6)Son başlangıç

83 5 56
                                    

Çocuklara anlatılan masallar vardı. Masallarda esas karakter ziyadesiyle acı çekmiş ama yüreğindeki iyiliği kaybetmemiş bir kahraman olurdu. Kötülerin daima kaybedeceği, iyilerin daima kazanan olacağı anlatılırdı. Masalların sonu olması, bittiyse masal değildir ki düşüncesi getirirdi, güzel şeyler uzun sürmezdi ki. Bitmesi mutlu olduğunun kanıtı sayılmaz mıydı? Kalıcı olmak daha fazla acıdan başka bir şey değildi.

Zaten hakikatle karşılaştığında insan, neden o yazılara masal dendiğini anlıyordu.

Acı her insanı değiştirir.

Yüreğindeki iyiliği kaybetmene neden olur. Bu iyilik kimi zaman başkalarına karşı, çoğunlukla da kişinin kendisine karşı kaybetmesidir.

Kötüler, daima kazanmaz belki ama en az hasarı onlar alır.

İyiler asla kazanmaz ve en çok yara izi onlarda olur.

Saf iyi ya da saf kötü diye bir şey yoktur. Her insanın bir hikayesi vardır.

Bir masalı değil, bir hikayesi...

O yüzden insan hayatındaki tek hakikat ölümdür, insanlarsa genelde ölümsüz gibi yaşar.

Hayata devam edebilmek için yapılan her eylemde bunları düşünürdüm. Aklımdan asla çıkaramadığım bir sarmaşıktı.

Ölecektik, neden savaşıyorduk? Bundan 100 yıl sonra kimse bizi anmayacaktı.

Hele beni, hiç kimse anmayacaktı.

Şimdi önümdeki nefis görünen yemeğe bakarken de bunu düşünüyordum. Tekrar acıkacaktım, şimdi yiyorum. Öleceğim, neden yaşıyorum?

Gözlerimi sımsıkı yumup birkaç saniye kendime gelmek için derin nefesler aldım. Son zamanlarda aklımı yeterince kaybetmiştim. Üstelik kaybettiğim tek şey aklım değildi.

Mücadele azmimi, verdiğim savaşları da kaybetmiştim.

Ben kendi emeğimle kazandığım her şeyi nasıl bu kadar güzel boyun eğerek kaybetmiştim?

Çocuk değildim, küçükken de çocuk değildim. Olgun bir küçüktüm. Ama duygularını yok sayarak mantığa sığınmak olgunluk falan değildi. Olgun insan aslında bambaşka bir şeydi.

Olgun bir çocuksa, ağlamayan, sızlanmayan, oyuncaklarla oynamayan, sus deyince susan, zorluk çıkarmayan çocuktu.

Olgun yetişkin ise zorluk çıkarmayan, zorluklarla başa çıkan yetişkindi.

O yüzden, şimdi, belki de olgun değildim.

Ama o, çakır gözlü, kıvırcık sarışın kız çocuğu her anlamda olgun biri olurdu. Tam olarak yaşında olurdu. Çocukların ne yapması gerekiyorsa yapabilirdi, yetişkin olduğunda da sağlam bir kadın olurdu.

Başında duran iki koca adam... Ona sırt olacak iki dağ gibi adam... Abartıyordum, adamları tanımıyordum bile. Belki de bu ihtimalin sebebi farklıydı.

PSİKOZWhere stories live. Discover now