oturan ve saçını belli ki bir gün önceden bigudiyle kendisi sarmış, indirimden alınmış elbise giyen kadına küçümseyen bir bakış atıp; sanki onunla aynı havayı solumaktan rahatsız olmuş gibi yelpazesini hızlı hızlı sallamaya başladı. Ev hanımı Bergüzar ise küçümsenilen arkadaşını dirseğiyle dürttü ve " Takma canım, bunlar sosyetik, sosyetik. Boş ver." dedi.

Orkestra düğün marşını çalmaya başlarken, gelin odasında geline makyajının son rütuşları yapılıyordu. Hayatta annesinden başka pek kimsesi olmadığından komşu kızlar başına üşüşmüştü ve alttaki gibi şeyler konuşuyorlardı:

"Hayatım, dudağına birazcık daha parlatıcı sürelim mi?"

"Kız, ayakkabının altına ismimi yazdın mı?"

"Yazdım, yazdım. Merak etme."

"Ay, bakacağım, silinmiş olmasın yürürken."

"İlahi ya. Tamam bak."

"Düğün Marşı başladı hadi gidelim anne."

Bir okyanus gibi ışığın değişik renklerini yansıtan mavi gözlü, beyaz tenli, beline kadar uzun sarı saçlarıyla peri kızına benzeyen gelin panikle:

"Çiçeğim? " diye sorunca, en iyi arkadaşı ve sırdaşı Ela;

"Burada canım." diyerek pembe ve beyaz güllerden oluşan zarif buketi kızın eline tutuşturdu. Annesi, "Bismillah" diyerek, sağ ayağını attı. Nedime olan iki küçük kız; Sudenaz ve Zümrüt, duvağı tuttu, güzelliğiyle Prenses Diana'yı andıran gelin ve beraberindekiler, beş yıldızı otelin bordo yolluğunda yavaş yavaş salona doğru yürümeye başladı. Az sonra gelin, alkışlar arasında nikâh masasına oturdu. Kızı, ilk kez gören sosyete kuaförü Saniye; " Wooow! Ne kadar güzelmiş ayol! Böyle yoksul akrabaları unutturacak kadar parlıyor. Ayol böyle gelinim olsun 1 milyon borcum olsun. " diyordu. Yalnız damat ortada yoktu. Herkes;

" Damat nerede kaldı?" , "Allah! Allah!" diye fısıldaşmaya başladı.

O esnada müstakbel damat adayı, babası ile tartışıyordu:

" Sen ne diyorsun baba? Birazdan nikâhımız kıyılacak"

" Oğlum sen kafayı mı yedin? Parasız, pulsuz, çulsuz bir aile! Yeşilçam filmi mi bu? Aşk karın doyurmaz. Son ana kadar aklın başına gelir diye sabrettim ama olmadı. Dolayısıyla an itibarıyla ya vaz geçersin ya da tüm kredi kartlarına, gıcır gıcır cipine, kırmızı Jaguar'ına, hepsini kendi paramla aldığım elektro gitar koleksiyonuna el koyarım. Şirketteki işini de unut. Bulabilirsen bir yerde asgari ücretle işe girer, otobüse, dolmuşa talim edersin. "

Damat adayı ve sosyetenin gözde bekarı Harun, özel şoförüne emanet etmeyip; devasa bahçede kendi elleriyle cilalamaktan zevk aldığı fiyakalı kırmızı arabayı ve bunlar olmadan nasıl geçineceğini düşünmeye başladı. Hayatında otobüse binmemişti. Alnından şakağına bir ter damlası yavaş yavaş aktı. Boğuluyormuş gibi kravatını gevşetti. Babası cevap; salondakiler damadı bekliyordu.

Orkestra, Düğün Marşı'nın son notasını bitirmiş; baştan almıştı. Gelin, sık sık arkasına bakıyordu ama gelen giden yoktu. O sırada siyah papyonlu kibar bir garson usulca yanına yanaşıp eline bir not iliştirdi. Kız okudu:

"Çok özür diliyorum, babama karşı gelemedim. Beni affet demiyorum; affetme. Dilerim bu piç kurusunu en kısa zamanda unutur ; sana lâyık birini bulur ve çok ama çok mutlu olursun. Harun."

Kızın başından aşağı kaynar sular döküldü ve kendi kendisine şu soruyu sordu: "

"Ne? Nasıl yani? Neyim ben şimdi? Nikâhzede mi? "


NİKÂHZEDE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin