Etraf deki gibi kalabalık ve gürültülüydü. Babam kapının diğer ucundaki bir kürsüde elindeki birayı kafasına dikmekle mesgulken Peter ona heyecanla bir şeyler anlatıyordu.

Pepper beni babamın olduğu taraflara götürecekken durdum, bana baktığında ona gitmesi gerektiğini işaret ettim.

"Ben Steve ve Natasha'yı bulmalıyım. Sen git." İtiraz etmeden hafifçe kafa salladığında yanımdan geçen garsona boş bardagimi uzatıp yeni bir kadeh aldım. Yanımda bulunan sandalyeye şans eseri gözüm çarpmışken, üstünde çıkıp etrafa kısa bir bakış attım. Steve ve Natasha'yı birkaç metre ötede, oldukça mutlu ve eğlenen bir halde bulduğumda yanlarına gitmekten vaz geçtim.

Bu sırada gözüm diğer Avenger'lara takıldı. Babamın olduğu kürsünün yakınlarında konuşuyorlardı. Vakit kaybetmeden yanlarına ilerledim.

Kalabalığın arasında hareket etmek beni her ne kadar zorlasa da, hızımı kesmeden yanlarına ulaştım. Beni ilk fark eden her zamanki gibi Sam oldu. Ona yaklaştığımda elini koluma attı.

"Nabersiniz?" Dedim pek ilgileniyormuş gibi. Hepsi tekdüze cevaplar verirken Clint yanındaki kadını ve çocukları işaret etti.

"Siz daha önce hiç tanışmadınız. Amaris, bu karım Laura. Bunlar da Cooper ve Lila." Her biriyle teker teker selamlaşıp hafifçe gülümsedim.

"Memnun oldum, ben Amaris Stark." Clint'in yanındaki erkek çocuk şaşırmıştı.

"Tony'nin kızı sen misin?" Nezaketle başımı salladığımda çocuğun hoşuna gitmiş gibiydi.

Daha fazla konuşmadım. Köşeye çekilip Peter ve babamı izlemeye başladım. Hallerinden memnun gözüküyorlardı. Üstelemeden seyretmeye devam ettim. Bu sırada Cooper yanıma gelip kulağıma eğildi.

"Yalnız olmayı seviyorsun gibi. Geldiğinden beri pek konuşmadın. Lila, yani kardeşim seninle tanışmak için çok heyecanlıydı." Dediğinde hafifçe gülümsedim. Kafamı çevirip benden taş çatlasa iki yaş küçük olan kıza baktığımda bana bakıyordu. Ona baktığım sırada panikle gözlerini üzerimizden çekti. Güldüm.
"Aranızda bir sorun mu var?" Birden soru yönelmesi beni rahatsız etse de bende onun yerinde olsam büyük ihtimal bunu soracağım için cevap verme gereği duydum.

"Hayır."

"O zaman yanına gitsene, pek hoşuna gitmemiş gibi duruyor." Dediği şeyle durakladım. Cidden dışımdan beni tanımayan biri bile böyle düşünüyorsa babam bariz bundan keyif alıyordur diye düşünmeden edemedim. Hızlıca toparlanıp yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirdim.

"Haklısın, yanlarına gitmeliyim. Görüşmek üzere, tekrar tanıştığıma memnun oldum Barton!" Cevap vermesine izin vermeden tam o sırada yanımızdan geçen garsona kadehimi verip daha dokusunu aldım. Onu da kafama dikerken dengemi kurmakta zorlanmaya başlamıştım ama pek umurumda değildi. Hızlıca kürsüye çıktım.

Kursu dediğine bakmayın, bir tiyatro sahnesi gibiydi ancak birçok kişi sarhoş ve dans pisti yerine kullanıyordu.

"Selam!" Dedim yanlarına yaklaştığımda. Babam cevap vermedi. Peter birkaç seniyede lafını bitiri bana döndü ve gülümsedi.

"Ben gideyim en iyisi." Yanımızdan gitmek için hareketlendiren Babam kolunu yakaladı.

"Gitmen için bir sebep yok." Dediğinde ona katılırcasına başımı sallayıp elimi omzuna koydum. Geri çekilse de umursamadan konuştum.

luz de la luna || marvelWhere stories live. Discover now